Önce bir gözlükçü mağazası açılır bir yerde. Çok değil bir sene sonra aynı yere uğradığınızda o dükkanın etrafına nasıl da başka gözlükçü dükkanlarının açıldığını görüp şaşkınlığa uğrarsınız. – Listeye uygun cam, çerçeve fiyatı veriyorsun. Bakıyorsun ki bazı uyanık(!) meslektaşların hemen devreye girmiş. Fiyat düşmüş yarıya. – Muayeneden yeni çıkan sigortalı bir hastanın iki yanında bitiveren […]
19 Eylül 2012 - 19:06 'de eklendi.
Önce bir gözlükçü mağazası açılır bir yerde. Çok değil bir sene sonra aynı yere uğradığınızda o dükkanın etrafına nasıl da başka gözlükçü dükkanlarının açıldığını görüp şaşkınlığa uğrarsınız.
– Listeye uygun cam, çerçeve fiyatı veriyorsun. Bakıyorsun ki bazı uyanık(!) meslektaşların hemen devreye girmiş. Fiyat düşmüş yarıya.
– Muayeneden yeni çıkan sigortalı bir hastanın iki yanında bitiveren iki gözlükçü, hastanın koluna girerek kendi dükkanlarına doğru ters yönde çekiştirmeye başlarlar. Aksilik bu ya hastanın kolu çıkar.
Rekabetin bu boyuta ulaştığı böyle bir örnek bana aktarıldığında gülme krizine girdiğimi hiç unutmuyorum.Ne acıdır ki geldiğimiz nokta buydu. Hani derler ya :”Ağlasam mı, gülsem mi?” ( Yıllar önce bu olayı bana aktaran arkadaşım Şahap’ın kulakları çınlasın.)
Herhangi bir kişinin kendi mesleğinde para kazanma çabası içinde olması kadar doğal bir şey olabilir mi? Ama para kazanmaya çalışmanın da bir şekli olmalı. Kendini diğer meslektaşlarından soyutlayıp, kısa vadede para kazanmayı düşünmek, uzun vadede kendisinin de içinde bulunduğu sektöre hiç bir yarar sağlamayacaktır.
Bu şekilde davranmak, bu günü kurtarmak adına geleceği feda etmek anlamına gelmez mi? Ne yazık ki mesleğimizde sadece para kazanmayı düşünen insanların sayısı azımsanmayacak kadar da yüksek. Bu tip insanlar bu yüzden geleceği kurtarmak adına yapılan çalışmalara genellikle burun kıvırırlar. Burada da bu tip iki kişinin yorumuna değinmeden geçemeyeceğim.
Levent Kırca’nın Olacak O Kadar oyununda dediği gibi “TAM YERİNE DENK GELDİ. MANZARA KOYDUK.”
– “Hala sistem yok cumartesi saat 15,15. Ne kadar rahat çalışıyoz.”
( Anlaşılıyor ki arkadaşın sistemle başı belada. O anda başka bir şey düşünemiyor.)
– “Herkes toplantıda Emrullah kardeş. Şu anda sistemle kimse ilgilenemez… İşler yoğun…”
( Burada da anlaşılıyor ki Emrullah kardeşle aynı kafada olan karga kardeş ağzında kalan peyniri de uzun vadede tilkiye kaptıracağının bilincinde değil. )
Bunun gibi örnekleri çoğaltmak çok kolay. Peki bu tür olumsuzluklara karşı bizim arkadaşlarımızın çoğunun yaptığı neydi? Benim gördüğüm kadarıyla ağlama, sızlanma ve birbirini şikayet etme yada birbirlerine küsüp kendi kabuğuna çekilme idi. Bu durum aslında kimin veya kimlerin işine geliyordu? Bunun cevabını vermeden önce bizim insanımızın gerçekten bunu iyice düşünmesi gerekiyor.
Yoksa BİLMEYEREK BAŞKALARINA HİZMET ETMENİN BAŞKA BİR ŞEKLİ MİYDİ?
Şunu söylemek gerekir ki bunca yıldan sonra çok yavaş da olsa bir değişim olmuş. Bir bakıyorsun herkes ODAcı olmuş. Yeni trend ODA olmak. Oda bu günlerde çok moda. ( Korkum bu sözcüğün erozyona uğratılması.) Ne yapmalıyız diyorum.
Hemen cevap geliyor. “Oda olmalıyız.” Bir arkadaşım, soruna atmosferik(!) yaklaşarak ” Bu mağaza zincirleri tüm oksijenimizi çekiyor.” diyor. Bir başkası ” Nasıl görmüyorlar anlayamıyorum. Bu gözlükçülerin çoğu katarakt ameliyatı olmalı.” diyor.
Ona göre de sorunun çözümü ODA OLMAK. Telefonla yaptığım bir konuşmada da karşımdaki :”Sorunun çözümü bilimsel olmak zorunda. Mesleğimizdeki engelleri aşmanın tek yolu oda olmaktır.” diyor. Bıraksam daha da devam edecek .
Sözünü keserek: “PEKİ NASIL ODA OLACAĞIZ?” diyorum. Hemen konu değişiyor. “Galatasaray’ın son transferleri hakkında ne düşünüyorsun. Amrabat diye bir oyuncu almışlar. İzledin mi? Tam bir felaket.” Hemen cevap veriyorum. Gerçekten de TAM BİR FELAKET…
Önemli not: Bu yazı İstanbul Maçka’da yapılan toplantıdan önce kaleme alınmıştır.
Göray UĞURLU
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
GÜRAY KARDEŞ YORUM YAPARKEN NAZİK OLALIM..YORUMLARINA DİKKAT ET..SAYGI SINIRLARINI AŞMIYALIM .TERBİYE HER ZAMAN FAYDALIDIR.HERKESİN DÜŞÜNCELERİNE SAYGI DUYUN .SENİ TANIMIYORUM TABİİ Kİ SENDE BENİ TANIMAZSIN.AMA DİKKAT EDİYORUM HİÇ TENKİDE GELEMİYOSUN BİRAZ SAKİN ….TİLKİ KARGADAN HER ZAMAN O PEYNİRİ ALAMAZ ,HİKAYELERLENDE BU İŞLER YÜRÜMEZ.PEKİ NASIL ODA OLACAĞIZ?????????