Ben eskiden beri optometriye özel bir ilgi duydum. Bunun da iki nedeni vardı .Birinci nedeni; Şimdi hafızalarımızı biraz zorlayalım. Yıllar önce Avrupa Birliği’ne giriyoruz, gireceğiz tartışmalarının yoğunlaştığı dönemi hatırlayalım. Ne yapılıyordu o zaman? Birbirine zıt iki düşünce, onları savunanlarca tartışılmıyor, tek bir düşünce topluma dayatılıyor ve herkese kabul ettirilmek isteniyordu. Karşıt fikir yoktu. Tek bir […]
09 Ocak 2013 - 12:09 'de eklendi.
Ben eskiden beri optometriye özel bir ilgi duydum. Bunun da iki nedeni vardı .Birinci nedeni; Şimdi hafızalarımızı biraz zorlayalım. Yıllar önce Avrupa Birliği’ne giriyoruz, gireceğiz tartışmalarının yoğunlaştığı dönemi hatırlayalım.
Ne yapılıyordu o zaman?
Birbirine zıt iki düşünce, onları savunanlarca tartışılmıyor, tek bir düşünce topluma dayatılıyor ve herkese kabul ettirilmek isteniyordu. Karşıt fikir yoktu. Tek bir fikir vardı. O zaman biz doğruyu nasıl bulabilecektik? Aynı dayatma ve aynı tavrı bizim sektörümüzde de gördüm. Nereye baksam optometri.
Başta TOOMD olmak üzere TOOMAD’nin, federasyonlarımızın ve konfederasyonumuzun sitelerinde baş konuğumuz optometri. Beni en çok şaşırtan da kanaat önderlerimizin buna karşı bir çıkışlarının olmamasıydı. Gözümden kaçmış da olabilir. Yıllardır optometri denilmiş, dergilerle, çalıştaylarla, konuşmalarla ortaya bir beyin yıkama makinesi konmuş, hiç ara vermeden devamlı çalıştırılmış. İş öyle hale gelmiş ki optometriye karşı çıkmak sanki bir suç olmuş.
Optometriye karşı çıkarsan hemen tependen bastıracaklar. “Eğitime karşısın. Değişime ayak uyduramıyorsun. Avrupa gibi olalım. Mesleğimiz ayaklar altında sürünüyor, onu yükseltelim. Çağın gerisinde kalmayıp çağa ayak uyduralım. Vizyon, misyon. Ayy, bugün çok etiksiniz. Optometri gelirse daha çok para kazanacağız.” diyecekler. Gel sen bu şartlar içinde optometriye karşı çık. Ambulans kapıda bekler, gömleği geçirirler üstüne. Sen istediğin kadar derdini anlat. İkincisi ise hiç aklımın almadığı Sayın Abdullah Aydın’ın durumu. Hem optometri konusunda müthiş bir çalışma yapacaksın hem de seçimi kaybedeceksin. Bugün gördüğüm şu, sektörümüzde büyük bir çoğunluk Sayın Aydın’a olan inancını yitirmiş ve ona duyulan güven ortadan kalkmıştır.
Çalışmayan bir saat bile günde iki defa doğruyu gösterirmiş. Bence Sayın Aydın’ın saati onu da göstermiyor. Sayın Aydın sadece optometriyi değil herhangi bir konuyu bile hevesle savunuyorsa herkesin kafasında soru işareti oluşması kadar doğal bir şey olamaz. EĞER SN. AYDIN OPTOMETRİYİ SAVUNUYORSA O ZAMAN ORADA BİRAZ DURUP DÜŞÜNMEK GEREKİR. İşte optometri konusundaki kuşkularımdan biri de buydu.
Ülkemizin her yanında gözlükçülük mesleğini yapan insanlarımızın optometriyi savunmalarının eleştirilecek hiçbir yanı yoktur. Böyle bir haksızlığı kimse yapmamalı. Meslektaşlarımızın, onbeş, yirmi senedir tek taraflı yapılan bu propagandalarla, doğru bir yaklaşım sergilemeleri zaten mümkün değildir. Burada benim yapmak istediğim sadece karşıt fikri ortaya koymaktır. Yakıcı olan soru şu: “OPTOMETRİ ÜLKEMİZE GELİR İSE BUNDAN YARARLANACAK OLANLAR KİMLERDİR?” Bunun doğru cevabının ortaya konulması gerekmektedir. Şunun bilinmesini istiyorum ki optometriye karşı çıkmak bir suç olmadığı gibi optometriyi savunmak da bir suç değildir. Önemli olan bu konunun uygun ortamlarda kanaat önderlerimizce bize yakışır bir şekilde tartışılarak aydınlığa kavuşturulmasıdır.
