BIST 100
11.372,33 0,52%
DOLAR
40,9653 0,07%
EURO
48,0406 0,97%
GRAM ALTIN
4.443,92 1,11%
FAİZ
39,77 -0,43%
GÜMÜŞ GRAM
51,30 2,14%
BITCOIN
114.703,00 -0,51%
GBP/TRY
55,4385 0,80%
EUR/USD
1,1718 0,96%
BRENT
67,73 0,09%
ÇEYREK ALTIN
7.265,81 1,11%
İstanbul Parçalı Bulutlu
İstanbul hava durumu
27 °

Kethüda’da bir cuma

Kethüda’da bir cuma

 

'' ......Ala alihi ve sahbihi ecmain, velhamdulillahi Rabbilalemin, el....''

Bir topluluk önündeyken insan nasıl da  olduğundan  heybetli  duruyor diye düşünüyorum hoca'ya bakarken .  Normalde ben boyda biri. Artık minberde oluşundan mıdır  ne ?  bayağı bir dev adam gibi duruyor karşımda. Şu anda yere çömeldi, Arkalardan bir yerden ezan okunmaya başlandı. Sessizce dinliyoruz.

Kadıköy'ün bu en eski camilerinden Kethüda Camisi yaklaşık 500 yıllık bir cami. Allah'tan ki bu camiler  ve  kiliseler   yapılmış. Yoksa Kadıköy'e ait bir tane bile tarihi eser bulamazsınız.  Nasıl ki ismini aldığı Khalkedon'a  ve Bizans'a ait  herhangi bir tarihi kalıntıya rastlayamazsanız .

'' Değerli Cemaat, demin okuduğum  Rahman suresinin ilk ayet-i Kerimelerin  de Cenab-ı Hak, : göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. ....''

Birden türkçe hutbeye geçince kendime geliyorum.Ayaklarım uyuşmuş,yarım bağdaş kurup dinliyorum.   ''Ella tedgav fil mizan, yani ölçüde haddi aşmayın,tartıyı adaletle yapın,teraziyi eksik tutmayın diye buyuruyor yüce Allah.

Muhterem müminler,Kadıköy çarşısının göbeğinde bulunmamız sıfatıyla,çarşı esnafının çoğunluğunu oluşturduğu cemaatimizde bu gün alış-veriş te adalet ve kul hakkı üzerine hutbemiz.

Yüce dinimiz insanlar arası ilişkilerde kul hakkını bağışlanmaz günahlardan saymıştır.En büyük kul hakkı da insanlar arası ilişkilerde ticaretle olmaktadır.Onun için adil tartınız,doğru ölçünüz denmiştir.Alış-verişlerinizde adil olmak,doğru tartıp-doğru ölçmek sosyal ahlakı ve toplumsal yapıyı güçlendirir.İsrafı azaltır.Adaletsiz ve haksız alış-veriş , tatminsiz ve birbirine güvenmeyen bir sosyal yapı oluşturacağı için sosyal hayatın günden güne bozulup, Allah muhafaza dinden de uzaklaşmasına sebep olur.

Bu konuda  efendimiz S.A.V, hadis-i şerif lerinde,uzaktan mal getiren tüccarı, henüz pazara gitmeden karşılayıp malını satın almasını yasaklar. '' mal sahibi pazara geldiği zaman fiyat farkını görünce yoldaki satışı iptal etmeye hakkı vardır  ''der. Yani bir malın değerinden aşağıya satılmaması gerektiğini bildirir.Yani aldatmayınız, aldanmayınız.

Değerli Cemaat, % 70-80 iskontolarla satılan ürünlere şahit oluyoruz. Hatta internetin alış-veriş sitelerinde 500 liralık ürüne,50 liraya sahip olmak istemez misiniz ? diye  reklamlar  var.

'' Ve leyse minni...'' Bizden değildir.Kimler bizden değildir deniyor ? Aldatan....Aldatan ,bizden değildir.

