Hiç rahatsızlık duyduğunuz olur mu?

Biri kendi hakkında ya da gerçekleştirdiği bir eylem hakkında bazı konuları açıklamak zorunda kaldığında veya birileri hakkında açıklama yaparken büyüklükten söz ettiğinde ve bunun gerçek anlamda kullanılmadığını bildiğinizde rahatsızlık hisseder misiniz?

Sizi bilmiyorum ama bu gerçeği bilmek beni çok rahatsız eder. Bu yüzden hiç tereddüt etmeden gerçeği açıklamak ve aslında başka şekilde büyük olduğunu duyurmak gereğini duyarım çoğu zaman.

Bir adam kaçakçı olarak zan altındaysa ona sektör dinamiği büyük tedarikçi demek yerine bu kaçakçılıkta büyük ve ondan size gelebilecek zararlardan kendinizi koruyun demek gerekiyor.
Bir adam haksız rekabetten, toplumu yanıltmaktan, kanun ve yönetmeliğe aykırı davranmaktan birçok kez sıkıntı yaşamışsa ona sektörün dinamiği veya sektörün lider firması demek yerine onunla mücadele etmek gerekir.

Ha bunları yapmıyor ve hala bunlara büyük diyorsan o zaman sen onlara ya göbeğinden bağlısın ya da ellerine öyle bir koz vermişsin ki istesen de mücadele edemezsin.

İşte önemli olan bu. Karnında kimsenin çocuğu olmadan yürümek ve mücadele ederken şahsi korkular taşımamak.
Başarıyı çalışmalarınla kazanmak ve kazanımlarından aldığın hazzı tabanınla paylaşmak en büyük mükâfattır.
Yaşam süreci içerisinde karşınızda gelişen olayları inceler ve insanların yaptıkları hatalardan ders almayı bilirseniz başarılı olmasanız da utanmazsınız. Başarısız olmak utanacak bir şey yapmaktan daha kötü değildir.

Ne ben ne de arkadaşlarım en büyük biziz demedik; bundan sonra da demeyeceğiz. Bizler sadece büyüğün bir parçasıyız.

Buraya da rakiplerimiz hakkında sayfalarca yalanlardan oluşan raporlar hazırlayıp Başbakanlığa kadar sunarak, insanların arkasından dedikodu yaparak, siyasi iftiralarda bulunarak, bir komşuya yapılan yardımı şahsi çıkarlarımız için aşağılıkça kullanarak ve her türlü entrikaları çevirerek gelmedik.

Konfederasyonun İstanbul ayağı eksik kalmasın ve İstanbul’daki meslektaşlarımız konfederasyonda temsil gücünden mahrum kalmasın diye küçük bir dernek kurduk.

Kalabalık olmayan fakat büyük erdemler taşıyan bir grup inançlı insandan oluşan çekirdek kadro öneli çalışmaların altına imza attı bıkmadan yorulmadan ekip olarak canla ve başla çalıştı. Şimdi tüm Türkiye’nin tanıdığı, altı yüzden fazla üyeye sahip bir dernek olduk.

Her geçen gün biraz daha büyüdük. Biz büyükçe kavgamız da büyüdü üyelerimiz olan dostlarımız çoğaldıkça onların ekmeğine göz koyanlardan oluşan düşmanlarımızın da çoğaldığını gördük.

Bizler birkaç kişilik bir grupken yerimizde saydığımız günlerde öyle mücadele ettik ki çıkardığımız ses Edirne’den, Diyarbakır’dan ve hatta Trabzon’dan duyuldu. Oralardaki dostlarımız duydukları bu sese kulak verdiler.

Onlardan aldığımız destekle o kadar büyüdük ki parçası olduğumuz bütünün yürürken attıkları adımlardan çıkan ses mehteran takımının marşları gibi düşmanlarının yüreğini hoplatmayı başardı.

Yerinde sayanlar ses çıkarır. Bu ses başlayacak yürüyüşün sesidir. Yürüyüş boyunca da atılan her adımdan ses çıkar. Bu ses de ulaşılmak istenen hedefe yönelindiğinin sesidir.

Geri gidenler yani artık kazandığı toprakları terk edenler, asıl tehlikeli olanlar onlardırlar. Tabanını kaybetmiş, insanları küstürmüş, bütün prestijini yitirmiş ve artık başarma şansları kalmamıştır. İçleri nefret doludur. Bu güne kadar yaptıklarının hata olduğunu kabul etmek yerine kin doludur yürekleri.

Onlar artık önceden sürdükleri saltanatı bir daha yaşayamayacaklarını bildikleri ve kendilerinden başka kıymetli bir şey olmadığı için bu nefretlerini lav gibi püskürtürler.  Çünkü onlar yalnızdır, aldıkları destek azalmıştır. Bir zamanlar onları ileri sürüp destek olanların bazıları desteği çekmişlerdir ve şimdi kötülük zamanıdır. Geri çekilirken etrafı yakıp yıkmak, kaçarken bıraktığı bölgelere yani gelenleri sıkıntıya sokmak için  suları zehirlemek ve kendinden sonra tufan oluşturmak tek amaçlarıdır.

Şimdi insan içine çıkamıyorlarsa bundan sonra insan içine hiç çıkamayacaklarını bildiklerinden kendilerinden sonra insan bırakmamak için uğraşırlar.

Ben bu dönemden sonra yönetimde görev almayacağım ama hep aralarında olduğum dostlarım olacak ve her zaman hayırla anılmak isterim bunun için çalışıyorum. Yerinde saydığım ve yürüdüğüm zamanlarda buna özen gösteriyorum.

Beni tanımlayan karekod bu :

Peki ya sen eski dostum karekodun çözümlendiğinde, ekranda seni tanımlayan cümleler ne olacak?

Turgut Çakar

 

Optisyenin Sesi Dergisi Nisan sayısından alınmıştır.