Hangi takımı tutarsak tutalım, hangi şehirde yaşarsak yaşayalım, hangi partiye oy verirsek verelim. Lakin birlik ve beraberliğimizi koruyalım. İçimizdeki satın alınmış insanlar hep olacaktır biz bunlara fırsat vermeyelim.
17 Aralık 2014 - 16:52 'de eklendi.
İnsanlar doğarlar ama doğduğu yeri seçemezler. Ne bölgeyi, ne ili, ne ilçeyi, ne anne babayı, nede kardeşlerini seçemezler.
Hatta maalesef öleceği yeri bile asla ve asla seçemezler.
Bu sebep’ten olmalı ki; İbni Haldun bundan tam yedi asır evvel “coğrafya kaderimizdir” demiş. Bu cümleye aynen katılıyorum ben. Katılmamam mümkün değil zaten. Çünkü iliklerime kadar yaşıyorum ben bu kaderi.
Biliyorsunuz Doğu ve Güney Doğu Anadolu’yu karış karış geziyorum. Bununla da kalmıyor yeri geliyor iç Anadolu bölgesini, yeri geliyor ege bölgesini, yeri geliyor Marmara bölgesini de aynen geziyorum. Her gün yeni insanlarla tanışıyorum. Her biri farklı bölgeden, farklı kültürlerle yaşayan, birbirinden huyu suyu bambaşka insanlar bunlar. Hem de o kadar farklı ki, yeme içmeleri alışkanlıkları, kültürleri, lehçeleri, ticaretleri farklı farklı.
Sevsem de sevmesem de bu farklı kültür ve alışkanlıklara bende alışıyorum zamanla. Alışamadığım ya da benimseyemediğim varsa eğer, alışmış gibi yapıveriyorum. Çünkü eğer ben bu işi devam ettireceksem ki evet ettireceğim.
O zaman bu kültür mozaiğine alışamasam da saygı duymak zorunda olduğumu çok iyi biliyorum. Bu kültür mozaiği beni besliyor, ailemi besliyor, şirketimi besliyor. Biraz daha genişletecek olursak, yolda olduğum müddetçe benzin istasyonlarını, otelleri, restaurant’ları besliyor.
Hatta çalıştığım bölgede insanlara dolaylı yönden hizmet etme fırsatı veriyor bana.
Sonuçta bu farklı kültür mozaiği ile beraber yaşamam demek , kendi özümü kaybetmem anlamına gelmiyor. Sadece insanların yeme içme alışkanlıklarına, dini ve milli farklılarına saygı duymam yetiyor. Hatta inanın bu farklılığı tanımak ve yaşamak bazen hoşuma bile gidiyor.
Bir bölge de bir adres soruyorsun, cevap vermeye bile tenezzül etmiyor insanlar. Ama başka bir bölge de sorduğunuz da ise sorduğunuza pişman oluyorsunuz. Soru sorduğunuz kişi de size sormaya başlıyor.
Nereye gideceksin? Kim’e gideceksin? ne için geldin vs. vs. vs. hatta devamında dur ben seni götüreyim deyip hoooop diye aracınıza atlayıveriyorlar. Bu durum hoşuma gitmese bile biliyorum ki insanlar sadece yardımcı olmak için, bu soruyu soruyorlar ve gerçekten sizi gideceğiniz yere kadar götürmek için aracınıza atlayıveriyorlar. Bende alıştım artık, ya sormuyorum. Ya da sonucuna katlanıyorum.
Biriniz size sormadan aracınıza binmesi güzel olabilir mi? Sizce bu ne anlama gelir?. Eğer aracınıza binen kişinin amacını bilirseniz sorun yok. Ama bilmezseniz durum tek kelimeyle vahimdir. Anlatmak istediğim konu aslında tam da bu.
Bizans’ı hortlatmak isteyen o kadar büyük çabalar var ki. Birçok milletin bizim topraklarımızda gözü var. Hatta planı var. Bu topraklara sahiplenmek için Osmanlıdan itibaren her türlü oyunu oynamaktan hiç çekinmediler ve çekinmeyecekler.
Tarihi sevenler hatırlayacaktır. 1979 yılında Türkiye’ye gelen Papa ikinci Jean Paul Ankara’da uçaktan iner inmez yeri öpmüştü. Bir hafta önce yine Türkiye’yi ziyaret eden Papa Ortadoks ve Katoliklerin bin yıllık küskünlüğünü iş birliğine çevirdi.
Peki kime karşı işbirliği?
Türkiye’ye ve tabiiki İslam caoğrafyasına. Yani bize.
