BIST 100
11.529,81 0,45%
DOLAR
41,0435 0,00%
EURO
47,8176 0,05%
GRAM ALTIN
4.478,58 0,01%
FAİZ
39,42 -0,58%
GÜMÜŞ GRAM
50,97 0,00%
BITCOIN
111.745,00 0,35%
GBP/TRY
55,3506 0,01%
EUR/USD
1,1647 0,04%
BRENT
67,22 -2,30%
ÇEYREK ALTIN
7.322,48 0,01%
İstanbul Parçalı Bulutlu
İstanbul hava durumu
27 °

KONUMUZ OPTOMETRİ

Ben eskiden beri optometriye özel bir ilgi duydum. Bunun da iki nedeni vardı .Birinci nedeni; Şimdi hafızalarımızı biraz zorlayalım. Yıllar önce Avrupa Birliği'ne giriyoruz, gireceğiz tartışmalarının yoğunlaştığı dönemi hatırlayalım.

 Ne yapılıyordu o zaman?

Birbirine zıt iki düşünce, onları savunanlarca tartışılmıyor, tek bir düşünce topluma dayatılıyor ve herkese kabul ettirilmek isteniyordu. Karşıt fikir yoktu. Tek bir fikir vardı. O zaman biz doğruyu nasıl bulabilecektik? Aynı dayatma ve aynı tavrı bizim sektörümüzde de gördüm. Nereye baksam optometri.

Başta TOOMD olmak üzere TOOMAD'nin, federasyonlarımızın ve konfederasyonumuzun sitelerinde baş konuğumuz optometri. Beni en çok şaşırtan da kanaat önderlerimizin buna karşı bir çıkışlarının olmamasıydı. Gözümden kaçmış da olabilir. Yıllardır optometri denilmiş, dergilerle, çalıştaylarla, konuşmalarla ortaya bir beyin yıkama makinesi konmuş, hiç ara vermeden devamlı çalıştırılmış. İş öyle hale gelmiş ki optometriye karşı çıkmak sanki bir suç olmuş.

Optometriye karşı çıkarsan hemen tependen bastıracaklar. "Eğitime karşısın. Değişime ayak uyduramıyorsun. Avrupa gibi olalım. Mesleğimiz ayaklar altında sürünüyor, onu yükseltelim. Çağın gerisinde kalmayıp çağa ayak uyduralım. Vizyon, misyon. Ayy, bugün çok etiksiniz. Optometri gelirse daha çok para kazanacağız." diyecekler. Gel sen bu şartlar içinde optometriye karşı çık. Ambulans kapıda bekler, gömleği geçirirler üstüne. Sen istediğin kadar derdini anlat. İkincisi ise hiç aklımın almadığı Sayın Abdullah Aydın'ın durumu. Hem optometri konusunda müthiş bir çalışma yapacaksın hem de seçimi kaybedeceksin. Bugün gördüğüm şu, sektörümüzde büyük bir çoğunluk Sayın Aydın'a olan inancını yitirmiş ve ona duyulan güven ortadan kalkmıştır.

Çalışmayan bir saat bile günde iki defa doğruyu gösterirmiş. Bence Sayın Aydın'ın saati onu da göstermiyor.  Sayın Aydın sadece optometriyi değil herhangi bir konuyu bile hevesle savunuyorsa herkesin kafasında soru işareti oluşması kadar doğal bir şey olamaz. EĞER SN. AYDIN OPTOMETRİYİ SAVUNUYORSA O ZAMAN ORADA BİRAZ DURUP DÜŞÜNMEK GEREKİR. İşte optometri konusundaki kuşkularımdan biri de buydu.