Kapıyı çalıp içeri girer. Sirk sahibi karşısındakini gördüğünde “Buyurun” der. “İş arıyorum. Sizinle çalışmak istiyorum.” “Peki nedir özelliğin? Nedir hünerin?” Biraz mahçup, duyulur duyulmaz bir sesle, “Efendim, ben kuş taklidi yaparım.” Sirk sahibi güler. “Onu herkes yapıyor. Ben daha farklı yetenekler arıyorum.” der. Adam ” Özür dilerim, rahatsız ettim.” diyerek açık olan pencereden uçar gider. İlk anlatıldığında sinirlerimi felç eden, çoğu kişinin de bildiği bu fıkranın aklımda kalmasının tek bir nedeni vardı.
Benim dışımda kimse bu fıkradaki iş isteyen adamın ismini bilmez. Biliyorum şimdi siz de merak ediyorsunuz. Onun için bu adamın ismini söylemek zorundayım. Bu adamın ismi İLHAMİ. Bu suyun sıvı hali değil, bu İlham’ın “i” hali. Yani İlhami. Adamın ne zaman geleceği belli değil. Gecesi gündüzü hiç yok. Uyumak üzereyim tepemde. “Kalk.” dedi. “Hayrola” dedim. “Gecenin bu saatinde…?” “Kalk, kalk.” dedi. “Bana gel, beni dinle. İyi yaz. Defteri kalemi al, iyi yaz.” İlhami keyifli. B. Manço’dan mırıldanıyor. Oturdum bilgisayarın karşısına. Uyardı beni:” Benim gitmem lazım. Haftaya görüşürüz.” deyip açık olan pencereden uçtu gitti.
İlhami gitti, yazı bitti. Ama haftaya yazılacak yazının başlığı da ortaya çıktı. İLHAMİ GELDİ.
Çok yakın bir gelecekte mağaza zincirleri dışında kalan tüm gözlükçülerin %90’ının (Bu çok iyimser bir orandır.) ortadan kalkacağını düşünmekteyim. Çığ gibi gelen bir görünmeyen tehlikenin farkına varabilecek miyiz? Yapılması gereken, üzerimize gelen görünmeyen tehlikenin herkes tarafından görülebilir hale getirilmesidir. Açıkcası çok fazla zamanımız da kalmadı. Umarım yanılıyorumdur.
Benim optometri konusunda tavrım çok net. Ben OPTOMETRİYE KARŞIYIM. Bu nedenle bundan sonraki yazılarımda neden karşı olduğumu da elden geldiğince açıklamaya çalışacağım.
Göray UĞURLU
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
sevgli meslektaşlarım bizim bağlı bulunduğmuz kurum sgk ve il sağlık müdürlüğü.bizim başka bu bağlı bulumduğumuz ve bizi savunacak bir odamız yok ha oda olsak ne olur samimiyetimle söylüyorum oda hiç.ondan dolayı bırakın optometreyi işimizi yapalım adam gibi.derneğimiz var ama hiç bir güçü yok isdersek 20000 gözlükçü olalım inaniki hiç bir şey cıkmaz.saygılar
Ben optometriyi “Fransa” modelinde olduğu gibi savunanlardanım. “Gözlük doktorluğu” ülke kaynaklarının rasyonel kullanımına uygun bir çözüm metodudur. Uzun tıp eğitimi sonucu göz ihtisasını tamamlamış uzmanı ülkenin ücra köşesinde istihdam edemiyorsun. Bırak kasabaları bir çok büyük vilayette uzman göz hekimi sıkıntısı yaşıyorsun. Halkın periyodik göz sağlığı kontrolünü mevcut tıp eğitimi ile ürettiğin hekimlerle yapmam mümkün değil!. Optometriye göz hekimi de karşı!. Gözlükçü de karşı! Demekki iki meslek adamı da kendinden bir şey çalınacağı korkusu içinde!. Uzlaşı Fransa modelinde sağlanabilir!. Birinden birini seçerek işini yapacaksın!. Kendi “gözlük doktorluğu” yapar karısına – arkadaşına da gözlükçü dükkanı açar!. Denebilir. Evet tıpki şimdi olduğu gibi… Read more »
Optometri konusunda benim savunduğum fikrin tam karşısında yer almanızı ve fikrinizi cesurca ortaya koymanızı takdirle karşılıyorum. Benim niyetim de zaten buydu. Konunun taraflarca enine boyuna tartışılmasının çok yararlı olacağı inancındayım.
