
“Masalcıların” aksine, olumlu yada olumsuz görüşlerini paylaşanların fikri zenginlik kattığı portalda, laf olsun torba dolsun mahiyette verilen cevaplar, sektör mensuplarının entelektüel birikimlerinin ölçümlenmesi açısından da referans oluşturmakta.
Daha önce de değindiğim gibi, ilk mektep mezunundan tutun, orta, lise, MYO ve Yüksek lisans mezununa varıncaya dek çeşitliliğin birlikteliğini barındıran sektörde, herhangi bir konuda uzlaşı sağlanması, menfaat çatışmaları nedeniyle doğal olarak son derece zor.
Kanun gücü ile para kazanma ve kısa yoldan hedefe ulaşma kolaycılığı ülkemizde hâkim bir durum. Geçmişte gözlükçü ruhsatı ediniminde yaşanan çarpıklıklar sayesinde mesleğe atılmış alaylılar ve çarpık eğitim sisteminin fırsatlarını değerlendirerek yatay geçişle meslek adamı olmuş okumuşların, optometri konusunda buluştukları ortak paydaya baktığımızda ; Optometriyi İstemezük! Ama uygulanacaksa da müktesep hak isteriz!. pişkinlikleri hemen sırıtıveriyor!.
“Optisyenlik” mesleğinin hakkını vermekten uzak sektör mensuplarının, emeksiz, uğraşısız optometri yeterliliği edinme cüretini dile getirme şımarıklığı, aslında gerçeklerden daha doğrusu konudan ne kadar uzakta olduklarının göstergesi.
Optisyenlik Meslek Yüksek Okullarının ÖSYM tarafından yapılan düzenleme ile bundan sonra “sınavla” öğrenci alacak olması, kaliteli meslek adamı yetişmesini olumlu etkileyecek bir gelişme.
Optometri eğitimi ise, çok farklı bir meslek adamı yetişmesine, beraberinde de meslek kültürü ve dilinin oluşmasına imkan sağlayacaktır.
Tabii ki yeni kuşak optisyenlere de, dikey geçiş sınavı benzeri hendikapları geçerek, optometri lisansını tamamlama fırsatı verilmesi de gerekecektir.
Mesleğin gelecek vizyonunu ortaya koymaktan aciz sektör yöneticilerinin, optometri üzerine iftaharla imzaladıkları ortak deklarasyon, kimileri için gurur, kimileri için utanç belgesi olarak tarihe nakşolmuştur!.
Ne hazindir ki Optometri bilimini yazılı/imzalı reddedenler Dernek sitesinin ana sayfasında hala “ecoo” logolarını kendilerine “kapak” etmeyi sürdürmektedir.
Zincir mağazaları kendilerine tehdit görenlere karşı savunduğum “butik gözlükçülük” daha karlıdır tezimi anlamakta zorlananlara, Serdar Turgut’un aşağıda linkini verdiğim nefis yazısı biraz ağır kaçsa da, kendilerini biraz zorlayarak iyi okuyup – iyi anlayıp, yeni iş modellerinde yaratıcılığın boyutları konusunda geleneksel düşünce yapısından sıyrılıp, kendileri için faydalı bir çıkarımda bulunacaklarını ümit etmekteyim.
Son olarak ; Sosyal Güvenlik bütçesinden Eczacıların aldığı payın 90 milyon, gözlükçülerin ise 1 milyon TL olduğu gerçeği “yaygaracılara” kapak olsun!.
Serdar Turgut / Pahalı restoranların sırrı ; http://www.haberturk.com/yazarlar/serdar-turgut-2025/816905-pahali-restoranlarin-sirri
Göray bey takılmayın adam adını koymuş zaten sabit salman diyor,uğraşma diyor.geç gitsin boş ver. 🙂 bu arada optisyeninsesini kutluyorum. Tarafsız yayın yaptığı için feyk adamları bile yayınlamaktan çekinmiyor.:
Levent