07 Aralık 2012 - 19:46 'de eklendi.
SGK’ nın başarılı bürokratları sorunlarımızı çok iyi biliyorlar. Çözüm önerilerimiz konusunda da büyük oranda mutabıkız.
Ama bu çözüme çok yakın olduğumuz anlamına geliyor mu?
.
29-30 Kasım tarihlerinde Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) Gebze’deki TÜSSİDE (Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü) Merkezinde düzenlediği Genel Sağlık Sigortası (GSS) Strateji Belgesi Çalıştayına davetli olarak katıldım.
.
Bu vesile ile TÜBİTAK bünyesinde oluşturulan TÜSSİDE’yi tanıma fırsatım da oldu. Gebze otobüs Terminali yanında geniş bir alanda kurulan güzel bir tesis içerisinde hizmet veren bu kurum, Yönetim Geliştirme alanında çalışmakta olup “eğitim, danışmanlık ve araştırma hizmetleri” yoluyla kurumlara özel projeler gerçekleştirmekte. Bizim katıldığımız organizasyon TÜSSİDE adına Marka Kullanım Tescili olan “Ortak Akıl Platformu (OAP)” çalışmasıydı.
.
Doğrusu ben bu organizasyondan çok şey öğrendim. Katılan 70’i aşkın sektör temsilcisiyle 2 gün boyunca çok verimli ve keyifli bir beyin fırtınası yaptık. Bu tür toplantılarda yaşanan zaman sorunu, kalabalıklaşma, yorgunluk gibi sorunlar nedeniyle istenen verim pek alınamaz. Oysa OAP yönteminde bireylerin öne çıkması veya geride kalması önleniyor. Takım ruhu oluşuyor. Zaman çok iyi kullanılıyor. Kısa zamanda çok sayıda bilgi üretiliyor. Üretim kimsenin vesayeti altına girmeden ekip adına ortaya çıkıyor. Herkes her aşamaya katkı verebiliyor. Bu güzel Projeyi geliştiren ve başarıyla uygulayan ekibi kutluyorum. Sanayicilerimiz, kurumlarımız TÜSSİDE’yi ve hizmetlerini tanımalı ve mutlaka yararlanmalı. Merkez alt yapısı her türlü organizasyon için çok uygun ve üstelik fiyatlar da sanırım piyasaya göre çok ehven.
.
Gelelim toplantıya… SGK bugün Türkiye’de sağlığın tek patronu. Ben 2008’lerde “Parayı veren düdüğü çalar, bundan sonra sağlıkta son sözü SGK söyleyecek. Sağlık Bakanlığı dahil, diğer aktörler artık eskisi gibi belirleyici olamayacak” anlamında yazılar yazdığımda bazıları beni anlayamıyordu ve çok yüksekten uçtuğumu zannediyorlardı. Oysa bugün bu tam duruma geldik. Gerek kamunun gerekse de özel sektörün sağlıktaki durumu, yatırımları, geleceği tümüyle SGK’nın geriödeme politikalarına bağlı. Sağlığın önceki patronu Sağlık Bakanlığı da artık SGK ile pazarlık yapmak zorunda.
.
Henüz çok yeni olan bu kurumu ve bugüne geliş sürecini bir hatırlayalım. Türkiye SSK, Bağkur, Emekli Sandığı, YeşilKart gibi farklı kamu sağlık güvencelerini SGK adıyla tek bir çatı altında topladı. Önceki sistemde bu kadar çeşitliliğe rağmen nüfusun önemli bir kısmı sağlık güvencesine sahip değildi. Oysa bugün GSS Nüfusun neredeyse tamamını (bankalar ve bazı özel kurumlar hariç) kapsıyor. Sistem pirim ödemeye dayanıyor, ama prim ödemeyenleri de içine alıyor. 18 yaş altı herkes sağlık güvencesi kapsamında. Trafik kazazedelerinin sağlık harcamaları ve en son 2012 başında yeşilkartlılar da GSS’ye dahil edildi. Geçiş işleyen bir sistemde sancısız, sorunsuz, sessiz sedasız tamamlandı.
.