    Ülkemizin her yanında gözlükçülük mesleğini yapan insanlarımızın optometriyi savunmalarının eleştirilecek hiçbir yanı yoktur. Böyle bir haksızlığı kimse yapmamalı. Meslektaşlarımızın, onbeş, yirmi senedir tek taraflı yapılan bu propagandalarla, doğru bir yaklaşım sergilemeleri zaten mümkün değildir. Burada benim yapmak istediğim sadece karşıt fikri ortaya koymaktır. Yakıcı olan soru şu: "OPTOMETRİ ÜLKEMİZE GELİR İSE BUNDAN YARARLANACAK OLANLAR KİMLERDİR?" Bunun doğru cevabının ortaya konulması gerekmektedir. Şunun bilinmesini istiyorum ki optometriye karşı çıkmak bir suç olmadığı gibi optometriyi savunmak da bir suç değildir. Önemli olan bu konunun uygun ortamlarda kanaat önderlerimizce bize yakışır bir şekilde tartışılarak aydınlığa kavuşturulmasıdır.

     Kapıyı çalıp içeri girer. Sirk sahibi karşısındakini gördüğünde "Buyurun" der. "İş arıyorum. Sizinle çalışmak istiyorum." "Peki nedir özelliğin? Nedir hünerin?" Biraz mahçup, duyulur duyulmaz bir sesle, "Efendim, ben kuş taklidi yaparım." Sirk sahibi güler. "Onu herkes yapıyor. Ben daha farklı yetenekler arıyorum." der. Adam " Özür dilerim, rahatsız ettim." diyerek açık olan pencereden uçar gider. İlk anlatıldığında sinirlerimi felç eden, çoğu kişinin de bildiği bu fıkranın aklımda kalmasının tek bir nedeni vardı.

 Benim dışımda kimse bu fıkradaki iş isteyen adamın ismini bilmez. Biliyorum şimdi siz de merak ediyorsunuz. Onun için bu adamın ismini söylemek zorundayım. Bu adamın ismi İLHAMİ. Bu suyun sıvı hali değil, bu İlham'ın "i" hali. Yani İlhami. Adamın ne zaman geleceği belli değil. Gecesi gündüzü hiç yok. Uyumak üzereyim tepemde. "Kalk." dedi. "Hayrola" dedim. "Gecenin bu saatinde...?" "Kalk, kalk." dedi. "Bana gel, beni dinle. İyi yaz. Defteri kalemi al, iyi yaz." İlhami keyifli. B. Manço'dan mırıldanıyor. Oturdum bilgisayarın karşısına.  Uyardı beni:" Benim gitmem lazım. Haftaya görüşürüz." deyip açık olan pencereden uçtu gitti.

    İlhami gitti, yazı bitti. Ama haftaya yazılacak yazının başlığı da ortaya çıktı. İLHAMİ GELDİ.

    Çok yakın bir gelecekte mağaza zincirleri dışında kalan tüm gözlükçülerin %90'ının (Bu çok iyimser bir orandır.) ortadan kalkacağını düşünmekteyim. Çığ gibi gelen  bir görünmeyen tehlikenin farkına varabilecek miyiz? Yapılması gereken, üzerimize gelen görünmeyen tehlikenin herkes tarafından görülebilir hale getirilmesidir. Açıkcası çok fazla zamanımız da kalmadı.  Umarım yanılıyorumdur.

   Benim optometri konusunda tavrım çok net. Ben OPTOMETRİYE KARŞIYIM. Bu nedenle bundan sonraki yazılarımda neden karşı olduğumu da elden geldiğince açıklamaya çalışacağım.

Göray UĞURLU

Reklam

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

yılmaz şimşek 11.01.2013 10:18

sevgli meslektaşlarım bizim bağlı bulunduğmuz kurum sgk ve il sağlık müdürlüğü.bizim başka bu bağlı bulumduğumuz ve bizi savunacak bir odamız yok ha oda olsak ne olur samimiyetimle söylüyorum oda hiç.ondan dolayı bırakın optometreyi işimizi yapalım adam gibi.derneğimiz var ama hiç bir güçü yok isdersek 20000 gözlükçü olalım inaniki hiç bir şey cıkmaz.saygılar

Yanıtla
sabit salman 10.01.2013 16:40

Ben optometriyi “Fransa” modelinde olduğu gibi savunanlardanım.

