
Atina’nın tarihi kent merkezi olarak adlandırabileceğimiz Plaka semti; geçmişi Osmanlı’dan önceye uzanan çok az yapı barındırmasına rağmen, kentin sürekli yerleşim görmüş en eski bölgesidir.
Ülkemizde ise; sanayi ürünlerinde “Levha”, trafikte de araçların kimlik numaralarını gösteren metal tabelanın tanımıdır.
Plaka; gerek yerleşim yeri, gerek levha olarak sağladığı imtiyazlarla, her kişiye göre farklı değere sahiptir.
İmtiyaz, eğitimle ya da zahmetli eğitimden kaçınan kısa yoldan köşe dönmecilerin siyasileri kullanarak kanun gücüyle elde ettikleri ayrıcalıklardır.
Ülkelerin gelişmişlik seviyesini, mesleki yeterlilik ve yetkinlik elde edilişindeki imtiyazlara bakarak da anlamak mümkündür. Gelişmiş ülkelerde mesleki yetkinlik elde etmek için donanımlı bir eğitim ön koşuldur. En basit mesleklerin bile eğitimi ve seviyeleri vardır. Mesleki yetkinlik elde edenler, mesleklerini icra etmek için meslek içi eğitime tabi tutularak bir nevi mesleklerini icra yetkileri için vize alır, yetkinlik kontrolünden geçirilirler.
Teknik eğitimin özveri isteyen uzun ve zahmetli sürecinden kaçınıp “alaylı” eğitimi tercih eden toplumlarda ise, bu tür yetkinlik elde edenlerle, akademik yetkinlik elde edenler arasında yaşanan menfaat çatışması, eğitimsiz tarafın tasfiyesi ile sonuçlanır.
Ahi’lik geleneği, günümüzde akademik eğitimle yer değiştirmiş fakat ruhuna da El Fatiha okunmuştur!. İnsanlar mı bozuldu? yoksa kanuni (örf-adet) yaptırımlar mı azaldı ikilemine düşerseniz, ikisinin de temelinde ki insan unsuru, dikkatlerden kaçırılmamalıdır!.
İnsan; çevresel etkilerle dokusu bozulabilen bir canlı türüdür!. Bu nedenle çevrenin korunması da çok önemlidir!. Çevre koruma; mühendislik eğitimi ve toplumsal bilinçle sağlanabilmektedir.
Günümüzde mühendis gibi birçok meslek mensubu “yüksek öğrenim” dediğimiz üniversitelerden mesleki yetkinlik kazanarak iş hayatına atılmaktadır. Eğitimli yetişmiş elaman yoksunluğu döneminde “Lise” mezunlarının Devlet bürokrasisinde önemli makamlar elde edip, nadir olan üniversite mezunlarının ise direkt olarak çok etkin görevlere getirilmesi, toplumda üniversite mezunu sahada çalışmaz algısını yerleştirmiştir.
Her üniversite mezunu, devletin kapısına dayanıp sadece iş değil, unvan, makam, oda, masa, alt kadro ve makam aracı bekler olmuş, büyümekte ve teşkilatlanmakta olan devlet te uzun yıllar bu beklentilere olumlu cevap vermiştir.
Bu gücün siyasi kadrolaşma aracı olarak kullanılması, günümüzde niteliksiz insan yığınlarının siyasiler üzerindeki beklenti baskısını da arttırmıştır.
Popülist politikalara teslim olan siyasiler, yurt sathında akademik temeli olmayan “tabela” üniversiteler kurulmasına izin vererek, nitelikli eğitimin ayağa düşmesine ve ihtiyaç fazlası mesleki unvan dağıtılmasına çanak tutmuştur.
Plansız programsız arz fazlalığı beraberinde istihdam sorunu yaratmış, iş bulma zorluğu ise rekabete dolayısıyla maaşlarda önemli düşüşlere sebep olm(uş)aktadır.
