
Mesleki sivil toplum kuruluşlarımız, yönetim kurulları ve meslek kime kalacak?
Bu gün mesleki kutuplaşmaya dikkat çekmek istiyorum.
İstanbul Aydın Üniversitesindeki yeni görevim ve İstanbul Gözlükçüler ve Optisyenler Derneğinin tasfiyesinden dolayı bir süredir mesleki konularda yazmaktan imtina ediyordum.Bu süre içinde Anadolu Federasyonun yönetim kurulunda halen devam eden görevim ve son gelişmeler bu yazıyı yazmaya zorladı.
Son günlerdeki gelişmeleri açıklayabilmek için resmin tamamına bakmak gerekiyor.
Dünyada yaşanan büyük değişim doğal olarak ülkemizi ve mesleğimizi yakından ilgilendiriyor. Mesleki sosyal, ekonomik, kanun, yönetmelik ve sözleşmeler olarak geniş bir yelpazede değişim gerçekleşiyor.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz ve mesleğimizdeki gruplar arasında güç dengeleri değişiyor ve bununla paralel olarak güç kayması da yaşanıyor. Bundan birkaç yıl önce yapılan bir toplantıda, Ankara'da Sağlık Bakanlığında görevli değerli bürokratlarımızdan biri Konfederasyon Başkanımız Sayın Rıfat Küpeli'ye beyaz sayfa uzatarak "Ben, Bakan adına buna imza atarsam bu tüm Bakanlığı bağlar. Peki siz buna imza atarsanız ülkedeki tüm meslektaşlarınızı bağlar mı?" diye sormuştu. Cevap tahmin ettiğiniz gibi, "Hayır bağlamaz "olmuştu. Çünkü o tarihte Konfederasyon dışında bir dernek daha vardı ve bu dernek mesleki menfaatlerimizin dışında başka amaçlara hizmet ediyordu.Dışlayıcı bir tutumla diğerlerini ötekileştirmeyi başaran bu grubun kaybetmesi ile umutlar canlandı ve yeni dönem başladı.
Dünyanın yaşadığı ekonomik krizlerden sonra yönünü doğuya çeviren sermaye burada tutunabilmek için kendini gizleyecek ve emellerine ulaşmayı kolaylaştıracak bir derneğe entegre olmuş, kendi ismini bile kullanma gereği duymadan amaçlarına ulaşacak düzenlemeler için onlara maddi ve sosyal destek sağlamıştı. Bunun karşısında varlığını sürdürecek, yerli rakiplerini yok ederek gelişecekti.
İstanbullu meslektaşlarımız bu oyunu görerek engel olmuştur. Mesleki kazanımlarımızın tehdit altına olduğunu görmüş bu tehdit karşısında güç birliği gerektiğini kavramış ve kararını bu doğrultuda vermiştir.Geçen zaman içinde, bedenlerinden büyük koltuklarında bacak bacak üstüne atarak "Parasını benim ödediğim dergide benim hakkımda yazamazsın, ben güçlüyüm seni yok ederim, bana rağmen seçim kazanamazsın, kanunu ben koyarım" diyenlerin ön koşulsuz ve tam hizmet alma alışkanlığıyla, bu gruplar kendilerine hizmet edecek yeni oluşumlar kurdular. Artık kendilerini gizleme gereği bile duymadan yönetimlerde yer aldılar.
Bunun karşılığında Konfederasyon da güçlendi."Kurumlar karşısında bizlerin imza yetkisi var" diyebilmeye başladı.
Efendileri istemiyor diye yıllar önce kurulmasına engel olunan kooperatif kuruldu.Sermayenin alım gücüne karşı meslektaşlarımızın kendi birliğini kurması büyük başarıydı.
Yeni yönetmeliğe entegre edilmek istenen internetten satış engellendi.
Sözleşmeden kaynaklanan yanlış yorumlardan dolayı birçok meslektaşlarımızın uğrayacağı milyonlarca liralık cezalar iptal edildi.
Sayıştay incelenmesindeki rapor ve yazılım hatalarından dolayı ortaya çıkan kesintiler için kurum ile yapılan görüşmeler olumlu sonuçlar verdi ve sadece İstanbul da binden fazla meslektaşımızın cezası görüşmelerle sıkıntısız atlatıldı. Benzer birçok konuda çalışmalar devam ediyor.
Önümüzde aşılması gereken birçok engel ve başarmamız gereken birçok çalışma var.
Konfederasyonun çizgisi belli ve diğer grubun kendi rotasını çizdiğini de gördük. Artık saflar belli bu meslek kime kalacak ve siz bu çatışmanın neresinde yer alacaksınız?
Bu zor bir karar değil:
Başkalarının yazdığı senaryoda rol mü alacaksınız?
Yıllardır hiçbir şeyi başaramamış başka bir efendiye uşaklık mı edeceksiniz?
Yoksa sahip olduklarınızı korumak ve kendinizin efendisi olmak için mi mücadele edeceksiniz?
Bu mesleği çocuklarımıza ve genç meslektaşlarımıza en sağlıklı şekilde miras bırakmak bizim elimizde.
Biz rüştümüzü ispatladık. Hiçbir kişisel egomuz olmadığını, mesleğin ve meslektaşın hizmetinde olduğumuzu ama kimsenin uşağı olmayacağımızı, konfederasyona bağlı tüm başkanlarımızın tek amacının meslek ve meslektaş olduğunu ve tek gücümüzün üyelerimiz olduğunu biliyoruz.
Geleceğe katkı sağlamak için dernek kurup yine aynı amaç için derneğimiz ve tüm unvanlarımızdan vaz geçtiğimizi gösterdik.
Aklımız, çalışmalarımız ve gayretimizden başka hiçbir şeye sahip değilken çok şey başardık. Satın alınmadığımız gibi satın almadan başardık.
Kapı kapı dolaşarak üye toplamadık çalıştık takdir edildik. Bize kimse şimdiki halimizi armağan etmedi çok çalıştık.
Peki siz ne yapıyorsunuz?
Lütfen kendinize sorun: "Ben buraya nasıl geldim?"
Turgut ÇAKAR
SEVGİLİ GÖRAY ABİ,
Yazıma verdiğin olumlu cevap için teşekkür ediyorum.