”Karalama kampanyalarının artması iyice usandırdı.” “Başarı, kazananları karalamak veya iftira atmak mıdır?” “artık yeter yaa…
01 Haziran 2011 - 18:03 'de eklendi.
”Karalama kampanyalarının artması iyice usandırdı.” “Başarı, kazananları karalamak veya iftira atmak mıdır?”
Sayın Hayrettin Zengin,
OvO dergisindeki son iki yazınızı biraz öfke ve biraz da üzüntü okudum. Yeni şeyler söylemek lazım derken bile dezenformasyondan kaçınmadığınızı görüyorum.
Sayın Zengin hala bir öğretim görevlisi unvanını kullanıyor olmanız ve bizim de hala bu unvana duyduğumuz saygıdan dolayı yazmakta oldukça zorlanıyorum. Kelimeleri özenle seçmek, maksadını aşan kelimeleri kullanmadan yaşananları özetlemem gerektiği için de ayrıca bir zorluk içindeyim.
Okumamış olan arkadaşlar için bu iki yazıdan bazı örnekler vermek istiyorum:
”Karalama kampanyalarının artması iyice usandırdı.” “Başarı, kazananları karalamak veya iftira atmak mıdır?” “artık yeter yaa… Gerçekten yeter! Dedikodudan bıktım, inanın usandım” “ işçiler kardeş patronlar kalleş”
Bunları siz yazıyorsanız ve belli bir grupla çalışıyorsanız ben de bu sözleri eleştiriniz olarak kabul edip öz eleştirimi vermek durumundayım.
Öncelikle, sermaye düşmanı gibi gösterdiğiniz bizler için büyük haksızlık ediyorsunuz. Bizler her ne kadar sağlık sunucularıysak da aynı zamanda sermaye sahibi ve işverenleriz. Bizim düşmanlığımız sermayeye ve patronlara değil, sermayelerini bizim gibi geleneksel mağazaları yok etmek için kullananlara. Haksız rekabet yapacaklar, kanun ve yönetmeliklere aykırı reklam yapacaklar ve toplumu yanıltan tanıtımlarda bulunacaklar, biz de sesiz kalacağız… Bu mümkün değil. Yasalardan aldığımız güçle mücadele ediyoruz. Etkili olmasa da kurumların bu firmalara uyguladığı yaptırımlar ve bakanlığın son yazısında değindiği reçeteye tabi ürünlerde reklam yapılmaz talimatı bizim haklılığımızı ortaya koyuyor.
Dedikodu… Bu bizim başvurduğumuz bir yöntem asla olmadı. Hepimiz mesleğini icra ederken basiretli davranan kişileriz. Onurlu, omurgalı ve sağlam durmak zorundayız. Sosyal ve ekonomik kazancımız da buradan geliyor. Hatırlatmam gerekiyor herhalde. Adana, Diyarbakır, Trabzon ve Antalya’nın değerli başkanlarına TOOMD ve Konfederasyon ayrı zamanlarda gelirse herkes kendi doğrusunu anlatacaktır diyen kişiyim. İki grubu aynı anda davet edin ve mesleğin gerçeği konuşulsun diye ısrarlı davrandığımız halde TOOMD bu öneriyi hiçbir şekilde kabul etmemiş bizlerle birlikte aynı tartışma masasının çevresinde olmamıştır. Eğer dedikodu ile beslenen bir grup olsaydık biz de kaçardık. ( Bu kaçmalarının sonucunda, Adana şubesi kapatılmış, Diyarbakır şube olmayı reddetmiş, Antalya şube çalışması başlamadan bitmiştir ve Trabzon derneği tüm gücü ile ayaktadır.)
Başarıyı kıskanmak, karalamak ve iftira atmak… Eğer ortada seçimli genel kurulda kazanmaktan başka bir başarı olsaydı söylediklerinize katılabilirdim. Ne yazık ki karalanacak bir başarıyı göremiyoruz. Şöyle ki, yarım asırdan büyük ilk meslek örgütü olma unvanına sahip bir derneği yönetiyorsun ve:
600 e yakın üyeni yeni bir derneğe kaptırmışsın, 150 kadar üyen senden umudunu kesip İstanbul Eczacı Odasında kurdukları meslek komitesi ile sorunlarını çözmeye çalışmaya başlamış ve bir o kadar üyen bağımsızlığını ilan etmiş ve derneğin kan kaybetmişsen. Mücadelene başladığında yanında olan dava arkadaşların, başkan yardımcın, saymanın, yönetim kurulu asil ve yedek üyelerin istifa etmiş ve ilişkilerini askıya almışsan.
Bir milyon dolarlık lazer ameliyatlarının etik dışı pazarlama yöntemlerine karşı mücadele etmek ve kamuoyunu bilgilendirmek adına hayata geçirilecek proje, mesleğe ve meslektaşa yakışmayan bir kampanya ve organize edecek şirket üzerinde ısrar ettiğin için hayata geçmemişse.
Küçülen derneğinin dışında hiç kimsenin onaylamadığı Mesleki Yeterlilik Kurulu ile Standard hazırlığına girmiş ve süreç bizi haklı kılarak bu işin yapılamayacağını göstermişse.
