Öğle ve akşam yemeklerinden sonra hayat arkadaşımla karşılıklı şekerli kahvelerimizi içeriz.
Keyiflerimizden biridir bu. Ara sıra da bana takılmadan edemez. " Fala inanma, falsız da kalma." der. Çoktandır da söylüyordu. Bırakın fincanı, tabağım da bile bana uzun yol gözüküyormuş. Dediği de çıktı. Beni yolcu ederken sarıldım ona. Gözlerinin içine baktım.
Gözlerine düşen 75-80 yıllarıydı. İstanbul biletimi bir daha kontrol edip, küçük çantamı omuzuma alıp vedalaştığımda da biliyordum ki hayatımın arkadaşı arkamdan su bile dökmeyecek. İlk aklıma gelen annem oldu. Ne kadar da özlemişim onu.
Hatırlarsınız, kısa bir süre önce optometriye karşı olduğumu söylemiştim. Çünkü ben optometri konusunu incelediğimde optometrinin gelmesinin sadece mağaza zincirlerinin çıkarına olduğunu tesbit etmiştim. Ve optometrinin gelmesinin mağaza zinciri dışında kalan tüm gözlükçülerin de yok olmasına neden olacağını görmüştüm. Emekli olmuş ve bu konuda hiç bir kişisel çıkarı olmayan, sadece kendini insan hisseden bir gözlükçü olarak bir şeyler yazmaya başladım.
.
Neden yazmaya karar verdim?
.
Ben mesleğimi sürdürdüğüm sürece daima mücadelenin içinde oldum. Ama bazı çevreler bizi bilinçli olarak hareketin dışında tuttular. 24 Haziran dernek seçimlerinden önce mecbur kaldıkları için Tuğrul Uğurlu'ya başkanlık teklif edilince ister istemez olayın içine çekilmiş oldum. İlk yaptığım, ara verdiğim boşluğu doldurmak için dergi ve sitelerde yayınlanan tüm yazıların hemen hemen hepsini okumak oldu. Gördüğüm manzara gerçekten de dehşet vericiydi. Kardeşime çok büyük bir tuzak kurulmuştu.
.
Ama esas kurulan büyük tuzak meslektaşlarımıza, özellikle de optisyenlere kurulmuştu. Bir an bile kararsızlağa düşmeden; hayatının doksan artı ikisini oynarken diksene fidanını, toplasana zeytinini, işin gücün yok mu? Sen niçin emekli olmuştun? Sen karşına mağaza zincirlerini ve büyük sermayeyi neden alıyorsun? Neden böyle yapıyorsun Göray? Kafayı mı yedin? Demeden kardeşimin ve meslektaşlarımın yanında yer aldım. Birileri bunu anlayamaz. Kafaları hiç almaz. Hayata sadece kendi kişisel çıkarları açısından bakanlar ve hele hele KANKALAR bunu hiç ama hiç anlayamazlar.
Bunun nedeni de insani değer anlayışlarını bilerek veya bilmiyerek kaybetmiş olmalarındandır. Manevi fakirlik içine düşmüş bu kişilerin yaptıklarına hiç şaşırmamaktayım. Onların aynası ECOO aynasıdır. O aynaya bakanlar onun dediklerini yapmakla görevlidirler. Görevleri de büyük sermayeye yandaşlık etmektir.
.
Neler yaşandı?
.
Fikir mücadelesi iddiasıyla ortaya çıkan ve optometriyi savunanlara karşı sağlam bir duruş sergileyen, bu konuda hiç yalpalamayan çok çok ilginçtir ki yazdıklarını hiç kimse tek bir kişi bile eleştirmeden onun görüşlerini çürütmeden " İşimize gücümüze bakalım. Sanal ortamda bizi tartışmaya çekmeyin, her kafadan bir ses çıkmasın, aman susun." denilmesine rağmen bunlara hiç aldırış etmeyen Göray Uğurlu yazmaya devam etti. Ona karşı parmaklar sallandı. Tuğrul Uğurlu'ya dönüp denildi ki " Ağabeyin de çok oldu ha. Artık özür dilesin." Sonra ne yaptı bizim çok demokrat arkadaşlarımız. " Tuğrul Uğurlu sende fazla kaçtın. Çekil bakalım kenara." dediler. Önce optometriye karşıyız, daha sonra da ECOO'dan çıkmayız deyip şerh koyanlar hiç bir gerekçe göstermeden Tuğrul Uğurlu'yu görevden aldılar. Ne büyük bir tesadüf ki bu olay ECOO'dan ayrılma kararının üçüncü gününe denk düşüyordu.
.
Şimdi ne olacak?
.
Tuğrul Uğurlu, onurlu bir mücadele sürdürmüş ve her türlü baskıya rağmen yılmamıştır. Teslim olmamıştır. UYUMLULAŞTIRILAMAMIŞTIR. Yine yazılarımdan birinde belirttiğim gibi istifa ettirilememiştir. Gözlükçülük mesleğini yok etmeye çalışanların karşısında eğilip bükülmemiştir. Onuruyla buraya kadar gelmiştir.
.
Acaba meslektaşlarımız başkanlarına değil MESLEKLERİNE ve KENDİLERİNE sahip çıkabilecekler mi? Kısa bir süre içinde bunu da göreceğiz.
.
Bizim arkamızda MİSYONERLERİN HİZMETİNDE OLAN VİZYONERLER yok. Bizim arkamızda daha önceden söylediğim gibi MAĞAZA ZİNCİRLERİ yok. Bizim arkamızda gerçek gözlükçüler var. Bizim arkamızda gerçek optisyenler var.
.
Göray UĞURLU
birde şu kod adıyla yazı yazan 007 vardı son zamanlarda görünmüyor sende adam ol ananın babanın senin için layık gördüğü ismi hak et adını soy adını yaz adam gibi sende murtaza gibi kıvırıp durma rengini cismini belli et buda sana son sözüm 🙂