19 Aralık 2012 - 13:14 'de eklendi.
2005’in sonbaharında Grand Cevahir Otel’de TOOMD’ nin düzenlediği bir iftar yemeğindeyiz.
Patron, “Yemekler bu akşam benden.” dedi.
Yanlış hatırlamıyorsam 2005’in sonbaharında Grand Cevahir Otel’de TOOMD’ nin düzenlediği bir iftar yemeğindeyiz. Patronla birlikte salonun en uzak ve en arka köşesinde kurulu bir masanın yanına iliştik. Salon hınca hınç dolu. Buraya gelenlerin yarısı, biz de dahil, oruçlu değil, yarısı da gözlükçü değil. İster istemez ağzımdan “Nerede beleş, orada yerleş.” lafı çıktı. Aramızda böylece bir geyik muhabbeti başladı.
.
– Ne beleşi. Ödediğin aidatla bu yemeği yiyorsun.
– Sen öyle zannet.
– Ne oldu? Yine bir koku mu aldın?
.
Sadece gülümsedim. Dedim ki:
– Sen hesaptan iyi anlarsın patron. Yazarsın bir kenara aidat ve reklam gelirlerinin toplamını, diğer tarafa da yazarsın giderler toplamını. Birbirinden çıkardığında karşına bir sayı çıkar. İşte o zaman şaşkınlıktan gözlerin faltaşı gibi açılır.
.
Yemekten sonra ayıp olmasın diye konuşmalara da kaldık. Çıkarken patrona söylediğim şu sözleri bugün bile çok iyi hatırlıyorum. “PATRON, BİZİ YAPILANDIRMAYA BAŞLADILAR.“
Patron hazır cevap, altta kalır mı? “Seni boşuna mı getirdik buraya? “
.
Bu yazım bir önceki yazımın devamı niteliğinde olacak.
.
“Müslüman mahallesinde salyangoz, kuzey kutbunda buzdolabı satılmaz.” deyip hemen konuya girelim. Bir yağmur yağmasın. Özellikle kırsal kesimde yaşayanlardan bazıları, yağmurun ardından salyangoz toplayarak kendilerine bir ek gelir sağlarlar. Fakat halkımız her nedense salyangoza sümüklü böcek der. Salyangoz iğrençleştirilerek bizler tarafından yenilmez bir hale getirilir. Ama çoğu ülkelerde afiyetle yenir. Salyangozun bir özelliği daha vardır. Onu da çocukluğumda fark ettim. Arkasında bıraktığı parlak iz. Sümüklü böcek dersek, arkasında bıraktığı sümük. Dikkatli bir göz, bu parlak iz veya sümüğü takip ederek sümüklü böceğin nereye gittiğini hemen tespit edebilir.
.
Bir önceki yazımda aldığım alıntıda ne yazıyordu? Hatırlayalım..
.
“Amaç ve konusunun gerektirmesi halinde şirketlerle, derneklerle, gönüllü kuruluşlarla, hayır kurumlarıyla ve RESMİ MERCİLERLE, işbirliğinde ve bilgi alış-verişi yürütmek, danışmanlık yapmak, PARA, MAL VEYA DİĞER VARLIKLAR şeklinde KATKIDA bulunmak.“
.
Soralım. ECOO’ nun kaleme alınmış bu cümlesinin başlangıcında yer alan “amaç ve konusunun gerektirmesi halinde” ne anlama gelir? Çok açıktır ki optometrinin getirilmesi anlamına gelir. Buna ulaşabilmek için de şirketlerle, derneklerle, gönüllü kuruluşlarla, hayır kurumlarıyla ve RESMİ MERCİLERLE, işbirliğinde ve bilgi alış-verişi yürütmek, danışmanlık yapmaktır. Bunlar da yapılmış mı? Yapılmış. Buraya kadar bir problem yok. Cümlenin içindeki bundan sonra gelecek kelimelere dikkat edelim. Benim takıldığım bölüm burası. PARA, MAL VEYA DİĞER VARLIKLAR şeklinde KATKIDA bulunmak. Bunu kim yapıyor? ECOO yapıyor. Kimlere yapıyor? Yukarıda saydığımız tüm kurum ve kuruluşlara. Yapabilir mi? Yapabilir. Bu KATKININ adına bağış derler. Bir kurum hariç. O da RESMİ MERCİLERDİR.
.