Ancak kimden bahsettiğinizi bilemediğim (bu bir fikir tartışması değil) kişiyi açıkça belirtmeniz bir dürüstlük
örneği olacaktır. ( Yani güzel ahlak örneği) Umarım bunu da yaparsınız.
Saygılar.
Önce optometrinin bir tanımını yapın!, sonra optometri eğitiminin getireceği zararları ve net olarak neden karşı çıktığınızı açıklayın ki fikir tartışması doğru mecrasında sürdürülebilsin. Refraksiyon kusurunun ölçülmesi işlemi için 10-14 yıl tıp eğitimine gerek varmı? 10-14 yıl tıp eğitimi aldırdığın uzmana refraksiyon tespiti yaptırmak ne kadar rasyonel? 4 yıllık lisans eğitimi ile refraksiyon ölçümü vs kontrolü yapacak yeterlilik kazandırılamayacağını iddia ediyorsanız bunun üzerine yapılmış örnek bir çalışma mevcutmudur? Eczacılar her ne kadar doktorluk ehliyetine sahip olamasalar da mesleki bilgileri ve tecrübeleriyle yıllardır koruyucu sağlık hizmetleri personeli veya “aile hekimi” gibi danışmanlık hizmeti vermiyorlarmı? Eczacıya danışarak doğru polikliniğe yönlendirilebiliyoruz da neden optometrist… Read more »
KONUMUZ OPTOMETRİYSE GENÇELERE SESLENMEK İSTİYORUM BU KONUDA SESİNİZİ DUYMAK GÖRMEK İŞİTMEK İSTİYORUM BAZI AKTÖRLERİN AKADEMİSYENLERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLMEYİN NEYİN NE OLDUĞUNU BİLMEDEN TARTIŞMADAN KAYITSIZ KALMAYIN SİZ OLUN SİZ SESİNİZİ DUYALIM BU KONUDA ÇIKIN ORTAYA ÇIKIN SORUN BİZE BİRŞEYLER BİZLER YOLUN SONUNA GELMİŞİZ BİR ŞEYİN BEKLENTİSİNDE DEĞİLİZ BU OYUNUN YA DIŞINDASINIZDIR ÇEMBERİN YA DA İÇİN DE YER ALACAKSINIZ TÜRKİYEDEKİ KUTUPLAŞMANIN VE KENDİNİ TANIMAZLIĞIN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİ ASLINDA,,,,, DÜNYA DÜZENİNİN YENİDEN KURULMASI ESKİDEN İNSANLARA HANGİ TARAFTANSIN DİYE SORARLARDI ŞİMDİ İSE KİMSİN DİYORLAR TARİHTE ,KÜRESEL POLİTİKA ÇOK KUTUPLU VE ÇOK UYGARLIKLI HALE GELMİŞTİR UYGARLIKLAR ARASINDAKİ GÜÇ DENGESİ DEĞİŞMEKTEDİR UYGARLIK TEMELİNE DAYALI YENİ BİR DÜNYA… Read more »
TEK OYUNLU SATRANÇ satranç kurallarına göre BEYAZ taşlar ve siyah taşlar tahtaya dizilir oyuncudan birisi BEYAZ taşlarla diğeri SİYAH taşlarla oynayarak hamlelerini yapar ve karşı tarafı MAT eder ama TÜRKİYEDE demokrasi tiyatrosu sahnesin de GARİP bir satranç OYNANMAKTADIR yalnızca BEYAZ taşlara sahip olması ve bu taşları sürerek OYUN kurması gereken güçler SİYAH taşların KENDİLERİNİ zor duruma düşürebilecek HAMLELERİNE müdahale EDEBİLMEKTE SİYAH taşlara sahip oyuncunun YÜRÜTMESİ gereken taşları BİLE hareket ettirerek kendisine KARŞI yapılması gereken hamleleri de KENDİSİ yaparak gerektiğinde yapılan HAMLELERİ geri alarak OYUNU kendi lehine SÜRDÜRE BİLMEKTEDİR kural dışı HİLELİ oyun sonucu GÜÇLER TASFİYE edilmekte ZARARSIZ hale getirlmekte FİLEN… Read more »