Yerli sanayiyi kurtarmak adına kota, fon ve koruma önlemi talep eden kurumla çalışmış ve tüm itirazlarımıza rağmen bu konularda diretip karşıdakileri vatan haini ilan edecek kadar ileri gitmene rağmen hiç biri sorunu çözmediği gibi yeni sorunlar yaratarak kaosa neden olmuşsan.
Meslek İçi Sürekli Eğitim gibi büyük bir başarıyı Sağlık Bakanlığı ve bağlı olduğun uluslararası sivil toplum örgütünün prensipleri dışında, Türkiye’deki diğer grupları dışlayarak organize etmiş ve sonuçta eğitimin yetersizliği protestolarına kadar getirmişsen.
Düşük sermayeli işletmeler için en verimli birlikteliğin kooperatif olduğu bilinen bir gerçektir. Bu yöndeki çalışmalar başladığında yönetim kurulu üyelerin ve alt organlara ya kooperatif ya da dernek diyerek bu çalışmayı engellemişsen… Gelinen nokta ortada…
Sayın Zengin, görüyorsunuz ya başarı denilecek hiçbir çalışma yok. Muhalefete de karalama kampanyası diyorsanız bu da sizlerin tercihidir. Biz, zoru başarıyoruz. Muhalefet etmek kolay bir iş değil. Ortaya konan eylemin görünmeyen kısımlarını araştıracaksın. Kanun, yönetmelik ve tebliğlere bakacaksın. Sonra da sağlam dayanaklarla muhalefet edeceksin ve başaracaksın. İŞTE BİZ BUNU YAPIYORUZ BU MESLEĞE YAPILAN TÜM SALDIRILARI BERTARAF EDİYORUZ. “Artık yeter yaa… Gerçekten yeter!” Sayın Zengin gerçekten de artık yeter. Siz ya da başkaları bir çalışma gerçekleştiriyor. Sonra da sizin arkadaşlarınız bu çalışmaları yok sayıyor, kendine mal ediyor veya saldırıyor:
Sanayiciler bir çalışma yapıyor, dernek sitesinde biz yaptık. Konfederasyon bir çalışma yapıyor, dernek sitesinde biz yaptık başardık teşekkürler. Gözlükçüler okullar arasında akademik kurul kurulsun diye kendi bütçelerinden çalışma yapıyor, dernek sitesinde yardım kurulu toplandı yazıyor.
Sayın Zengin burada tüm kamuoyunun önünde deklere ediyorum…
Bizim, mesleğimizin ve tüm sektörün zamanı, enerjisi ve kaynakları bir grubun yaptığı yanlışlardan dolayı heba edilmiştir. Bu konuda bir meslektaş grubunun yok edilişinin yakın tanığı olarak her şeyi belgeleri, zaman ve mekan olarak açıklayan bir kitabın hazırlığı içindeyim ve bu kitap mutlaka yayınlanacak. Ondan önce isteyen herkesle meslektaşlarımızın huzurunda bir araya gelip gerçekleri tartışmaya hazırız. YA ONLAR HAZIR MI?
Ben hazırım diyorum. Türkiye’nin en zor ilinde sıfır bütçe ile bir dernek kurmuş meslektaşlarımızın takdirini kazanmış ve 600 e yakın üyeye ile temsil gücüne sahip olmuşuz.
Diğer meslek örgütleri içinde çalışmalarımız ve yaklaşımımız ile takdir görmüş federasyon ve konfederasyonlarda etkili görevlere gelmişiz.
Muhalefet etiğimiz tüm konularda muhalefetimizi sağlam temellere dayandırmış ve tamamında başarılı olmuşuz.
Mesleğimizi ilgilendiren tüm kurum ve bakanlıklar çalışmalarımızı takdir ile değerlendirmiş ve çalışma komisyonlarında görev vermiştir.
Yaptığımız hiçbir çalışma ile ilgili bakanlık tarafından yaptığımız çalışmanın yanlış olduğunu ve durdurulması gerektiğine dair hiçbir yazı almamışız.
İstanbul ve çevre illerde SGK ile yaptığımız yoğun çalışmalar sonucunda doğruları göstermiş ve sağlam durmuşuz. Yanlış yaparak veya teslimiyetçi duruşu ile üyelerine büyük sıkıntı yaşatan diğer grupların yaptığı uygulamalardan üyelerimizin zarar görmesini engellemişiz. (Vergi borcu yazısı, SSK, BAĞ-KUR ve EMEKLİ SANDIĞI DÖKÜMLERİ, BAĞ-KUR, pirim borçları ve emekli katkı gibi)
Artık hamasi nutuklar atarak bir yere gelinmiyor. Artık meslektaşları suçlayarak başarısızlıklar gizlenmiyor. “Ben yoğurdu böyle yerim dediğinde” etrafında üstüme sıçratma diyenler olmasını yadırgamayın. En önemlisi artık dürüst ve çalışkan olmak gerekiyor.
TURGUTÇAKAR
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...