“Gözlük doktorluğu” ülke kaynaklarının rasyonel kullanımına uygun bir çözüm metodudur.
Uzun tıp eğitimi sonucu göz ihtisasını tamamlamış uzmanı ülkenin ücra köşesinde istihdam edemiyorsun. Bırak kasabaları bir çok büyük vilayette uzman göz hekimi sıkıntısı yaşıyorsun.

Halkın periyodik göz sağlığı kontrolünü mevcut tıp eğitimi ile ürettiğin hekimlerle yapmam mümkün değil!.
Optometriye göz hekimi de karşı!. Gözlükçü de karşı! Demekki iki meslek adamı da kendinden bir şey çalınacağı korkusu içinde!. Uzlaşı Fransa modelinde sağlanabilir!. Birinden birini seçerek işini yapacaksın!.
Kendi “gözlük doktorluğu” yapar karısına – arkadaşına da gözlükçü dükkanı açar!. Denebilir.

Evet tıpki şimdi olduğu gibi bu mümkün. Ne kadar sıkı yasal müeyyide koyarsan koy engelleyemezsin. Örnek mi? İşte eczacılık kanunu!. Özellikle gidin güneydoğu bölgesine muazzalı eczane sayısı normalin iki katı!. İstanbul – İzmir – Ankara gibi büyük kentlerde yokmu? Çok!. Arkasında kimler var kooperatifçilikten depo sahipliğine yükselmiş büyük sermaye grupları!.

Optometri yasası her ülkede büyük sancılı bir süreçten geçerek uygulanabilmiştir. Optometri halkın göz sağlığı kontrollerinin yaygınlaşmasını, farkına varılmayan bir çok göz hastalıklarının tespit edilmesini, olması gerekenin çok altında seyreden gözlük kullanımının olması gereken seviyelere çıkmasını sağlayacak bir “kontrol” modelidir. 6 yıllık temel tıp eğitimi üzerine 1 yıl ek eğitim ile 7 yılda “gözlük doktoru” üretmek tam şark zihniyetine uygun bir çözüm önerisidir. Selpak yok buyurun zımpara kağıdı verelim misali. Kulağınızı neden ters göstermekte ısrar ederseniz ki? Doğru yol sonunda bulunacak.

Optometristin işbirlikçilik yaparak piyasada haksız rekabete yol açacağını iddia ederek “istemezükçü” kesilenler geçmişte ve günümüzde benzer bir işbirlikçilik içerisinde mesleklerini icra etmedilermi? Etmiyorlarmı?
Hastane içinde doktorlarla ortak gözlükçülük yapacaksın, yetmeyecek şehir değiştiren doktorunla birlikte deplasmana gideceksin, olmadı tekrar şehir değiştiren doktorunun yeni işyerinin yamacına dükkan açacaksın kısaca fellik fellik doktorunla birlikte hareket edip sanatı icra edeceksin sonra dernek yöneticisi olup piyasaya goygoycularınla ayar vereceksin!. Hakikaten “Bugün çok etiksiniz”

Yanıtla
    Göray Uğurlu 10.01.2013 19:06

    Optometri konusunda benim savunduğum fikrin tam karşısında yer almanızı ve fikrinizi cesurca ortaya koymanızı takdirle karşılıyorum. Benim niyetim de zaten buydu. Konunun taraflarca enine boyuna tartışılmasının çok yararlı olacağı inancındayım.
    Ancak kimden bahsettiğinizi bilemediğim (bu bir fikir tartışması değil) kişiyi açıkça belirtmeniz bir dürüstlük
    örneği olacaktır. ( Yani güzel ahlak örneği) Umarım bunu da yaparsınız.
    Saygılar.