Yeri öperek sahiplendikleri bu toprakları, savaşarak alamayacaklarını çok iyi bildikleri için, bizi bölerek, kendi kendimizle savaşmamızı sağlayarak, içerden parçalamaya çalışıyorlar. Bizi karıştırmak için ellerinden bir çomak hiç eksik olmuyor. Doğuyu batıdan, batıyı da doğudan soğutmaya çalışıyorlar. Birbirimizi tanımıyoruz. Belki de tanıyamıyoruz. Tanımadığımız içinde karşılıklı eleştirilerimiz gün geçtikçe şiddetleniyor.
Aslında birbirimizi eleştirmek yerine tanımaya çalışsak, bu ülke de beraberce yaşamamız gerektiğini anlasak daha güzel olmazmı? Yok doğu, yok batı, yok iç Anadolu, yok bilmem ne bölgesi. BİZ KARDEŞİZ. Birbirimizi sevsek de kardeşiz, sevmesek te kardeşiz. Biz asırlarca beraber yaşadık. Ve asırlarca da beraber yaşayacağız.
Yani, bizi karşılıklı kavga ettirmeye çalışanlara inat, el ele, kol kola gezmeliyiz. Birbirimizi anlamalı ve karşılıklı saygı duymalıyız. Birbirimizi daha yakından tanımak için, birbirimizle ilgili daha geniş fikirler ve projeler üretmeliyiz.
Doğu ve güneydoğu Anadolu diye problem çıkarmaya çalışan dış güçler dikkat ederseniz eğer, sadece bu bölgeyi değil, toprak zenginliği olan tüm coğrafyayı karıştırmak için ellerinden geleni ardına koymadan çalışıyorlar. Aslında bize sorunlu gibi gösterilmeye çalışılan bu bölgelerimizde tarihte o kadar çok devletler ve milletler yaşamış ki, bi o kadar da ortalığı karıştırma planları yapan devletlerde maalesef bölgeden hiç eksik olmamışlardır.
Çok sevdiğim bir cümle var benim. “Biz birlikte güçlüyüz.” evet gerçekten biz birlikte güçlüyüz. Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle birlikte güçlüyüz biz. Eğer biz birlik ve beraberliğimizi koruyabilirsek, üzerimizde hayal kuran dış güçler, ağzı sulanarak bizi izlemekten başka hiç bir şey yapamazlar.
Van’da bir optikçi dostum karadeniz’in güzelliğini anlatıyor bana. Diyarbakır’da ki bir dostumdan İstanbul’a dair çok güzel hikayeler dinliyorum. Aşk hikayeleri. İlahi aşk. İçerisinde sevgi kokan, birlik beraberliğimizi pekiştirecek medrese hikayeleri dinliyorum. İstanbuldaki bir çok optikçi dostum ise bana Mardini soruyor. Hasankeyf’i soruyor, Urfanın nasıl Şanlı olduğunu anlatıyor bana.
Eeeeee peki derdimiz ne bizim ? neden birbirimizi tanımaya, anlamaya ve birbirimize saygı duymaya çalışmıyoruz?
Artık uyanma zamanı geldi de geçiyor bile. Bu ülke hepimizin. Beraber yaşayacağımız, beraber eğlenebileceğimiz, beraber mutlu olabileceğimiz bir ülkemiz var. 4 mevsimi içerisinde barındıran, doğusundan batısına, Karadeniz inden Marmara’ya, İç Anadolu’dan ege ye kadar doğal güzellikleri ve tarihi misyonuyla bizim ülkemiz.
Hangi takımı tutarsak tutalım, hangi şehirde yaşarsak yaşayalım, hangi partiye oy verirsek verelim. Lakin birlik ve beraberliğimizi koruyalım. İçimizdeki satın alınmış insanlar hep olacaktır biz bunlara fırsat vermeyelim.
Gezelim, görelim, tanıyalım, tanışalım. Bu güzel memleketimizin güzelliklerini beraberce yaşayalım. Şanslı bir coğrafyada yazılan kaderimizin keyfini sürelim. Bir olalım, birlik olalım. O zaman hiç kimse bize bırakın çomak uzatmayı, yan gözle bile bakamaz.
Saygılarımla….
Siracuddin Çağlar/ Kurumsal Pazarlama
21- 23 Şubat 2025 tarihleri arasında ikincisi düzenlenecek O...
Göz ve görme sağlığının korunmasının en önemli yollarından b...
Hangi satışta hangi karekodların çıkış yapıldığının da artık...
Safilo Group lisanslı marka ve küresel ürün sorumlusu Vladim...
Hayat, bizlere eşsiz dostluklar, unutulmaz insanlar bahşeder...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
İzmir'in Karşıyaka ilçesinde, 6,5 milyon lira değerinde oldu...
31.12.2024 tarihinden itibaren işveren sıfatı ile risk değer...
50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işy...
İzmir’in Konak ilçesinde kapalı olan bir gözlük mağazasına g...