
“Bundan böyle bir şeyler söyler veya yazarken insanların zekasıyla alay etmeyiniz.”
Sayın Göray Uğurlu, tanıyanlar bilirler ki ben kimsenin fiziki yapısı, sosyal hayatı ve zekâsıyla alay etmem. Rakiplerimi asla küçümsemem.
Bir tartışmaya girmeden önce mutlaka konu hakkında edinmem gereken tüm bilgileri edinir, raporlar ve sunumda hata yapmamak için defalarca kontrol ederim. Eğer yazılarımı okuduysanız ki okumuş olduğunuzu düşünüyorum ben asla masal anlatmam. Verilerle yola çıkar tezimi de sonuna kadar savunurum. Çünkü hikâyecilerden farklı olarak, temsilin getirdiği bir sosyal sorumluluğum var. Hata yapma şansım yok. Bir karar aldığım ve bunu uygulamaya geçtiğim anda temsil etiğim grubun çıkarlarını, halkımın sağlığını ve devletin menfaatini aynı anda hesaplamalıyım.
Sayın Uğurlu şimdi asıl konumuza dönelim. Ortada bir yazı var ve siz bunu yorumlayarak muhalif yanınızı ortaya koydunuz.
Benim için önceliği olan birlik konusu ile başlamak isterim:
Konfederasyon, birlikten kastınız bu olsa gerek ve ilkeli bir birlikten söz ediyorsunuz.
Şunu bilin ki Konfederasyonu oluşturan başkanlar arasında güçlü ve ilkeli bir bağlılık var. Başkanlarım verdikleri sözden dönmezler. Gerektiğinde derneklerini kapatırlar, federasyon başkanlığından ayrılırlar ve konfederasyon başkanlığından istifa ederler. Siz bunu anlayabilir misiniz, bilmiyorum. Kırk yıl başkanlık etmek kaygıları yoktur. Parayı bana getirin, yönetim kurulunuzu ben oluşturacağım ve mutlaka ben başkan olacağım demezler. Benim yol arkadaşlarım... Onların "kırmızı çizgileri" yoktur. Biz her zaman konuşarak, yeri geldiğinde kavga ederek ve sonuçta mutlaka anlaşarak tek düşünce ve tek sesle ortaya çıkarız.
Benim başkanlarım ne sermayeye kölelik ne de kendilerine oduncu diyen hekimlere uşaklık ederler. Araştırmak, tartışmak, verileri toplamak ortak akılla sonuca ulaşmak, mesleki kazanımları, halk sağlığını ve devletin çıkarlarını göz önüne alarak çalışmak onları en büyük erdemidir.
Sayın Uğurlu, Konfederasyon temsil gücü en yüksek mesleki kuruluştur. Bu gücü meslektaşlarının onlara emanet ettiği temsil hakkından ve kurumlarla yaptığı müzakereciliğinden geliyor. Bir Bakanlık ya da Kuruma gittiğinizde muhataplarınız, konusunda uzmandır ve tüm verilere hâkimdir. Onlarla konuşmalarınıza dikkat etmelisiniz. Zayıf noktanızı yakaladıklarında sizi yok ederler. Olaya hakim olmadığınızı anladıklarında size kendi istediklerini empoze ederler ve anlaşma değil savaşmaya geldiğinizi hissederlerse tüm silahlarını size doğrulturlar ve haklı gerekçeler sunmadan sadece "istemezük" derseniz sizi bir daha görmezler.
Şimdi, Konfederasyon dışındaki tüm temsilcilere buradan sesleniyorum. Onlar da konfederasyon da bu güne kadar yaptığı faaliyetleri açıklasın. Kim mahkeme kapısında sürünerek ne kazanmış, kim yüzbinlerce lira harcayarak yaptığı çok yıldızlı toplantılar sonucunda ne kazanmış ve konfederasyon kısıtlı bütçesi ile ne kazanımlar elde etmiş. Karşılaştırmalı raporlar hazırlayalım; kararı meslektaşlarımız versin.. Bu açık davettir.
Gelelim optometriye...
Optometri, bizim "kırmızı "çizgimiz" denmeyecek kadar önemli bir olgudur.
Sayın Göray Uğurlu, toplum sağlığı ve önlenebilir körlük sizin için ne anlam ifade ediyor bilmiyorum ama bir konfederasyon temsilcisi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve insan olarak benim için çok şey ifade ediyor.