    Yanıtla
      sabit salman 11.01.2013 13:37

      Önce optometrinin bir tanımını yapın!, sonra optometri eğitiminin getireceği zararları ve net olarak neden karşı çıktığınızı açıklayın ki fikir tartışması doğru mecrasında sürdürülebilsin.
      Refraksiyon kusurunun ölçülmesi işlemi için 10-14 yıl tıp eğitimine gerek varmı?
      10-14 yıl tıp eğitimi aldırdığın uzmana refraksiyon tespiti yaptırmak ne kadar rasyonel?
      4 yıllık lisans eğitimi ile refraksiyon ölçümü vs kontrolü yapacak yeterlilik kazandırılamayacağını iddia ediyorsanız bunun üzerine yapılmış örnek bir çalışma mevcutmudur?
      Eczacılar her ne kadar doktorluk ehliyetine sahip olamasalar da mesleki bilgileri ve tecrübeleriyle yıllardır koruyucu sağlık hizmetleri personeli veya “aile hekimi” gibi danışmanlık hizmeti vermiyorlarmı? Eczacıya danışarak doğru polikliniğe yönlendirilebiliyoruz da neden optometrist tarafından doğru hekime yönlendirilebileceğimiz konusunda tereddüt yaşıyoruz ki?
      Doğum uzman hekimin yetkisinde ve denetiminde olmasına karşın “ebe hemşire” yada bulunduğu yoksun ortamda düz hemşirenin “doğum” yaptırmasını mesleki eğitim yeterliliğine güvenerek sıcak bakıyoruz da, optometri eğitimi almış bir gencimize neden güven duyamıyoruz?
      Optometri eğitimi alacak gençleri peşinen “potansiyel ahlaksız” önyargısıyla değerlendirmek ne kadar ahlaki bir yaklaşım?
      Ülke gerçekleri ile kişisel menfaatleri birbirine karıştırarak gelişimin değişimin önünde ancak ayak direyebilirsiniz. Ki bu son derece normal zira bir çok ülkede bu durum benzer şekilde yaşanmıştır.
      Geleneksel gözlükçülüğü bitiren değişen piyasa koşullarıdır. Optometri bilimi değil!.
      Lens icad oldu gözlükçülük bitecek!
      Laser ameliyatı icad oldu gözlükçülük bitecek!
      Biyonik göz icad edildi herkes kartal göz olacak, gözlükçülüğün sonu geldi!
      Kök hücre tedavisi ile görme sorunu bitecek, gözlükçülerin köküne kibrit suyu dökülecek!
      Bitti mi?
      Hayır tam tersi operasyonlar sonrası nitelikli koruyucu gözlük kullanan sayısı arttı!.
      Ülkemizde geleneksel gözlükçülüğü ancak “mesleğin içindekiler” bitirebilir!.
      Modern gözlükçülük ise eğitimli meslek adamlarıyla gelişerek yoluna devam edecektir!.
      Cevabınızdaki çelişkiye gelince; Yaptığımız fikir tartışmasıdır ve tartışmada isimlerin bir önemi yoktur, Ha Sabit, ha Dumrul, ha Abuzittin! Neyi değiştirir? Önemli olan yapılan tespittir!. Doktorlarla meslektaş işbirliği Doğrumudur? Değilmidir? Önemli olan budur!.
      Ahlaki değerlendirme; isimleri ortalığa dökmekle değil, yapılmaması gereken eylemi yapıp yapmamakla alakalıdır.