Sevgili müminler , Bir malı zararına satma hakkınız yoktur.  Hem günahtır,  hem emeğe saygısızlıktır.  Ayrıca  bir malı değerinden ucuza almak dinen haksızlıktır.  Pahalıya almak ta öyle...Kelepir diye tabir edilen ,hakedilenden daha ucuza bir alış-verişe konu olan mal fırsatçılığı doğurur. Burada söz konusu edilen Önüne çıkan fırsatlardan yararlanmak değil, bizzatihi fırsatları beklemek,fırsatları kollamak.. Cemat-i müslümin sıkıldığınızı görüyorum.Konuyu fazla uzatmayacağım.Tüketici ve müşteri ayrımını yapmanızı isteyeceğim sizden .

Kapitalist batı dünyası herkesi tüketici olarak gördüğü için 1 saat alan yanında 2 saat  daha verebilir.  Bu tüketim toplumunun bir politikasıdır.Ama sizden alış-veriş yapan kimseleri tüketici değil de müşteri olarak görürseniz ona ihtiyacı olan ürünü satmakla mükellefsiniz.

Bir tane satın DEĞERİNE satın.Helal kazancın keyfini sürün.Bir saat ihtiyacı varken 1 saat fiyatına  3 saat satıyorsanız hem tüketimi özendirip,hem de dünya üzerinde ki sömürünün bir parçası  oluyorsunuzdur.''

Bu hoca'nın dinlediğim üçüncü hutbesi. İlk hutbesinde Sosyal İslam 'ı,geçen haftada islam da kadın hakları ve çok eşlilik konusunu işlemişti.Şimdi ellerimizi açtık duasına eşlik ediyoruz :

....Ümmet-i Muhammed'in sağlık ve selameti için,Allah rızası için el fatiha......''

Metin TURANLI

Reklam

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Numan Hocaoglu 10.04.2012 22:15

Kıymetli meslektaşlarıma saygılarımı sunduktan sonra, hem böyle güzel bir yazıyı kaleme alanı, hemde yorumuyla katkı sağlayan her iki meslektaşımı ve tabiki bizlere kadar ulaşmasını sağlayanları tebrik ediyorum.
Bu gibi söylemleri paylaşarak, manevi değerlerimizi bilip, hatırlatarak,sahip çıkarak, birde gereğini ifa ettiğimizde sırtımızın yere gelmeyeceğine inanmalıyız.

İşte o zaman ne aldatırız nede aldanırız.

Numan Hocaoğlu

Yanıtla
Taylan KÜÇÜKER 10.04.2012 15:28

Sayın Metin bey,muhteşem bir kaleminiz var .Yazılarınız için teşekkür ediyoruz ve devamını bekliyoruz
Saygılarımla
Taylan KÜÇÜKER

KUL HAKKI ÇOK ÖNEMLİ BUNA DİKKAT ETMEK LAZIM
DERVİŞ GÖNLÜ – KABAĞIN SAHİBİ

Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir. Meşrebin
usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan
vazgeçecektir.

Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir…

Saç, sakal, bıyık, kaş, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.
-Vur usturayı berber efendi, der. Berber dervişin saçlarını kazımaya baslar.
Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır.
Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı
bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider,
başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:

– Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu… Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek.

Kaideyi bozmaz derviş.
Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden.
Berber mahcup, fakat korkmuştur.

Ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa başlar.

Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder: ‘Kabak aşağı, kabak yukarı.’
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre
gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine
gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın
ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir.
Kabadayı oracığa yığılır, kalır.

Ölmüştür. Görenler çığlığı basar.
Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyarî sorar:
– Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:

– Vallahi gücenmedim ona.
Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın bir sahibi var.
O gücenmiş olmalı!
Hikâye böyle…

Ama hayat da böyle…

kabağın sahibinin en affetmediği şeyin kibir ve kul hakkı yemek olduğu umarım hep aklımızda kalır.

Yanıtla
Optisyenin Sesi Reklam