Üniversitelilerin sahada çalışmaya soğuk yaklaşmaları, teknik işgücü açığını dolayısıyla ara meslek adamı ihtiyacını tetiklemiş ve mesleki kurslarla açık kapatılmaya çalışılmıştır.
Eczacılığı örnek alırsak, her eczanede yardımcı bir personel istihdam edilir fakat bu kadrolara yeni mezun eczacılar talip olmaz. Devşirme eğitimlerle “kalfa” yetişir, işi öğrenir, sermaye sahibi olur ve yanında gizli mesul müdür eczacı çalıştırır eczane işletir!.
Fakültelerden yüzlerce eczacı mezun olur, mali gücü yerinde olan deneyimsiz olarak eczane açar yada devir alır, şansı yaver giderse ayakta kalır yada kapatır başka işlerde şansını dener. Bir kısmı da Devlete sığınır kamu personeli olma mücadelesi verir.
Günümüzde bir çok branşta istihdam sorunu vardır ve üniversiteler devamlı bu dallarda mezun vermeye devam eder. Artık iş bulmak için sadece diploma yeterli değildir. Başka nitelik ve becerilere de sahip olmak gerekmektedir.
Sektörümüzde de benzer bir durum tehlikesi söz konusudur ve bu gelişme, hem yeni mezunları, hem de “ruhsat sahibi alaylı” kesimi rahatsız etmektedir.
Bu güne dek meslek adamı yerine “ruhsat” üreten kurslar - okullar, çoğalmayla arz fazlasına neden olacak, “ruhsat” ve kerameti kendinden menkul “M.Müdür” piyasası olumsuz etkilenecek, “abdurrahmançelebilerin” gelecek vizyonunu bozacaktır.
Endişe duyanların bilinçaltındaki zihniyet ile TaksiCİ – minibüşÇÜ zihniyeti arasında bir çok benzerlik bulunur. Mesleki tanım tamlaması dışında en belirgin olanı, kanun gücü ile elde ettikleri imtiyazdır.
GözlükÇÜ’nün ki RUHSAT, MinibüsÇÜ’nün ki PLAKA dır.
Her iki meslek adamı da yasa ile elde ettiği “ruhsat – plaka” imtiyazı ile rekabetsiz PARA KAZANMA kolaycılığını kaybetmek, paylaşmak İSTEMEMEKTEDİR.
Doğru işleyen piyasalarda bolluk rekabeti, rekabet de kaliteyi yükseltir.
Zor olan; vasatlığı aşıp, kaliteyi yükseltebilmektir!.
Saygılarımla
Sabit SALMAN
İNSAN BİLDİĞİ KADAR SORUMLUDUR ÇOK BİLMEK BÜYÜK BİR HASTALIKTIR
her kesi küçümseyenin dostu olmaz bu rahatsızlığın sebebi ne HER konuda her şeyi en iyi
ve MÜKEMMEL hissine kapılandır ÇÜNKÜ anlattıkları O KADAR SÜSLÜ o kadar mükemmel ki
DİĞER meslektaşlar karşısın da aşağılık duygusuna kapılmaktan kendilerini kurtarma mücadelesi
verirken o zatın sesi duyuldu BEN bunu yapacağım dediği DUYULDU kendisini FİKRİNİN
SORULACAĞINI ZANNETTİ AMA YANILMIŞTI
O sebeble kavramları ÇÜRÜTÜRLER böylece gerçege ULAŞMADAN yalanları BİR başka YALANLA
GERÇEĞİ BOYAMAK DAHA BASİTTİR BUNDAN BÖYLE GERÇEKLER İNADINA GERÇEKLERDİR
YAŞADIĞINIZ YAŞATTIĞINIZ DAHA ÇOK BİLDİKÇE DAHA ÇOK MUTSUZ OLACAĞINI DA
BİLİYORSUN ÇÜNKÜ ÖĞRENME İSTEĞİN VE ŞEVKİN DE GİTTİKÇE AZALIYOR BÜYÜMEK
VE HER ŞEYİ BİLMEK BU OLSA GEREK