Yangın Başlamıştır – Turgut ÇAKAR

Reklam konusunda şahsi ve konfederasyon olarak görüşlerimiz ortadadır. Israrla reklamın karşısında durduk. Şikâyetlerde bulunduk, yaptırımlar uygulanmasını sağlayacak bilgi ve belgeleri ilgili kurumlara gönderdik.

Bu gün içinde bulunduğumuz durum haklılığımızı gösteriyor. Şimdi geldiğimiz noktada “Camı çerçeveyi kırdılar”  ve içeri molotof kokteylli attılar. Yangın başlamıştır.
Hiç bir müessese ve zincir bu yangının dışında kalamaz. Vahşi kapitalizm kendi çocuklarını yemeye başladı.

Orta ve küçük sermayeli işletmeler bundan sonra hızla yok olacaklar. A firması yaptı hadi onlar yabancıydı, şimdi B firması da yapıyor. Yani bizim çocuklarımız… Demek ki paranın bayrağı ve dini olmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız.

Otuz kırk yılık müessesesini bu oluşumun içine dâhil eden bir arkadaşımla konuştuğumda bana böyle bir organizasyonun içinde olmak zorunda olduğunu, sektörü yok etmeye hazır Çok Uluslu Şirketlerin karşısında alternatif bir güç olmak istediklerini söylediğinde, kendisine kooperatifi önermiştim cevap vermemiş sadece gülmüştü, Şimdi neden güldüğünü anlıyorum. Hiçbir kooperatif sektöre bu kadar zarar verecek bir çalışmaya olur vermezdi. Anlaşılan amaç güç birliği değil iğrenç politikalara imza atabilmekti.

Değerli meslektaşlarım ve dernek başkanlarım bu soruna bir an önce çözüm bulmalıyız.

Hiç kimse bu eylemin masum ya da mesleki katkısı olduğu yalanının arkasına sığınmasın. Türkiye’de çıkan reçete Türkiye’de gözlük olarak tamamlanacaktır. Birileri daha fazla reçete kapma peşinde olduğundan bu tür eylemlerin içinde bulunuyor.

Bu gün değerli bir arkadaşım aklına ilk geleni, boykotu önermiş kendisini şahsi olarak destekliyorum. Boykot bu tür çalışmaların içinde bulunan tüm firmaların tedarikçilerine uygulanmalıdır bence.

Dernekler de tüm yasal ve sosyal baskıları uygulamalıdırlar. Hiçbir şekilde masumiyeti ve katkısı olmayan bu reklamın derhal durdurulması gereklidir. Parası çok olan görsel ve yazılı basını, adamı olan belediye otobüsü ve sokak tabelalarını,  maddi durumu ve adamı çok güçlü olmayan el ilanlarını, durumu daha zayıf olanlar seyyar ya da sabit tabelaları  ve tamamen zayıf olanlar da vitrinlerini bu amaçla kullanmaya başlayacaklar.

Önce üç para, sonra üç para ve yanında bir de bedava ve daha sonra üç para ve yanında iki bedava… Bunun sonu yok. Beş bin müessese kendi yok oluşunu hızlandıracak. Sadece kendi yok olmayacak kazanmadığı için düzgün ödeme yapmayacak ve tedarikçileri sıkıntıya sokacak ve onları batıracak. Sonra da vergileri sosyal güvenlik prim borçları ödeyemeyerek devlete zarar verecek.

Daha sonra dükkanlar kapanacak, imalatçı ve ithalatçı batağa girecek en sonunda sadece bizi batırmak için kar etmekten feragat etmiş ve hatta zarar için bile bütçe ayırmış Çok Uluslu Şirketler tek kaldıklarında istedikleri fiyata yüksek karla sattıkları ürünlerin karlarını kendi uluslarının refah düzeyini artırmak için kullanacaklar.

Sağlıkta reklam olamaz dememizin nedeni budur. Bizimki gibi ülkelerde reklamın katacağı artı değer sadece fiyat ve vade farklılığının avantajı ile kendini gösterir.

Değerli meslektaşlarım bu batağa girmemek için direnmek ve güç birliği yapmak zorundayız. Hemen şimdi harekete geçmeli ve “Ben nasıl bir kampanya yaparım?”ı değil, “Nasıl direnirim?”i tartışmalıyız

Turgut ÇAKAR.