11:56 - 7.500 Çocuk üzerinde yapılan çalışma!
11:09 - Optik sektörü denetimlerden payını alıyor
09:25 - Robotun Gözlüklüsü
17:50 - Fielmann, 2030’a Kadar 4 Milyar Euro Ciro Hedefliyor
15:35 - Elektronik Evrak Dönemi Başladı! (Tarama yok)
11:18 - Mezunlar Çok, Kadrolar Yok!
14:57 - Birlik ve Dayanışma İçin Halı Saha Turnuvası
11:32 - META, EssilorLuxottica’ ya 3.5 milyar dolarlık yatırım yaptı...
13:30 - TOBB’den KOBİ’lere Can Suyu!
Başımı ellerimin arasına almış, parmaklarımla Muammer Ketençoğlu’nun balkan şarkılarına tempolu bir şekilde kafamda ritim tutuyorum.
15 Şubat 2025 - 8:51 'de eklendi.
Dışardan bakıldığında komik bir durum.
Allah’tan dükkan da kimse yok. Ama böyle kimsenin olmadığı durumda dükkan da ne kadar komik durumlara düştüğümü ben bilirim. Bir keresinde ayna da yüz egzersizleri yapıp, ağzımı orantısız bir şekilde açıp kaparken, buralarda bir telefoncu var mı? Diyerek içeri giren bir kadın, sanki uygunsuz bir durumda yakalamış gibi özür dilerim diyerek dışarı çıkmıştı. Bir keresinde de Han aidatını almaya gelen kapıcı beni sandalye egzersizi yaparken görmüştü de, Allah Allah diyerek kafasını sallayıp dışarı çıkmıştı.
Bu gibi masum yakalanmaların en kötü tarafı saygınlığı azaltması.
Balkan ezgilerine kendimi kaptırıp, masa yerine kafamda tempo tutarken bankonun ötesinde birini hissediyorum. Sırtı dönük şekilde iskemleye koyduğu çantasından bir şey çıkartmaya çalışan bir adam. Müziğin sesini kısıp ayağa kalkıyorum. Aaa, bu adam dün eve girerken asansör de karşılaştığım köpekli adam. Yeni taşınan komşumuz. 4 adet çerçeve çıkarıyor. Hepsine de yakın camları taktıracakmış. O da iyi bir telefoncu soruyor. Telefonu bozulmuş. Acilen yaptıracakmış, gözlükleri yarın alabilirmiş. Acele bir şekilde çıkarken sipariş fişine yazmak için ismini soruyorum.
Samim Vedihi Özge. Tanışmak için bir gayret sarf etmediği için tesadüfen geldiğini anlıyorum. Komşusu olduğumu bilmiyor. O beni tanımadan ben onu tanımaya çalışıyorum. Gugıl da ismini arattığımda şaşırıyorum.
Samim Velihi Özge. Türk yazar. İnebolu doğumlu, anı, roman ve öykü yazarı. Farsça ve Arapça çevirmeni.
Gözlüklerini bırakan yaşlı adamla, ekrandaki 40 lı yaşlarındaki adam arasındaki tek benzerlik mavi gözleri. Belli ki zaman acımasız davranmış. Şimdiki haliyle alakası yok.
Ertesi günü, aynı saatte özellikle ayarlamadığım gözlükleri teslim ediyorum.
Tek tek deneyerek kimini bol, kimini yamuk bulduğu gözlükleri ayarlamak için 5 dakika zaman isteyip, Lütfen bekleyin diyorum. Oturması için sandalyeyi gösteriyorum. Gözlükleri ısıtırken, Samim bey, belki tanışmadık ama ben sizin yeni taşındığınız apartmandan da komşunuzum dedim. Geçen köpeğinizle beraber asansör de karşılaşmıştık..
Ya diyor.
Evet dedim. Ben 4. Katta oturuyorum. Adım Güngör durgun.
Memnun oluyor. Gözlükleri ağırdan alarak ayarlarken, sözü edebiyata getiriyorum. Anı, öykü, romanlarından söz ederek onu konunun içine çekmeye çalışıyorum. Samim bey, gülerek diyor ki, Gogıl dan beni araştırdığınızı anlıyorum. Ama ben edebiyatın farklı bir alanına hitap ediyorum artık dedi. Merakım uzun sürmüyor.
Açıklıyor.
Bazen bir roman 2-3 yılımı alıyor. Bitmiş haliyle bile bana ekonomik olarak dönmesi bir o kadar zamana da mal oluyor. Son yazdığım ‘’ Erotik saz eserleri’’ kitabımın telif ücreti aksayınca bir meyhanede sıkıntıdan içiyordum.
Yanımda ki masada demlenen iki kişi benim kendi kendime konuşmalarıma dikkat kesilmişler.
Ben kitapta ki bir cümleyi seslendirirken masadaki adamlardan biri, Destur bey abi deyip masama oturdu. Demin ne güzel şeyler söyledin be abi. Şerefsizim tam beni anlattın dedi. Bir daha söylesene abi. Hani taş maş?
Hıı dedim bunu birinden duydum. Kitabımda kullandım bana da uyuyor. çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim.
