
"ORTAK BİR PROJENİZ YOKSA YOLLAR AYRILIR." Aynen de öyle oldu, yollar ayrıldı. Bu sözün sahibi Sayın Abdullah Aydın.
Peki neydi Sn. Aydın'ın sahiplendiği PROJE? Kısa bir süre önce farklı düşüncelerin aynı çatı altında bulunmasını savunan bir kişi nasıl oluyordu da yüzseksen derece dönüş yapıp yeni bir dernek kurabiliyordu? Bununla da yetinmeyip kurduğu derneğin başına geçebiliyordu? Yeni derneğin kirası, sekreteryanın maaşları, kendisinin maaşı, yurtiçi, yurtdışı iş gezileri, dışarıdan gelecek misafirlerin masrafları. Bu listeyi uzatmak daha da mümkün. Peki bu derneğin asıl sahipleri kimlerdi? Bizler için bunu tahmin etmek hiç de zor değil.
Gerçek sahipleri ne derse o olacaktı. Çünkü projenin sürdürülebilir olması, kısacası işlerin yarım bırakılmaması anlamına geliyordu. Şu soruyu da sormanın şimdi tam zamanı: Sayın Aydın kendisinin de başında bulunduğu eski dernek yönetimiyle beraber dokuz yıl boyunca hangi projenin hayata geçmesi için MÜTHİŞ BİR ÇALIŞMA yapmıştı? Cevap yine Sn. Aydın'dan: "Bir göz doktorundan çıkacak reçeteye mahkum yaşayan müesseseler olmamak adına mesleğin özgürlüğünü ve bağımsızlığını kazanabilmek adına müthiş bir çalışma yaptık bu dokuz yıl içersinde." Hep beraber şunu anlıyoruz ki bu proje Türkiye'ye optometrinin getirilmesi projesiymiş. O zaman son bir soru daha. Açıkça görülüyor ki bu proje Sn Aydın'ın değil.
O sadece bir uygulayıcı. KİM BU PROJENİN ASIL SAHİPLERİ? Bunu bildiğimize göre BU PROJE KESİNLİKLE DIŞ KAYNAKLIDIR VE BİZE DAYATILMAKTADIR. BU PROJE KESİNLİKLE BİZİM PROJEMİZ DEĞİLDİR. BU PROJE TÜRKİYE'NİN PROJESİ DEĞİLDİR. Bugün gelinen noktada pek çok kişi optometrinin gelmesine sıcak bakıyorsa bu dokuz sene boyunca yapılan çalışmaların ve çalıştayların bir ürünüdür. Bu konuda mesafe alındığını kabul etmek durumundayız. Tüm bunları yaparken de hiç ağızlarından eğitimi düşürmediler. Ve hep onun altında gizlendiler. Bugün bile TOOMAD'ın sitesine girdiğinizde "EĞİTİM MESLEĞİMİZİ GELECEĞE TAŞIYACAK YEGANE UNSURDUR." yazısını görürsünüz. Eğitim doğaldır ki hepimizin en hassas olduğu konulardan biridir. Ülkemizde eğitim denilince karşı çıkanı zor bulursunuz. Bu eğitim konusunda ben de bir iki laf etmek isterim.
Dandini dandini dasdana
Danalar girmiş bostana
Kov bostancı sen onu
Yemesin bizim kavunu
Anneciğimin bebekken bize söylediği bir ninninin sözleri. Nereden bilebilirdim ki bunca yıl sonra küçücük çocuklar için söylenmiş bir ninninin sanki bardağına uyku ilacı atılmış gibi olanları uykudan uyandırmak için tekrar söylenmesine gerek duyulacağını. İnanın kırk yıl düşünsem böyle bir şey aklımın ucundan dahi geçmezdi. Bu ne müthiş bir çelişkidir.
Birilerine sorarsan kendilerinden başka herkes eğitime karşıdır. İşin garibi zamanla kendi yalanlarına kendileri de inanırlar. Askerlik yapan bilir. Askerlik bitene kadar her gün "Askerlik inecek" lafı kulaktan kulağa dolaşır. İşin garibi o dedikoduyu çıkaranlar sonunda bu yalana kendileri de inanırlar. Daha önce de değinmiştim. Öyle sorular vardır ki soruya soruyla karşılık verirsin. Sektörümüzde herhangi biri bana eğitimle ilgili bir soru sorsa aynı yöntemi kullanırım.
Derim ki "İyi de kardeşim bu eğitim dediğin ne için eğitim? Bu eğitim senin için mi, yoksa benim için mi? Bu eğitim kimler için? Yoksa bu eğitim kurtlar için olmasın? Yoksa bu eğitim kuzuların yenmesi için yapılmasın?" Bunları söylediğimizde bize hemen "YOKSA SİZ EĞİTİME KARŞI MISINIZ? "derler. Ben de hiç tereddütsüz "Evet kardeşim. Yapılacak bir eğitim, biz kuzuların yenmesine neden olacaksa, bir kuzu olarak ben de bir defa değil on bin defa bu eğitime karşıyım." derim. Derim, derim ama bazı kuzuların kurtlarla dansını görünce "Buna hangi yürek dayanır? " diye de derin derin düşünmeden edemem.
Şimdi siz söyleyin bakalım. Kavunu yemek için girmişse danalar bostana, nasıl kovacağız bu danaları bu bostandan? Bir meslektaşımızın dediği gibi kurtlar inmişse köyümüze, nasıl def edeceğiz bu kurtları başımızdan? Kim korkar danalardan ve kurtlardan diyen meslektaşlarımıza söyleyecek bir sözünüz var mı? Var mısınız böyle bir eğitime? Neden işbirlikçi kuzuların sessizliği içindesiniz? O zaman ben de derim ki
"YOKSA SİZ EĞİTİME KARŞI MISINIZ"?
Göray UĞURLU
Avrupa Optometri ve Optik Konseyi (ECOO) 2012 Genel Kurul sonbahar toplantısı, 3-4 Kasım 2012 tarihlerinde İsveç Göteborg kentinde gerçekleştirilmiştir. Toplantıya, Derneğimiz Genel Başkanı Sayın Abdullah Aydin, Yönetim Kurulu üyesi Sayın Optometrist Ayşe Merve Uyar ve Yurt Dışı İletişim Koordinatörü Sayın Pınar Bedirli Schwarz katılmışlardır.
PEKİ ECOO NUN DİĞER ÜYESİ BU TOPLANTIYA NEDEN VE NİÇİN KATILMADI?????ECOO NUN TÜZÜĞÜ TÜRKİYE ŞARTLARINA VE BİZİM ÇIKARLARIMIZA UYGUN DEĞİLSE, ECOO DAN ÇIKALIM O ZAMAN YA DA TOPLANTILARA MUTLAKA KATILIP TÜRKİYE ŞARTLARINA UYGUN OLMAYAN MADDELERE MUHALEFET ŞERHİ KOYALIM..ÜYESİ OLDUĞU HALDE TOPLANTILARA KATILMAMAK AMA AYNI ZAMANDA TOPLANTILARA KATILANLARI ELEŞTİRMEK HEM DEMOKRATİK HEM DE AKILCI DEĞİL..İŞTE O ZAMAN DANDİNİ DANDİNİ DASDANA OLUR.