‘‘Gördüğünüz gibi burada, kırılması muhtemel fayın odak noktasının üzerine, bir nevi düşsel temas istasyonu kurulup fiber optik kablolarla , erken uyarı sistemi ve Denge prensibi üzerine yaratılan optik yanılsama ile hayal dünyanıza sesleniliyor. ‘’ Allah benim belamı verseydi de buraya gelmeyeydim. Datça da. Betamorfoz da ilk kişisel sergisini açacak olan Gülendam Benzemez ( mümkün […]
04 Eylül 2013 - 23:59 'de eklendi.
‘‘Gördüğünüz gibi burada, kırılması muhtemel fayın odak noktasının üzerine, bir nevi düşsel temas istasyonu kurulup fiber optik kablolarla , erken uyarı sistemi ve Denge prensibi üzerine yaratılan optik yanılsama ile hayal dünyanıza sesleniliyor. ‘’
Allah benim belamı verseydi de buraya gelmeyeydim.
Datça da. Betamorfoz da ilk kişisel sergisini açacak olan Gülendam Benzemez ( mümkün değil, ikincisini açamaz zaten) ; optik fonlar üzerine kurguladığı realist figürleriyle algılarımızı hipnotize ediyor.
Modern insanın yalnızlığını konu olarak işleyen sanatçı, izleyiciye yaşadığımız hayatın içindeki izolasyonumuzu melankolik bir atmosfer ile gösteriyor.
‘’ Genelde, büyük boyutlu tuvallere foto gerçekçi bir özen ile işlediğim bu resimlerle; geniş yüzeyler halinde boyadığım nötr renk alanları; optik arka plan ile birlikte kullandığım soğuk ışık ve gerçekle hayal arasındaki çarpıcı tezatlığı ile size yaşam içinde hipnoz edildiğimiz anları hatırlatmaya çalıştım. ‘’
Gülendam Benzemez’in “Hipnoz” isimli ilk kişisel sergisi, 18 Ağustos – 15 Eylül 2013 tarihleri arasında Pazar günleri hariç saat 10.00 – 19.00 arasında görülebilir. Elime geçen bu davetiye ile oyalanıyorum. Davetiyenin okumadığım bir tarafı kalmadı. Arada da salonun tüm serinliğine rağmen yelpaze gibi salladığım da oluyor.
Kızıyorum kendime, kızıyorum. Her ota maydanoz olur musun sen? Al işte başına belayı. Senin neyine içinde her optik geçen cümleye atlamak? Kadıncağız hala anlatıyor. Ben de cahilliğim anlaşılmasın diye nasıl bir çaba harcıyorsam artık, kadının gözü hep bende.
‘’Burada; optik fonlar üzerine kurguladığım realist figürleriyle algılarınızı hipnotize etmeyi amaçladım’’
Bende sol elimle dirseğimi tutmuş,sağ elimi de çeneme dayamış vaziyette dinliyorum. Öte yandan inşallah bana konuyla ilgili bir şey sormaz diye de göz göze gelmemeye gayret ediyorum.Velhasıl çok pis bir durum. Anladık optikçiyim. Optikçi ne demek?.
Gözlükçüyüm la oğlum. Çerçevelere cam takıyorum alt tarafı. Duyan da gözlüğü ben buldum zanneder. Bir gözlük sattık diye girdiğimiz durumlara bak. Ben ne bileyim müşterimizin sanat tarihçisi olduğunu? Resim sanatı ile ilgili yetkin bir otoriter ve ressam olduğunu? Aynı zaman da sanat galerisi sahibi olup, o ay açılacak sergi de Hipnoz adlı, optik fonlar üzerinde düşsel temaslar sergileyeceğini. Satış sonrası şirinlik yapacağım diye resimle ilgilendiğimi söylemenin ne gereği vardı? Özellikle fotoğraf sanatında postmodern temalara niye ilgi duyuyorum? Manyak mıyım ben? Gözlüğümü sattıktan sonra muhabbeti bıraksam ya! Ama hayır. Her gelenle muhabbet edecem ya. Bu da cefası. Oh olsun bana. Bak şimdi de yere boylu boyunca uzatılmış merdiven gibi bir şeyin önündeyiz. Üzerinde sarı çizgiler var. Ben nerdeyse kaldırıp köşeye koyacakken, Sanatçımız anlatıyor: ‘’ Burada da her iki sarı çizgide aynı boyda olmasına rağmen beyin perspektif algısı nedeniyle üstteki çizgiyi daha uzun algılama eğilimindedir. Burada amaçlanan geleneksel ön yargıların optik ilizyonlarla duygusal uyaranları algılayan bireyin bunu anlamlı bir bütün halinde algılamasıdır.’’
Hala pozisyonumu bozmadım. bu el çeneye yapıştı kaldı. Elimi bir çeksem var ya, kesin optiksel dengemi kaybedip, yere yuvarlanırım. Hayır, Neden söz ettiklerini bir anlasam gam yemeyeceğim. Uyduruk-kaydırık çocuk elinden çıkmış gibi bir şeylerin karşısındayız. Bunları benim yeğenlerden biri yapsa, ensesine şamarı patlatır’’ hadi len ordan ‘’ derdim. Ama şimdi kuzu kuzu seyrediyoruz. Daha doğrusu ben öyle zannediyordum. Ki, bir ördek ve tavşan benzeri resmin önünde yanım da ki kara-kuru biri lafa giriverdi. Anladığından mı bilmiyorum. ‘’ Derinlik algısı ve hareket algılanması gibi bir dizi duyusal illüzyon seziyorum.’’
Hadi ya! Bildiğimiz ördek işte. Hatta oldukça acemice bir ördek. Öyle yeşil başlı gövel-mövel de değil. Bu kadarını benim hayal dünyam bile kaldıramaz. Ben şimdi kendime bile yabancılaştım. Aynı şeye bakıyoruz. Farklı şeyler görüyoruz. Ben optik-moptik deyince öyle gözlük falan olmasa da teleskop –mikroskop gibi şeyler göreceğiz zannederek geldim.
Salonun 2.ci kısmına deforme ve geometrik optik ilizyonlara geçmeden el yıkamayı bahane ederek kendimi dışarı attım. Taksiye bindim. Eve yaklaştığımızda para vermek için elimi cebime attığımda bir davetiye daha buldum. Daha ilk satırları okumamla yırtıp camdan atmam bir oldu.
Galaxie music optik show, Tekno dinletisinde beni de görmek istermiş.
Hadi len ordan!…
Metin Turanlı
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...