      Yanıtla
mustafa yazıcı 10.01.2013 12:18

KONUMUZ OPTOMETRİYSE GENÇELERE SESLENMEK İSTİYORUM BU KONUDA SESİNİZİ
DUYMAK GÖRMEK İŞİTMEK İSTİYORUM BAZI AKTÖRLERİN AKADEMİSYENLERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLMEYİN NEYİN NE OLDUĞUNU BİLMEDEN TARTIŞMADAN KAYITSIZ
KALMAYIN SİZ OLUN SİZ SESİNİZİ DUYALIM BU KONUDA ÇIKIN ORTAYA ÇIKIN SORUN
BİZE BİRŞEYLER BİZLER YOLUN SONUNA GELMİŞİZ BİR ŞEYİN BEKLENTİSİNDE DEĞİLİZ
BU OYUNUN YA DIŞINDASINIZDIR ÇEMBERİN YA DA İÇİN DE YER ALACAKSINIZ
TÜRKİYEDEKİ KUTUPLAŞMANIN VE KENDİNİ TANIMAZLIĞIN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİ
ASLINDA,,,,, DÜNYA DÜZENİNİN YENİDEN KURULMASI ESKİDEN İNSANLARA HANGİ
TARAFTANSIN DİYE SORARLARDI ŞİMDİ İSE KİMSİN DİYORLAR TARİHTE ,KÜRESEL
POLİTİKA ÇOK KUTUPLU VE ÇOK UYGARLIKLI HALE GELMİŞTİR UYGARLIKLAR ARASINDAKİ
GÜÇ DENGESİ DEĞİŞMEKTEDİR UYGARLIK TEMELİNE DAYALI YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ
KURULMAKTADIR GİTTİKÇE DAHA ÇOK ARTAN BİR ÇATIŞMA ORTAMINA SOKMAKTADIR
ÇÜNKÜ BATI İÇİN EVRENSEL OLAN ÖTEKİ UYGARLIKLAR İÇİN EMPERYALİZİMDİR
ÖZET OLARAK SİZ FARKLISINIZ FARKLI KALIN BİZE BULAŞMAYIN DİYOR KİMLER BUNU
DİYOR 21 YÜZYILDAKİ YENİ EMPERYALİZMİN KÜLTÜREL TEMELLERİNİ ATMAK İSTEMEKTE
KİMLERLE BİZİM ÜLKEMİZİN İNSANIYLA İSTEMEKTE FAKAT PEKTE BAŞARILI OLAMAMAKTADIR
ÜLKEMİZDEKİ İŞ BİRLİKÇİLERİ SAYESİNDE KENDİ KENDİNİ YENİLEYECEKTİR DÜNYANIN
SINIRLI OLANAKLARININ KULLANILMASINDA İSE SİZLER ANCAK BİZİM UYGUN GÖRECEĞİMİZ ÖLÇÜDE PAYLAŞIM SÜRECİNE KATILA BİLİRSİNİZ KÜRESELLER
MODERLEŞME VE BENZERİ SÜREÇLERLE BİZE BENZEDİĞİNİZİ VE SOFRAYA EŞİT
KOŞULLARDA OTURACAĞINIZI SANIYORSANIZ ALDANIYORSUNUZ BÖYLECE NE YAPARSANIZ YAPIN BİZE BENZEYEMEZSİNİZ BİZİM DIŞIMIZ DA KALMAYA MAHKÜMSUNUZ
DİYOR KİM DİYOR SEVGİLİ GENÇLER EH GERİSİNİ DE VARIN SİZ ANLAYIN
SEVGİLİ GENÇLER BENDEN BU KADAR ,,,,,,,,,,,,,,konumuz optemetriyse