SGK’nın sağlık sistemimize getirdiği pek çok artı değer var. Sağlıkta MEDULA denilen ve 74 milyonluk nüfusu kapsayan devasa bir otomasyon sistemi kuruldu ve harıl harıl çalışıyor. Sağlık kurumları bu ağa bağlanabilmek için kendi otomasyonlarını geliştirdiler. Artık sevk kağıdı, karne filan tarih oldu. TC numarasıyla ülkenin her tarafında tüm sağlık kurumlarından hizmet alabiliyorsunuz. Hastaneler fatura basmıyorlar. Tamamen elektronik sistem üzerinden faturalar düzenleniyor ve ödeniyor. Hastaların tanıları ICD-10 kodlama sistemi üzerinden yapılıyor. İlaç raporları, sağlık raporları bu sistem üzerinden yazılıyor. İlaç takip sistemine geçildi.
.
Mükerrer reçeteleme, başkasının üzerine ilaç yazdırma gibi suistimaller büyük oranda önlendi. En son e-reçeteye geçildi. Sistem gayet güzel işliyor. 1 Ocak 2013’ten sonra kağıt reçeteyle ilaç alınamayacak. Hastalara yapılan teşhis ve tedavi işlemleri standardize edilip kodlandı. Otomasyonda izlenebiliyor. Hastalara kullanılan, reçete edilen ilaçlar, tıbbi malzemeler standardize edildi, kodlandı ve sistem üzerinden izlenebiliyor. Türkiye, dünyada ilacı en ucuza satın alan ülke oldu. Yakın zamanda hastaların tetkik raporları kullanıcılara açıldı ve hekimler/kurumlar kendilerine başvuran hastanın önceki tetkik raporlarını görebiliyorlar.
.
SGK’nın teminat paketi çok geniş ve tüm sağlık ihtiyaçlarını kapsıyor. Sanırım bu kadar geniş kapsamlı bir paketi başka ülkelerde kolay kolay bulamazsınız. SGK ile birlikte özel / kamu hastanesi algısı da değişti. Artık SGK ile anlaşmalı kurumlar var, anlaşma yapmayan kurumlar var. Sigortalı, özel kurumlardan da kamudan hizmet alır gibi hizmet alabiliyor. Eskiden SSK’lı Devlet Hastanesine gidemezdi. Bağkurlu Üniversite Hastanesinden hizmet alamazdı. SGK kurumlara geri ödemelerini şimdiye kadar düzenli yaptı yapıyor. Yakında avuç içi tanıma sistemine geçilecek ve suistimallerin önemli bir kısmı daha önlenmiş olacak. SGK’nın bu başarıları, dünyanın dikkatini çekip, farklı ülkelerden heyetlerin ard arda gelip sistemi incelediklerini ve takdirlerini ifade ettiklerini de bu toplantıda öğrendik. Çok güzel bir toplantıydı. SGK’nın sektör paydaşlarıyla yaptığı bu arayış toplantıları çok yerinde bir uygulama.
.
SGK ile yolları kesişen çok farklı kurum ve kuruluşların temsilcileri iki gün boyunca olumlu olumsuz düşüncelerini, eleştiri ve önerilerini doğrudan kurum yetkililerine ilettiler. Üstelik konuşulanlar havada kalmadı bir çalıştay raporu haline getirildi. GSS Genel Müdürü Namık KAYA ve GSS’nin yukarıda özetlediğim başarılı doğum sürecinin mimarları olan genç bürokratlar da oradaydılar. Aynı masada karşı karşıya, yan yana 2 gün boyunca konuştuk. İçimizdekileri döktük, bizi dinlediler.
.
SUT fiyatları, geri ödeme politikaları, sağlık harcamalarındaki artış, suistimallerin önlenmesi, sürdürülebilirlik, sağlığa erişim, paket kapsamı, tamamlayıcı ve destekleyici sigorta, öğretim üyesi farkı, sevk zinciri, tıbbi malzemelerin standardizasyon ve ödeme politikaları, geri ödemede nitelik kontrolü gibi pek çok konuyu tartıştık. Şunu gördüm: aslında bizim sorunlarımızı çok iyi biliyorlar. Çözüm önerilerimiz konusunda da büyük oranda mutabıkız. Ama bu çözüme çok yakın olduğumuz anlamına gelmiyor…
Peki her şey çok güzel ve sorunsuz mu? Değil tabii ki… Ama sorunları ve eleştirilerimi de bir başka yazıya bırakalım.
.
Prof. Dr. Tevfik ÖZLÜ