Resmi mercilerde çalışan devlet memurlarına bağış verirsen bunun adı bağış değil, bunun adı RÜŞVET olur. RÜŞVETİN BELGESİ OLMAZ DERLER YA ALIN SİZE RÜŞVETİN BELGESİ.
Altını çizerek belirtmek istiyorum ki kesinlikle benim muhatabım ECOO değildir. Ben ECOO’yu eleştirmiyorum. ECOO’ya karşı da çıkmıyorum. Doğaldır ki kendi çıkarları doğrultusunda faaliyet gösterecektir. Bunda şaşılacak bir şey yok. ECOO’yu şunun için de eleştirmiyorum. Şimdi aşağıya alacağım alıntıyı okuduğunuzda beni daha iyi anlayacağınızı umuyorum.
ECOO tüzüğünden, 2.madde … ECOO kendi üyesi olan örgütün müsaadesi olmadan söz konusu olan örgütün bağlı olduğu herhangi bir Avrupa ülkesi içerisinde optometri ve optik meslekleriyle ilgili herhangi bir eylemde bulunmayacaktır.” Ne anlıyoruz bundan da? Çok açık değil mi? Kendi üyesi olan örgütün (Siz derneğin anlayın) izni olmadan optometri konusunda herhangi bir eylemde (faaliyette) bulunmayacaktır. Peki bizim ülkemizde durum ne?
.
Son bir alıntı daha ECOO stratejisinde Üye Meslek Örgütlerine Yardımcı Olmak bölümünden. “ECOO son yıllarda üyesi olan meslek örgütlerinin kendi resmi mercileriyle olan görüşmelerinde destek vermiştir. Buna örnek olarak Belçika, Portekiz, Yunanistan, Hollanda, TÜRKİYE, Bulgaristan, İtalya ve Finlandiya gösterilebilir.” Buradan da anladığımız TÜRKİYE optometri faaliyetlerinin sürdürüldüğü bir ülkedir. Yıllardan beri sürdürülen bu faaliyetlerden aramızdaki tek bir gözlükçünün bile haberdar olmaması mümkün mü?
Tabii ki mümkün değil.
Şimdi biz yıllardır sürdürülen bu faaliyetlerden ECOO’yu sorumlu tutabilir miyiz? Hayır, tutamayız. Çünkü ülkemizde kendi üyesi olan dernekten izin almadan herhangi bir faaliyet yapamaz. Anlaşılıyor ki BU İZİN ÇOKTAN VERİLMİŞ. O nedenle benim muhatabım, eleştiri oklarımın hedefi şimdiki TOOMAD yönetimi ve özellikle TOOMAD başkanıdır. Ama yine de uyarmakta yarar var. Diyelim ki optometri konusunda hukuki bir sorun çıktı. Kim muhatap alınır? İzni veren mi? İzni alan mı? Kim ne derse desin şu avrupalılar akıllı adamlar vesselam.
.
Ben bu ülkenin bir vatandaşıyım. Vatandaşlığın ilk görevi önce kendi devletini korumak ve ona sahip çıkmaktır. Ben bir vatandaş olarak sesleniyorum. Benim devletimi hiç kimse, kim olursa olsun töhmet ve şaibe altında bırakamaz. Devletimiz şaibe altında kalıyorsa bunun nedeni ECOO’nun ülkemizde her türlü faaliyette bulunmasına izin veren, onun üyesi olan dernektir. Ben hukukçu değilim ama bunun bir suç olduğuna inanıyorum.
.
Bundan sonra bizim takipçisi olacağımız konu, bu dernek başkanının ve yöneticilerinin resmi mercilerin karşısına ne yüzle çıkacaklarıdır. Çıkacaklarını biliyorum. Acaba bu gerçekler ışığında resmi mercilerimizin onlara karşı tavırları ne olacaktır? Gerçekten bunu da çok merak ediyorum.
.
Bizi izlemeye devam edin.
.
.