Yanıtla
mustafa yazıcı 09.01.2013 20:41

TEK OYUNLU SATRANÇ
satranç kurallarına göre BEYAZ taşlar ve siyah taşlar tahtaya dizilir oyuncudan birisi BEYAZ
taşlarla diğeri SİYAH taşlarla oynayarak hamlelerini yapar ve karşı tarafı MAT eder ama
TÜRKİYEDE demokrasi tiyatrosu sahnesin de GARİP bir satranç OYNANMAKTADIR yalnızca
BEYAZ taşlara sahip olması ve bu taşları sürerek OYUN kurması gereken güçler SİYAH
taşların KENDİLERİNİ zor duruma düşürebilecek HAMLELERİNE müdahale EDEBİLMEKTE
SİYAH taşlara sahip oyuncunun YÜRÜTMESİ gereken taşları BİLE hareket ettirerek kendisine
KARŞI yapılması gereken hamleleri de KENDİSİ yaparak gerektiğinde yapılan HAMLELERİ
geri alarak OYUNU kendi lehine SÜRDÜRE BİLMEKTEDİR kural dışı HİLELİ oyun sonucu GÜÇLER
TASFİYE edilmekte ZARARSIZ hale getirlmekte FİLEN YOK EDİLMEKTEDİRLER
bütün bu oyunların OYUNCULARIYLA SENARİSTLERİ ve sahneye KOYUCULARIYLA birlikte
AÇIĞA ÇIKMASI belgelenmesi ve YENİ kuşaklara aktarılması GEREKMEKTEDİR bu bilgi ve
deneyim aktarımı sayesin de OYNANAN VE OYNANACAK OLAN yeni oyunların yeni TUZAKLARIN
önceden görüle bilmesi ve bu oyunlara gelinmemesi aynı TUZAKLARA tekrar tekrar düşülmemesi
ÖNEMLİ BİR ÖLÇÜDE ÖNLENEBİLİR
GENÇLERİMİZİN ÖĞRENCİLERİMİZİN OYUNA GETİRİLEREK PROVAKE EDİLEREK VAR OLAN
GÜÇLERİ ABARTILARAK KENDİ YATAKLARI DIŞINA NASIL ÇIKARTILDIĞI SOL GÖSTERİP
SAĞ VURAN PERDE ARKASI VE SAHNELENME ŞEKLİ AKTÖRLERİYLE BİRLİK TE ANLATMAYA ÇALIŞTIM,,,,,ANLAYANLARA ANLAMAYANLARA SÖZÜM YOK
HOŞÇA KALIN ,,

Yanıtla
Kamil Nuri GİZER 09.01.2013 14:33

Sevgili Göray Ağbi
Herzamanki gibi yazını keyifle okudum Optometri konusundaki karşıtlığını dile getirirken, bu konuda optometri karşıtlığını yıllardır her zeminde açık açık ifade eden biri olarak artık bu konuların açıkça konuşulabilir olduğundan dolayı mutlu oldum. Demekki artık ilaç diye sunulan zehirin öldürücü etkilerinden bahsedebiliyoruz.
Optometri karşıtlığını eğitim düşmanlığı gibi yansıtmak isteyenlere her zaman bir cevabım vardı, tamda onların uslubuyla ”TÜRK HALKININ GÖZ SAĞLIĞI OPTOMETRİSTLERE BIRAKILACAK KADAR UCUZ DEĞİLDİR.”
Tekrar tekrar söyledim yazdım Türkiyemizde binlerce pratisyen hekim var, 6 sene temel tıp eğitimi almış hekimlerimiz en az 1 yıl eğitim hastanelerinde refraksiyon eğitimi alarak SERTİFİKALI REFRAKSİYON HEKİMİ olarak KAMU HASTANELERİNDE kırma kusurlarına yönelik hekim ihtiyacına cevap verebilirler. Bu proje zamanında Sayın Osman Durmuş’un Sağlık Bakanı olduğu dönemde sağlık bakanlığımız tarafından komisyona getirilmiş ve bizler tarafından da desteklenmiş bir projedir. Böyle bir metot 4 yıl optik fizik eğitimi alarak ÖZEL MUAYENEHANE/DÜKKANLARINDA göz muayenesi ve gözlük satışı yapmak yetkisine göre dahamı az bir mesleki yeterliliktir sormak lazım. Ama onların derdi eğitim falan değil amaç AVM’lerde açılan mağazalarda! muayene yapıp gözlük satmak.
Ancak göz hekimlerinin karşı olduğu bir konudur. Bu bağlamda Göz hekimleri mesleki manada daha onurlu ve nettirler, ne gariptirki Gözlükçü dostlarımızın bir kısmı büyük bir aymazlık içinde kendilerinin sonunu hazırlayan böyle bir kavrama karşı bizleri yanlız bırakırlarken daha da vahimi ezici çoğunluğu konuya karşı ilgisiz kalmışlardır. Türk halkının göz sağlığına değil, ama cebindeki parasına gözünü diken bazı çevrelerse böyle sosyal faydası olan bir projeye karşı olup, Türkiyemiz gerçekleriyle hiç bir şekilde bağdaşmayan içinde sosyal bir fayda bulunmayan OPTOMETRİYİ çare diye servis edip yalan yanlış anlatarak konunun derinlemesine ve doğuracağı sonuçlarıyla konuşmamış konuşturmamışlardır.
Şu an yapılması gereken artık bu konunun tüm taraflarının katıldığı herkese açık geniş katılımlı bir platformda tartışmak ve günahıyla sevabıyla gündemimizden çıkarmak olacaktır.
Sevgili Göray ağbi Cemiyetçi kimliğimle, bu ve benzeri konuları kaleme almanızı bizlerin sorumluluklarımızın yüzümüze vurulmasına bir vesile olarak görüyor ve çok da memnun oluyorum inşallah en kısa zamanda tüm cemiyetler aynı çatı altında resmen toparlanır ve kanaat önderleri olarak olmamız ve yapmamız gereken noktaya geliriz, sonsuz sevgi ve muhabbetlerimle.
Kamil Nuri GİZER / Gözlükçü İZMİR 0555 5187058