Adamın taşa ilk vurmaları ile ufacık bir çatlak bile oluşmaz.. Sonra birden ; Yüz birinci vuruşta tas ikiye ayrılıverir.
iste o zaman anlarım ki taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir… Of bittim dedi. İsmini bağışlar mısın abim?
Samim,
Samim abi. Ben de Rıfat. Narmanlı Rıfat derler. Demin söylediğin sözü sahiplensem ayıp olur mu?
Sessiz kaldım. Adam cebinden bir miktar para çıkarıp cebime koydu. Yanlış anlama Salim abi dedi. Nasıl diyorsunuz Telif ücreti gibi düşün. Sonra ,beraber oturdukları adamı çağırdı. O da Yusuf muş. Mekanın sahibi. Ona da, bak Yusufçum. Samim abi bundan sonra benim misafirim. Ne yer-içerse hesabı benim dedi. Kavruk yüzlü, kirli sakallı Yusuf, elini göğsüne götürüp, emrin olur abi dedi.
Ondan sonra gidecek başka mekanım olmadığından ilk başlarda utanarak ta olsa meyhaneye gittim. Özlü sözler söyledim Rıfat’a. O da her seferinde bonkör davranarak beni memnun etti. Bir gece bu sözlerin ne işine yaradığını sordum. Çok keyifliydi.
Yaramaz mı Samim abi ? dedi. Sayende işlerim açıldı, namım yürüdü dedi. Ayıptır söylemesi , biz kendi çapımızda bir takım kanunsuz işler yaparız.
Mafya mı? Allah biliyor, senden mi saklayacağız.
Biz kendimize iş adamı falan diyoruz ama geç bunları. Bir şekilde bu işlere bulaştık. Neyse, mafyanın en büyük raconu nedir bilir misin? Rakiplerini korkutmak. Bunun içinde silaha olduğu kadar kararlığını ve bilgini gösterecek sözler söylemek. Yoksa silah ta, yürek te herkeste var. Yoksa niye böyle bir yola girilsin? Ama bak kurtlar vadisinden tut, tüm mafya dizilerine kadar adamın gırtlağına çökenler hep bilge sözler söylerler. Bu tartışmasız güç göstergesidir ve etkileyicidir. Ben bu güce seninle ulaştım. Senin hiç kimse tarafından bilinmeyen sözlerin, benim ismimle birleşti ve bu sayede bu hafta iki ihale kapattım.
Dondum kaldım. Samim bey dedim, siz mafyaya mı çalışıyorsunuz? Onca eser, roman, anı, öykü, kariyer?
İlk başlarda ben de utandım ama, şimdi sizin apartman da oturuyorsam, kiramı düzenli ödüyorsam, aç kalmadan yaşıyorsam bu sebepledir.
Yine de tatmin olmadım. Samim bey, hayal kırıklığımı tamir etmeye çalışıyor.
Bağımsız olmayı, yazılarımla geçinmeyi ben de isterdim. Ama bu hep böyle olmuş. Osmanlıda da yazarlar, şairler çoğu eserlerini aldıkları altınlar karşılığında sultana ve saraya bağışlamışlardır. Halkın yazarı olmayı bende isterdim, ama halk arkamızda durmadı. Hem bir şey söyleyim mi, bu edebiyat dünyasının da mafya dan kalır yanı yok.
Hak vermeye çalışıyorum. Ama yüz ifadem aynı görünürlükte olmamalı ki, gözlükleri çantasına koyup çıkarken diyor ki;
Mafya yazarlığı dışında çocuk kitaplarına yöneldim. Sıkça çocuk hikayeleri yazıyorum. Umarım beni internetten araştırdıklarında romancı falan değil de bir çocuk öykü yazarı olarak görür insanlar.
Metin Turanlı
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
Fransa’da binlerce çocuk üzerinde yürütülen kapsamlı bir araştırma, çocuklarda hızla artan miyopi sorununa karşı geliştirilen yeni nesi...
Bakanlık kaynakları, kayıt dışı ekonomiye karşı sıkı denetimlerin devam edeceğini ve 2025 yılı sonunda hedeflenen tahsilat rakamlarına ...
Mesleğimizde her müşteri bir hikâye getirir. O gün kapıdan giren müşteri ise bana, yaptığımız işin ne kadar değerli olduğunu yeniden ha...
Fielmann, orta vadede hedeflerini de yükseltti. Şirket, yıllık bileşik büyüme oranını (CAGR) yüzde 10 seviyesinde tutarak 2030 yılına k...
Fransa’da binlerce çocuk üzerinde yürütülen kapsamlı bir ara...
Bakanlık kaynakları, kayıt dışı ekonomiye karşı sıkı denetim...
Mesleğimizde her müşteri bir hikâye getirir. O gün kapıdan g...
Fielmann, orta vadede hedeflerini de yükseltti. Şirket, yıll...
SGK, MEDULA Optik’te evrakların yalnızca elektronik ortamda ...
Türkiye’de her yıl binlerce optisyen mezun olurken, kamu kur...
Gaziantep Optikçiler Derneği, sektördeki dayanışmayı pekişti...
Meta kesenin ağzını bir açtı, kapatmak nedir bilmiyor. Mühen...
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), küçük ve orta ölç...
ABD’nin 2 Nisan’da açıkladığı “karşılıklı gümrük tarifeleri”...
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.