Güneş saatinin orada oynuyoruz. Ben boyum yetmediğinden ayak ucuma kalkarak yükselmeye çalışıyorum. Zaza Ahmet’te avlunun öte yanında ki cami duvarının üstünden dışarıya uzanmış bir demir parçasını göstererek konuşuyor.
10 Haziran 2017 - 11:00 'de eklendi ve 2540 kez görüntülendi. A+A-
Allah’ın veli kullarından biri.. İşte.. Gelmiş namaz kılacak… İblis, yılan kılığında gelmiş, adamın boynuna dolanıp, namaz kılmasını engelleyecek. O zaman yılan, Allah tarafından demir parçasına dönüşmüş. Taşların arasında sıkışmış kalmış.
Sonra Melik Ahmet kapısından giren şerbetçiyi görerek elinde ki tasla ona doğru koşuyor. Arkasından da ben.
Bu gün, kandil günü ya… Şerbetler sebil. Önce birer yudum orada içiyoruz. Tekrar tası doldurup, tezgahımıza dönüyoruz.
Ulu caminin ana kapısının girişinde yer alan dedesinin baktığı esansçı tezgahına dönüyoruz.
Afganlı’nın kahvehanesinde Ulu camii duvarına dayadığı içi çeşitli renkte sıvılarla dolu küçük şişelerin olduğu ayaklı camekanlı dolap önünde, şark usulü taburesinde Kur’an okumakta olan Bahri dede’nin, Ahmet’e kürtçe seslenip camiye doğru yönelmesi ile ”sen tezgah’a bak. Bir namaz kılıp geleyim” gibi bir şey dediğini anlıyorum.
Kuşağını yukarı doğru çekerek şalvarını daha bir beline oturtan Bahri dede’nin cami kapısında kaybolmasıyla Ahmet, elindeki şerbet tasını tabureye bırakarak esans dolabının kapağını açtı. Yeşil renkli aliminyum bir şişeden enjektörle çektiği kokuyu üzerime sıktı. Geriye çekildiğim de;
–Oğlum, bu koku lan. Ne korkısan?
Sonra tüm şişeleri göstererek,
–Ben bunların her ismini bilirem.
Ahmet’le Namık kemal ilk okulunda sınıf arkadaşıyız. İki yıllık arkadaşlığımızda ilk kez çarşıda karşılaştık. Ulu cami önünde esans satan dedesinin tezgahında Ahmet, bildiği ve öğrenmemi istediği her şeyi büyük bir hevesle ve hızla anlatıyor.
–Bah, bu üzerlik… Bu misk-i amber, bu küçük olan lavanta.
Arada yine üzerime koku sıkmaya çalışıyor. Ben çekilince 1 gramlık küçük şişelerden bir damla elime sürüyor.
-Bah, bu gül yagğı. Dur dur, en güzeli de bu. Dedem buna Medine kohusu diyor. Suhufi.
Aradan geçen 50 yıldan sonra bugün Diyarbakır ulu cami etrafını gezdiğimde Ahmetle dedesi de, esans tablası da yok. Esansçılık, tarihin kaybolan meslekleri arasına girdi bile.
Bugün Ulu cami etrafında az sayıda işporta tezgahları arasında artık Sur da evini kaybeden başka bir Ahmet var.
Hazır okuma gözlükleri satan…
Metin Turanlı
Hastalara, gözlükçüler tarafından on beş yıl önce gözlük kul...
Türkiye’de giderek artan sarı nokta hastalığı havuzuna her s...
Yeni dönem SGK sözleşmesi masaya yatırıldı. Yıl içinde Optis...
Binoküler çift görme, etkilenen kişileri günlük yaşamda cidd...
Kering'in gözlük bölümü 12 aylık dönemde pozitif gelir artış...
Anılan hükümsüzlük kararının kesinleşmesini takiben ceza dos...
Dünya çapında gözlük pazarı pazarı 2020’de 105,56 milyar ABD...
Dünya Optometri Konseyi (WCO) farkındalık haftası 17-23 Mart...
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından Muş Alparslan ...
New South Wales Üniversitesi (UNSW) mühendisleri, görme yeti...