Göray UĞURLU
her kesin kafasında kaygı herkesin kafasında endişe var artık düşünmek bile istemiyor bu hale nasıl geldik nedeni belli iyi bir yönetim olmadı tutarlı bir yönetim yok akıllı yönetim bir yönetim olmadı sorunlara çözüm üretmeye kilitlenen yönetim yok allah aşkına şu geldiğimiz hale bakın mesleğini meslektaşını seven kinden nefret eden barışı özümseyen beraber yaşamayı kimsenin kimliğine inancına bakmaz sızın her kesi kucaklayan bir yere bakmalarını isterim o baktıkların da görecekleri tek adres vardır birliğimizi sağlayan meslek örgütümüzdür biz kendi kendimizle hesaplaşmayı biliriz hesaplaşmaktan da korkmayız hatamız varsa çıkar özür dilemesini biliriz yanlışımız varsa bir daha tekrar etmemeye özen gösteririz yanlışlardan ders… Read more »
rüşvetten belgeden bahsediyorsunuz devletten devleti korumaktan bahsediyorsunuz isimler kulanıyorsunuz devlet görevlilerine rüşvet alıyorsunuz itammında bulunuyorsunuz GÖRAY UGURLU bey bu iddalar çok agır iddalar lütfen yazdıkllarınızın hakkını verin ve durmayın acilen bu devleti bu milleti seviyorsanız hukuka gidin ve milletin kafasını bulandırmayın. bulunduğunuz konum yer ve her neyi temsil ediyorsanız lütfen yazdığınız ifadelerin sonucuna gidin ve gerçek bir seyler varsa sizin anlattıklarınız doğru ise millet adına bir seyler yapın ve hepimizi inandırın yoksa o dernek dediğiniz yöneticileri ve üyeleri dediğiniz insanları itam altında bırakma hakkınız yoktur belgeleyin hukuka gidin size inanalım aksi takdirde yazdıklarınız ileride alehinize delil olacaktır
ECOO KİME KİMİNLE ÇALIŞIYOR optometri bir felsefenin adıdır avrupa diploması maymuncuğuyla meslektaşların bütün dinamiklerini ALT ÜST ediyor buna itiraz edenlere ise kulp hazır BUNLAR EĞİTİME KARŞI o felsefenin yerleşmesi için seminerler le fikri temelleri oluşturuldu artık ülkelerde dernek vakıf meslek odaları örgütlenmesiyle yapılan oluşturmalar içten ve dıştan denetim altına alınarak uzaktan kumandaya bağlanacak TÜRKİYEDE OPERASYONUN HEDEFİ OLMAKTA GECİKMEDİ olan bitene komplo teorisi bunlar diyen varmı ne için kuruldular ve neye hizmet ediyorlar bu ne iştir demeyecekmiyiz DEGERLİ MESLEKTAŞLARIM YORUM SİZİN NOT bu durum şimdilik bir kör düğümü andırmaktadır ne varki her türden ihanete karşın bu kör düğümü türk optisyenleri ve… Read more »
YAZINIZI DİKKATLİ BİR ŞEKİLDE OKUYACAĞIM, ARAŞTIRACAĞIM, İLGİLİ KİŞİLERE SORU SORARAK ŞAHİTLENDİRECEĞİM VE SONRA YORUMUMU YAZACAĞIM
Ağzına sağlık abimmmm….
Göray bey;
Allahıma şükürler olsun ki bu yemeklere hiç katılmadım,katılmak istemedim.Beni tanıyanlar bilir en sevmediğim şey beleştir.Beleş mezar görürsem kaçarım çünkü dünyada yapacak ve görecek çok şey var. Hem bu sebeble hemde …. ,….. bayrakları altında geçerek yemek yemek hiç işime gelmedi. Arkadaşlarım hatırlar o dönemlerde bunun üstüne basa basada söylemişimdir.Adamlar aslında gizli patronlardı,sizin yazınızda bahsettiğiniz patron kim olduğunu herkes biliyor aslında o kuklaydı.Bidiğiniz hacıvat veya karagöz.O zamanda olduğu gibi günün anlam ve önemini taşıyan kukla her ramazan yemeklerinden sonra çıkar bizi güldüren,uyutan kukla.sevgi,saygı,selamet.herkese bol bereket
Ben bu ülkenin bir vatandaşıyım. Vatandaşlığın ilk görevi önce kendi devletini korumak ve ona sahip çıkmaktır. Ben bir vatandaş olarak sesleniyorum. Benim devletimi hiç kimse, kim olursa olsun töhmet ve şaibe altında bırakamaz. Devletimiz şaibe altında kalıyorsa bunun nedeni ECOO’nun ülkemizde her türlü faaliyette bulunmasına izin veren, onun üyesi olan dernektir. Ben hukukçu değilim ama bunun bir suç olduğuna inanıyorum.
LÜTFEN DEFALARCA OKUYALIM YAZIYI SATIR SATIR.
ELLERİNİZE YÜREĞİNİZE VE KALEMİNİZE SAYGILAR