Sevgili Göray Ağbi Herzamanki gibi yazını keyifle okudum Optometri konusundaki karşıtlığını dile getirirken, bu konuda optometri karşıtlığını yıllardır her zeminde açık açık ifade eden biri olarak artık bu konuların açıkça konuşulabilir olduğundan dolayı mutlu oldum. Demekki artık ilaç diye sunulan zehirin öldürücü etkilerinden bahsedebiliyoruz. Optometri karşıtlığını eğitim düşmanlığı gibi yansıtmak isteyenlere her zaman bir cevabım vardı, tamda onların uslubuyla ”TÜRK HALKININ GÖZ SAĞLIĞI OPTOMETRİSTLERE BIRAKILACAK KADAR UCUZ DEĞİLDİR.” Tekrar tekrar söyledim yazdım Türkiyemizde binlerce pratisyen hekim var, 6 sene temel tıp eğitimi almış hekimlerimiz en az 1 yıl eğitim hastanelerinde refraksiyon eğitimi alarak SERTİFİKALI REFRAKSİYON HEKİMİ olarak KAMU HASTANELERİNDE kırma… Read more »
Bundan böyle korkusuz yüreklerin konuştuğu bir dönem başlamıştır. Bunu hissediyorum. Bunu duyuyorum.
Senin ve Sn. Nahit Bey’in güzel yorumları için de ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
HAMİ….. İlla ekiyle kelamı tamamlarsan.Sizin ilhami gelir ve gider.Hami,bizim komşu çocuğun adı değildir.Yaşadığımız dünyada rızkın banisi sadece ALLAH’tır.Verende odur alanda odur.Saygıdeğer meslekdaşlarım yeise kapılmaya mahal yok.İşini dürüst,doğru ve hakkıyla yapan,başarılı olur,ve ayakta kalır.Ha devir başka ama artık derseniz,kaide ve düsturlar yüzylları aşar…!!! Müspet zihniyete HAMİ’ lik yapanlara ne mutlu….!!
Kendi sularında guruplar halinde yüzen balıklara, yolunu şaşırıp AÇLIKTAN GÖZÜ DÖNMÜŞ BİR KÖPEK BALIĞI saldırırsa o balık sürüsünden eser kalmaz..BALIKLAR İSTEDİKLERİ KADAR KENDİ SULARINDA YÜZSÜNLER.buna kader diyebilirsiniz.
Lakin büyük bir akvaryumun içine yetiştirmek üzere bir KÖPEK BALIĞI salıverirsek akvaryumda küçük balıktan eser kalmaz.Buna da kader diyemeyiz.
UYANALIM MI DÜŞ BULUTLARI ÜZERİNDE UYUMAKTAN…
Saygılar…
Sayın çiğdem kardeşim benim,atlas’ın içerisinde trilyonlarca balık var.Hem kendi karınları doyuyor,hemde büyük balıkların karnını doyuruyor.O güzel denge asırlarca devam ediyor.Küçüğüde neslini devam ettiriyor büyüğüde.Hak’ın koyduğu bu dengeyi gözü doymayan yahudi kafalılar olmasa,sen de hayatından memnun,diğerleride memnun olur.Balık kendisini nasıl müdafa ediyorsa,adem olarak bizde mevcut derneğimiz çatısı altında omuz omuza,sımsıkı birbirlerimize bağlı olursak,zaiyatı az veriz.Bulutlar gökte gezer yerde değil.Bizler ise,kanatlarımız olmadığı için yerüzünde yaşamak ve yürümek zorundayız.Güçlü olmak,bir ve beraber olmaktan geçer.Amma nitelikli birlik şarttır.Saygılarımla kardeşim benim….