Size konfederasyonun benim için en önemli projesinden söz etmek istiyorum.
Önlenebilir körlük, erken teşhis ve tedavi için bir çalışma yaptık. Dünya Sağlık Örgütü verileri ile başlatılan çalışmayı Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ile yürütmeye başladık. Amacımız ilköğretim kayıtları sırasında çocuklarımızda göz muayenesi ve görme raporunun zorunlu olmasıydı. Bunu başarabilseydik tüm çocuklarımız ilköğretime başlarken mecburen göz muayenesinden geçeceklerdi ve sorun varsa erkenden yakalanacaktı; ama olmadı.
Çünkü bu zorunlu hale gelseydi yeteri kadar göz hekimi olmaması ve özellikle Anadolu'da göz muayenesine ulaşmanın yaşatacağı sorunlar sıkıntı yaratacaktı. Bu nedenle yani yeteri kadar göz hekimi olmadığı için proje askıya alındı hayata geçirilmedi. Sayın Göray Uğurlu benim memleketimin çocuklarının yarın görmemelerinin vebalini kim ödeyecek? "Masaya oturmak"tan kastım şudur. Adı doktor, pratisyen hekim, optometrist veya ne olursa olsun biri olsun ki herkes göz muayenesinin ilk adımına ulaşabilsin, çocuklarım büyüdüğünde kör olmasın.
Beni Sayın Abdullah Aydın ve Sayın Tuğrul Uğurlu ikilisini bir masaya oturmaya çalışmakla itham ediyorsunuz.
Sayın Göray Uğurlu, Sayın Aydın ve Sayın Uğurlu iki önemli kişiliktir fakat Optometri konusu onları aşıyor.
Bu konu zincirlerin daha çok kazanmak için reçete yazıp gözlük satmak ve ruhsat açıklarını kapatmak için var. Yani Optometri gelecek, optisyenleri işten çıkarıp mesleklerin serbest dolaşım hakkı ile ithal optometrist getirecek, hem reçete yazacak hem de gözlük satacaklar.
Göz doktorları (oftolmologlar)'nın faaliyet alanlarının büyük bölümü refraksiyon tespitidir. Bunu kaybetmemek için ciddi anlamda lobi yapıyorlar.
Geçici üçüncü maddeden yararlanarak ruhsat alan bir grup meslektaşımız var. Bunların bazıları, kursa üniversitede gidildi bu nedenle biraz uğraşırsak hak kazanır ve vakıf üniversitelerine geçiş yaparız. Kurs süresi içinde alınan dersler, denklikle düşer kısa bir eğitimden sonra optisyen olur ve Optometri hakkı kazanırız düşüncesindeler.
Optisyen kardeşlerim Optometri eğitiminin nasıl olacağını bilmeden optometri gelirse bende kısa bir eğitimden sonra optometrist olacağım diyorlar.
Ben de halkımın göz muayenesine çabuk ve ucuz ulaşmasını istiyorum.
Tüm bu lobi çalışmaları sonucunda "Ben optometriye ve ilkesiz birliğe karşıyım" demek sorunu çözecek ve gelişmeleri olumlu yönlendirecekse sizin dediğiniz gibi olsun... Bırakın, herşey kendiliğinden gelişiyor nasıl olsa.
Bu ayın 17 sinde Samsun'daki toplantıda Optometri konusunu ve konfederasyon olarak yapılan çalışmaları bir sunumla anlatacağım. Teknik bilgilere orada değineceğim için bu yazıda konuyu açıklama gereği duymuyorum. Samsun toplantısından sonra görüşmek ümidiyle.
Turgut Çakar
(Göray Bey, gördüğünüz gibi eğer size söyleceyek bir sözüm varsa bunu yüzünüze söyleyebiliyorum. Yazılarımdan derin anlamlar çıkarmaya uğraşmak yerine, doğrudan söylediklerime odaklaşırsanız zaman kazanmış olursunuz. Saygılarımla...)
bakın arkadaşalar atasun optik cok iyi bir reklam yapıyor.insanların gözlük kullanmaya teşvik ediyor.yanıltıcı bir reklam yok.ha atasun benim babamın uşağı deyil ama adamlar adam gib reklam yapıyor.kimseyide kandırmıyor.onun için sen yanındaki mağza organık eteli camları recete karşılığı bedava veriyor sen onu eleştir