Yanıtla
    Göray Uğurlu 09.01.2013 19:10

    Bundan böyle korkusuz yüreklerin konuştuğu bir dönem başlamıştır. Bunu hissediyorum. Bunu duyuyorum.
    Senin ve Sn. Nahit Bey’in güzel yorumları için de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.

    Yanıtla
nahit pazarbaşı 09.01.2013 12:55

HAMİ….. İlla ekiyle kelamı tamamlarsan.Sizin ilhami gelir ve gider.Hami,bizim komşu çocuğun adı değildir.Yaşadığımız dünyada rızkın banisi sadece ALLAH’tır.Verende odur alanda odur.Saygıdeğer meslekdaşlarım yeise kapılmaya mahal yok.İşini dürüst,doğru ve hakkıyla yapan,başarılı olur,ve ayakta kalır.Ha devir başka ama artık derseniz,kaide ve düsturlar yüzylları aşar…!!! Müspet zihniyete HAMİ’ lik yapanlara ne mutlu….!!

Yanıtla
    çiğdem murtazalar 09.01.2013 17:40

    Kendi sularında guruplar halinde yüzen balıklara, yolunu şaşırıp AÇLIKTAN GÖZÜ DÖNMÜŞ BİR KÖPEK BALIĞI saldırırsa o balık sürüsünden eser kalmaz..BALIKLAR İSTEDİKLERİ KADAR KENDİ SULARINDA YÜZSÜNLER.buna kader diyebilirsiniz.
    Lakin büyük bir akvaryumun içine yetiştirmek üzere bir KÖPEK BALIĞI salıverirsek akvaryumda küçük balıktan eser kalmaz.Buna da kader diyemeyiz.
    UYANALIM MI DÜŞ BULUTLARI ÜZERİNDE UYUMAKTAN…
    Saygılar…

    Yanıtla
      nahit pazarbaşı 11.01.2013 15:48

      Sayın çiğdem kardeşim benim,atlas’ın içerisinde trilyonlarca balık var.Hem kendi karınları doyuyor,hemde büyük balıkların karnını doyuruyor.O güzel denge asırlarca devam ediyor.Küçüğüde neslini devam ettiriyor büyüğüde.Hak’ın koyduğu bu dengeyi gözü doymayan yahudi kafalılar olmasa,sen de hayatından memnun,diğerleride memnun olur.Balık kendisini nasıl müdafa ediyorsa,adem olarak bizde mevcut derneğimiz çatısı altında omuz omuza,sımsıkı birbirlerimize bağlı olursak,zaiyatı az veriz.Bulutlar gökte gezer yerde değil.Bizler ise,kanatlarımız olmadığı için yerüzünde yaşamak ve yürümek zorundayız.Güçlü olmak,bir ve beraber olmaktan geçer.Amma nitelikli birlik şarttır.Saygılarımla kardeşim benim….

      Yanıtla
Optisyenin Sesi Reklam