Optisyenlikte Mezun Enflasyonu Alarm Veriyor

Türkiye’de optisyenlik eğitimi veren meslek yüksekokulları mezunlarını hızla çoğaltırken, sektör temsilcileri arasında dikkat çeken bir öneri tartışılıyor:

“Nüfusa göre optisyenlik müessesesi”.

“Sektörde hemen her mesele detaylıca ele alınırken, iş meslek yüksekokullarının kontrolsüz şekilde çoğalmasına ve bunun yaratacağı yapısal sorunlara gelince nedense sessizlik hakim oluyor.”

Henüz yasal bir düzenleme değil; ancak özellikle büyük şehirlerde gözlükçü sayısının artmasından rahatsız olan bazı sektör mensupları bu fikri ciddi şekilde gündeme taşıyor.

“Meslektaş kimliğiyle sektörü savunduğunu iddia eden, aynı zamanda meslek yüksekokullarında ders veren bazı kişiler her tartışmada öne çıkarken, konu okul enflasyonuna gelince sessiz kalmayı tercih ediyor.”

Ancak sektörün içinden gelen bu öneri, her yıl mezun olan binlerce genç optisyenin kaygılarını da beraberinde getiriyor. Zira Türkiye genelinde hâlihazırda 8.463 optik müessesesi faaliyet gösteriyor. Buna karşılık, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) onaylı optisyenlik programlarından yılda yaklaşık 3.900 kişi mezun oluyor.

“Plansız Eğitim, Sistemsiz İstihdam”

Son yıllarda sayıları hızla artan optisyenlik meslek yüksekokulları, sektörel ihtiyacın çok üzerinde mezun üretmeye başladı. Kamuya atama neredeyse yapılmıyor, özel sektör ise doyma noktasında. Yeni mezunlar ya asgari ücrete razı oluyor, ya da farklı sektörlerde iş arıyor.

Bir optisyenlik mezunu şöyle diyor:

“İki yıl boyunca laboratuvar eğitimi aldım, reçete okuma, cam seçimi, müşteri iletişimi öğrendim. Ama iş başvurusu yaptığım yerlerde bana ‘sadece tezgahtar aranıyor’ denildi. Şimdi müessese sayısı da sınırlandırılırsa biz tamamen devre dışı kalacağız.”

Sektördeki Tepki: Kendi Mezununu İstihdam Edemeyen Bir Sistem

Sektördeki bazı tecrübeli optisyenler ise bu mezun enflasyonuna karşı tepkili. Yıllardır aynı cadde üzerinde üç dükkânla hizmet verdiklerini söyleyen bir gözlükçü, “Bizim semtte herkes zaten birbirini tanıyor. Yeni bir müessese açılması müşteri paylaşımı demek. Ama her yıl dört bine yakın yeni optisyen mezun oluyor. Bu nereye kadar gidecek?” diyor.

Asıl Soru: Bu Kadar Okul Neden Açıldı?

Sadece Sağlık Bakanlığı değil, YÖK ve üniversiteler de bu konuda eleştiri alıyor. Eğitimin niteliğinden çok kontenjan doluluğuna odaklanan sistem, planlama olmadan açılan bölümlerle mezunları belirsizliğe itiyor.

Bir akademisyen, “Bu kadar okulun açılması, plansız bir arz yarattı. Şimdi müessese sayısı sınırlandırılırsa, arz-talep dengesizliği daha da derinleşecek” diyerek uyarıyor.

Çözüm Ne Olmalı?

Uzmanlara göre:

Yeni okul açılmamalı, mevcutların kontenjanı azaltılmalı.

Müfredatlar daha geniş beceriler kazandıracak şekilde güncellenmeli.

Mezunların özel sektör dışında sağlık teknolojileri, göz sağlığı danışmanlığı gibi alanlara kaydırılması için girişimler yapılmalı.

Sektörle üniversiteler arasında aktif işbirliği sağlanmalı.

Sonuç olarak…

Henüz sadece konuşuluyor olsa da, “nüfusa göre optik müessese” fikri, sektörün kendi içinde büyüyen bir sancının dışavurumu. Ancak asıl sorun, o dükkânlara giremeyen, sayıları her geçen yıl artan diplomalı gençler. Göz var, izan da gerek: Optisyenlik mesleğinde sürdürülebilirlik, sadece dükkân sayısını değil, eğitim politikasını da gözden geçirmeyi gerektiriyor.