Bu önerilerin getirisi ne götürüsü ne bizlere açıklasınlar sadece birbirlerine zıt oldukları için mesleğimizle oynamasınlar. Değerli meslektaşlar; Mesleğimiz için neler yapılıyor bizleri bekleyen yenilikler neler biliyor musunuz? Ben bilmiyorum bu yüzden suya sabuna dokunmadan biraz kendimize dokunalım. Bir nevi öz eleştiri yapalım. Gayem bende sizlerden biri olarak yaşananları gözden geçirmek. Gözlükçü şikayetçi satış olmadığından, […]
07 Ağustos 2013 - 1:12 'de eklendi.
Bu önerilerin getirisi ne götürüsü ne bizlere açıklasınlar sadece birbirlerine zıt oldukları için mesleğimizle oynamasınlar.
Değerli meslektaşlar;
Mesleğimiz için neler yapılıyor bizleri bekleyen yenilikler neler biliyor musunuz? Ben bilmiyorum bu yüzden suya sabuna dokunmadan biraz kendimize dokunalım. Bir nevi öz eleştiri yapalım.
Gayem bende sizlerden biri olarak yaşananları gözden geçirmek.
Gözlükçü şikayetçi satış olmadığından, satış olmayınca tedarikçi şikayetçi gözlükçü ürün almadığından, imalatçı desen hepsinden şikayetçi ben üretiyorum yerli üreticiyi destekleyen yok diye. Mesleğin yok olmaması için ne yapalım diye kafa yoran başkanlar zamanında sizin derneğiniz şunu yaptı, bunu dediler, derken geçmişi tartışıyorken: ben yaşanmış bitmiş olan aynı şeyleri yeniden ortaya çıkartılmasına anlam veremiyorum, bir nevi (temcit pilavı gibi) acaba bizim bilmediğimiz madalyonun bir başka yüzümü var ki diye düşünmekten kendimi alamıyorum..
Gelecekle ilgili projeler, faaliyetler yok, bu yokların içinde mesleğimiz başkanlar yüzünden erimeye mahkum ediliyor.
Nasıl mı ?
9 Temmuz 2013 yer Ankara yaşasın tüm Başkanlar Sağlık Bakanlığında kaderimiz çizilecek herkes eteğindeki taşları dökecek.
24 derneği barındıran GOK ve bunların Federasyon başkanlarının talepleri
1 -Net olarak reklamların yasaklanması,
2 -Verilmiş hakların saklı kalması şartıyla, mesul müdürlüğün kaldırılması
3 -Optisyenlik meslek yüksek okullarının kontenjanlarının biran önce sınırlandırılması,
4 -Yeni açılacak optisyenlik müesseselerinin nüfusa göre sınırlandırılması gerektiğini belirtmişlerdir.
Gelelim T.O.OM.A. Derneğine;
1 -Reklamların serbest bırakılmasını
2 -Optometrinin bir an önce ülkemize gelmesini, gurup mağazalarda çalışan, cam kesen, çerçeve satan kişilerin yerine optisyen çalıştırılması gerektiğini ve bu sebepten dolayı da M.Y.okullarının çoğalması gerektiğini,
Niğde derneği kurs için elinden geleni yapacağını açıklamış.
Sizce bunlardan hangisi haklı?
Bu önerilerin getirisi ne götürüsü ne bizlere açıklasınlar sadece birbirlerine zıt oldukları için mesleğimizle oynamasınlar.
Hiç ortak noktanız yok mu arkadaşlar devlet anayasayı değiştiriyor da bizler 5193 sayılı Kanunda veya yönetmelikte bizleri ayakta tutacak maddeleri mi değiştiremiyoruz. Acaba neden diye kendime soru sormaktan alıkoyamıyorum?
Lafta birlik beraberlikte deriz. Arkadan menfaatimize bakarız. Kedi ile köpek arasındaki farkı nedir diye size sorsam herkes ayrı ayrı cevap verir. Bu iki hayvan arasındaki fark kedi nimetin Allahtan geldiğine inanır köpek ise nimetin sahibinden geldiğine inanır. O yüzden kediye nankör deriz köpeğe ise sadık hayvan diye adlandırız. Şimdi bunu niye yazdı diye düşünebilirsiniz.
Bunun yorumunu size bırakıyorum.
Bu toplantıya iştirak eden asıl konunun muhatabı olmayan yani 5193 sayılı kanuna tabi olmayan sanayici ve tedarikçilerde var. Bizler reklama karşı değiliz demişler doğru karşı olamazlar, doğal olarak tabii oldukları bir kanun yok. Ama hiç reklam yapmazlar ben görmedim yapanı varsa da bu da benim cahilliğim demektir.
İnternette satışlar engellensin diyorlar bende istiyorum engellenmesini.
Hadi bizleri destekleyin yönetmeliğe koyalım bu yasağı, destek nerede! Lafı eskileri getirip havanda su dövüyorlar.
Köylünün biri her gün bir kuyuda bulunan yılana süt götürülmüş yılanda ona bir altın verilmiş. Gün gelmiş köylü hastalanmış. Hastalanan köylü oğluna demiş ki her gün şu kuyuda bir yılan var ona süt vereceksin oğul tamam demiş. Git zaman gel zaman oğul kendi kendine her gün tek tek altın almaktansa bu yılanı öldürüp hepsinin alayım der kuyu ya gider. Yılanı öldürecekmiş ki yılanın kuyruğu kopmuştur, yılan can acısı ile oğlanı ısırır ve oğlan ölür. Köylü çok üzülür. Yapacak bir şey yoktur artık. Ve yılana gider yeniden arkadaş olmak ister. Yılan kabul etmez ” sende bu evlat acısı bende de bu kuyruk acısı olduğu sürece arkadaş olamayız “der. Bizde mesleğin yok olma acısı varken sizde ki kuyruk acınız nedir bilmek isterim. Sizler bizlere güvenmiyorsunuz ya bizler sizlere nasıl güvenelim? Bizler olmazsak sizler olamazsınız. Gelin geçmişle fazla vakit geçirmeyelim, birbirimiz suçlamaktan vazgeçelim. Gelecek için kimseye boyun eğmeden bir birimize destek olalım.
Yukarıda bahsedilen konularda ortak karar verip sorunların ivedi olarak çözüm getirelim.
Bir daha ki görüşmemizde bunların çözümlenmiş olmasını temenni ediyorum.
İyi Bayramlar…………………
Metin Küçükvural
Resmi Gazete 'de yayımlanan düzenlemeye göre tıbbi cihaz ona...
Türkiye’de giderek artan sarı nokta hastalığı havuzuna her s...
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından kart ödemel...
İnsanları görme, körlük ve görme bozukluğu konularında bilgi...
Gözlük kullanıcılarının reçeteli gözlük ve güneş gözlüklerin...
Türkiye’de Optik Sektörü AB ülkelerine göre çok daha farklı ...
Gözlük ve lenslerin tarihini ve nasıl çalıştıklarını biliyor...
Ağustos ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalışt...
New South Wales Üniversitesi (UNSW) mühendisleri, görme yeti...
30. Yıl gününde bir araya gelmemize vesile olan, şirketimizi...