Haber vermeden geldiğim bu köy kahvesinde Ruşen Amca’yı görünce masasına kuruldum.
23 Kasım 2024 - 8:41 'de eklendi.
Yağmura hasret kaldık. Mübarek bir yağmadı bu sene, toprak kurudu kaldı. Dedi, Ruşen amca.
He ya diye tasdik ettim bende. Bir yağmadı.
Sonra ekledim,
Yağan yerleri de sel olup götürüyor.
Benim söylediğimi umursamadan yanındaki emekli postacı Bekir’e
Sor bakıyım ona zeytinyağı falan lazım mıymış diye?
Artık tanıdım Ruşen Amca’yı, bunu hep yapıyor. Kendisinden bir şey istenildiği zaman yokmuşsun gibi davranıyor. Hani senle konuşmuyor da , başkası aracılığıyla ilişki kuruyor.
Bekir, daha çayını yudumlarken,
Varsa bir –iki teneke alayım diye geldim.
Sıkıntılı bir iç çekişle yine,
Yağmurlar yağmadı dedi.
Onu çok iyi tanıdım artık. Dükkana geldiğinde bülbül gibi konuşan Ruşen amca ( amca dediğime bakmayın. Benden 2 yaş küçük. Burada herkes amca, amca dediği için ben de bu jargona uydum.), şimdi dut yemiş bülbül gibi suskun.
Efendim, vaktiyle Murdala koyunda aldığım 1,5 dönümlük zeytin ve badem ağaçlarıyla dolu tarla için dükkana gelip,
Rıza efendi, o ağaçlar ziyan olmasın. Sen şehirli adamsın, bu işlerden anlamazsın. Ben tarlana bakayım, hasadı yaptığım zaman da yarısını sana vereyim demişti. Ben de kabul etmiştim
Senede bir, 5 kiloluk zeytinyağı, torba içinde 3-5 kilo badem, yeşil ve siyah zeytin getirirdi. Ben de sesimi çıkarmazdım. Bu arada kendine, hanımına yaptığım gözlükler, İstanbul dan gelen torunlarına güneş gözlükleri hep hediye olarak verildi. Ne de olsa ortağız diye düşünüyorum. Ne getirirse kabulüm. Zeytin kurdu geldi, halkalı leke hastalığı vurdu, yaprak delenle başa çıkamıyorum diye diye bizim 100 -150 kilo hasılattan 3-5 kiloyla idare ediliyoruz. Ben yine anlamazdım da buradaki kooperatife en çok mal veren köylülerden biriymiş Ruşen amca. O yüzden beni uyardılar. Geçen sene de benim zeytinyağı yerine marketten alınmış bir 5 kiloluk sıradan zeytinyağı ile gelince anladım. Soğuk sıkım en iyi kalite zeytinyağını kooperatife verip, bana bunu uygun görmüş.” Bari bir pet şişeye koysaydın be adam, bu ne pervasızlık? ” Diyemedim. Bugün de haber vermeden geldiğim bu köy kahvesinde Ruşen Amca’yı görünce masasına kuruldum. O yine,
Yağmur olsaydı, zeytinler yağlanırdı dedi. Sonra yine Bekir’e döndü.
Ama ben onun payını ayırdım. Yarın yağhane ye götürür, sıkar dükkana götürürüm dedi ve ayaklandı.
Motor su basmıyor, Hikmet’in oğlu gelmiştir şimdi, ben bir gidip bakayım deyip ortadan kayboldu.,
Bekir, yan masada okey oynayanlara döndü, ben de bir berbat bir çay daha içtim Köy meydanına park ettiğim arabama yöneldim. Bir şehirli olarak Ruşen Amca’ya, ne amca sı ya; Ruşen’e, niye beni yok saydığını ,niye kazıkladığını, niye böyle davrandığını soramadım. Allah büyük, her horoz kendi çöplüğünde öter. Dükkana gelince sorarım dedim ki,. Kel Kafam da bir ıslaklık. Yağmur! Yağmur başladı. İyice ıslanıncaya kadar arabanın yanında durdum. Sonra tekrar kahveye döndüm. Bir çay daha söyledim. Yağmurla kokan toprak kokusunu içime çeke çeke dünyanın en lezzetli çayını içtim.
Metin Turanlı
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
Haber vermeden geldiğim bu köy kahvesinde Ruşen Amca'yı görü...
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...