11:56 - 7.500 Çocuk üzerinde yapılan çalışma!
11:09 - Optik sektörü denetimlerden payını alıyor
09:25 - Robotun Gözlüklüsü
17:50 - Fielmann, 2030’a Kadar 4 Milyar Euro Ciro Hedefliyor
15:35 - Elektronik Evrak Dönemi Başladı! (Tarama yok)
11:18 - Mezunlar Çok, Kadrolar Yok!
14:57 - Birlik ve Dayanışma İçin Halı Saha Turnuvası
11:32 - META, EssilorLuxottica’ ya 3.5 milyar dolarlık yatırım yaptı...
13:30 - TOBB’den KOBİ’lere Can Suyu!
Amerika’da son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak! Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek! Kriz sonrası, çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, ABD’li üreticilerin etekleri tutuşmuş! Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları “Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?” la ilgili. Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal almaktan daha faydalı insan doğasına. […]
23 Ocak 2014 - 19:10 'de eklendi.
Amerika’da son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!
Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek! Kriz sonrası, çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye başlayınca, ABD’li üreticilerin etekleri tutuşmuş! Şu ara yapılan çoğu tüketici araştırmaları “Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?” la ilgili. Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal almaktan daha faydalı insan doğasına.
Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, pahalı bir çanta yerine spor salonu üyeliği,araba yerine seyahat, ruj yerine sinema bileti, insanları daha mutlu ediyor. !!!
Bir tecrübe satın almak, kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir tatmin sağlıyor.
Üstelik; mal edinmenin mutluluk getirmediğini öğrenen ‘dünyanın en çok satın alan halkı’, kocaman otomobillerini, dört oda bir salon evlerini, 48 parçalık yemek takımlarını, doğrayan parçalayan karıştıran onlarca mutfak aletlerini satıp, ayrı bir oda haline gelmiş gardıroplar dolusu giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını sadeleştiriyor.
Bazı aileler 40 metrekare bir evde, dört tabak, dört bardakla ve işe bisikletle gidip gelerek yaşamanın onları hiç olmadıkları kadar mesut ettiğini iddia ediyor. Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga derslerine ve tatillere harcıyorlar.
YÜZ EŞYAYLA YAŞAMAYA DAVET !!!
Bir internet sitesi, tüketicileri sadece ve sadece 100 adet kişisel eşyayla yaşamaya davet ediyor! Yani kıyafet, kozmetik, ayakkabı, kitap, kalem, her şey toplam 100 parça edecek. Sitenin çağrısı büyük ilgi görüyor ve internet kullanıcılarından hatırı sayılır sayıda bir grup, kişisel eşyalarını hayır derneklerine bağışlayıp hayatlarındaki kalabalıktan kurtuluyor.
Hikâye psikologlara göre şu: İnsanlar, iyi ya da berbat, yaşamlarındaki tüm değişikliklere çabucak alışıyor ve doğalarında var olan sabit mutluluk seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar.
Ebeveynlerinden birini kaybeden bir insanın bir süre sonra eski mutluluk ve neşesine kavuşması da bu yüzden, yalı alanın birkaç yıl sonra yalıda oturmayı kanıksayıp eskisi kadar ‘mutsuz’ olması da! Yani para mutluluk getirmiyor denemez ama, parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor!
Şan dersleri, seyahatler, piknikler, tiyatro oyunları filansa başka!
Farklı tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor! Los Angeles’li filmci Roko Belic dünyayı dolaşıp “Happy – Mutlu” isimli bir belgesel üzerinde çalışıyor. New York Times gazetesinin haberine göre San Fransisco’nun kalburüstü semtlerinden birindeki evini bırakıp, hayatını tamamen değiştirip, Malibu plajında bir karavana taşınmış! Haftada üç dört gün sörf yapabildiği için şu anda ufacık karavanda çok daha mutlu bir hayat yaşadığını anlatmış.
AVUCUNUZU AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?
Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el,
bu yarıktan dışarı çıkmaz.
Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece,
kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki, bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır! Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:
— Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep telefonlarına sahip olmak,
— Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 10–20 kat büyük evlere sahip olmak,
— Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,
— Okumadığımız kitaplara sahip olmak,
—Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip olmak,
— Bize günde 3–5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren
kol saatlerine sahip olmak,
— Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak; tabiri caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık, bir dinlence evine sahip olmak,
— Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar; kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip olmak…
Ya da sahip olduğumuzu sanmak…
— Sadece çevre olsun diye bulunduğumuz ortamlar ve arkadaşlıklar!
O maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir
hale gelmeyecek miyiz?
Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz.
Ah bunu bir anlayabilsek…
Doç. Dr. Erol ERÇAĞ
Fransa’da binlerce çocuk üzerinde yürütülen kapsamlı bir araştırma, çocuklarda hızla artan miyopi sorununa karşı geliştirilen yeni nesi...
Bakanlık kaynakları, kayıt dışı ekonomiye karşı sıkı denetimlerin devam edeceğini ve 2025 yılı sonunda hedeflenen tahsilat rakamlarına ...
Mesleğimizde her müşteri bir hikâye getirir. O gün kapıdan giren müşteri ise bana, yaptığımız işin ne kadar değerli olduğunu yeniden ha...
Fielmann, orta vadede hedeflerini de yükseltti. Şirket, yıllık bileşik büyüme oranını (CAGR) yüzde 10 seviyesinde tutarak 2030 yılına k...
Fransa’da binlerce çocuk üzerinde yürütülen kapsamlı bir ara...
Bakanlık kaynakları, kayıt dışı ekonomiye karşı sıkı denetim...
Mesleğimizde her müşteri bir hikâye getirir. O gün kapıdan g...
Fielmann, orta vadede hedeflerini de yükseltti. Şirket, yıll...
SGK, MEDULA Optik’te evrakların yalnızca elektronik ortamda ...
Türkiye’de her yıl binlerce optisyen mezun olurken, kamu kur...
Gaziantep Optikçiler Derneği, sektördeki dayanışmayı pekişti...
Meta kesenin ağzını bir açtı, kapatmak nedir bilmiyor. Mühen...
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), küçük ve orta ölç...
ABD’nin 2 Nisan’da açıkladığı “karşılıklı gümrük tarifeleri”...
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.