
Fenni Gözlükçü Yasef’ ten Optik Shop’ lara başlıklı yazıdan alıntı ile başlamak istedim yazıma;
Sizden tecrübeli çırakların öğütlerini dikkate alırsanız, fazladan yolunuzu da bulabilirdiniz.
Karaköy vapurlarında ikinci mevki bileti alıp, 1.mevki parası dükkana yazılırdı.
Karaköyden dolmuşa binmeyip, Galata köprüsü yüründüğünde de bir limonata parası çıkardı.
Üniversiteli ve yeni mezun olacak meslektaşlarımıza :
Bugün mesleğimizde gördüğünüz 1 alana 1 bedava, cam+ çerçeve şu kadar, hastane önlerine çığırtkan koymak, müşteri kapmak için servis çıkarmak, hiçbir neden göstermeden satılan ürünü geri almak, Toptancılığını unutup perakende zincir mağazalar açmak bizim de yabancı olduğumuz gelişmeler.
Bizler mesleğin güzel zamanlarını yaşadık. Optisyenlerin toplumda saygı gördüğü o zamanlarda sözü senet sayılan patronlarımız vardı.
H.Ertunk; Bazı eklemeler yaparsak bu günleri anlamak daha da kolaylaşır!. Sondan başlarsak; 1968 yaz tatilinde ilk kez Babamla birlikte Sirkeciye indiğimde tanışmıştım toptancı piyasasıyla.
O zamanlar “adet” değil “kutu” konuşulurdu. Daha sonraları tek tekçilik yüksek diyoptirili sph/cyl camlarla başladı ve nihayetinde günümüzde Sph + 0,25 1 adede kadar geldi!.
“Kutu” olarak satın alınma dönemlerinde numarasına göre kutu içi cam adetleri de standarttı. Sanırım 3 diyoptiriye kadar 25 çift, 6 diyoptirye kadar 20 çift olurdu her kutuda.
Kutular masa üstüne çıkarıldığında içleri sayılmazdı!. Eksik de çıkmazdı.
Alışverişi patronlar yapar, böylelikle piyasanın nabzı tutulurdu. Her mağazanın inanılmaz cam stokları olur, depo yerine mağazalar arası cam değiş tokuşu yapılırdı.
Mağazalar “rakip” değil, “meslektaş – komşu – arkadaştı” cam alındığında not tutulmaz cam zarfı çiviye takılırdı. Çıraklar maddeyi bilir maliyeti bilmezdi!.
“Para” patron için bir araçtı. Para konuşmak “ayıp” sayılırdı. Satıcının not defteri “Banka” kaydı gibi geçerli güvenilir bilgi içerirdi. “Gayrimüslim tüccarın muhasebe titizliği ” ticaretin sarsılmaz temel kuralıydı. Kimse kimsenin hakkına hukukuna göz dikmez, bilinçli hata yapan “aforoz” olurdu.
Bu düzende genelde kentteki tüccar için senet de olmazdı. Not ve söz yeterliydi. Şehir dışındakiler borcunu kolay ödemek için genelde senet verir, bir çoğu ayda bir muhabbet için alışverişi bahane eder istanbul’a gelir dostluk pekiştirir, alışverişini yapar, parasını peşin öder memleketine dönerdi.
Zaman hızlandı, ürün çeşitlendi, firmalar çoğaldı, ticaret kalabalıklaştı ve personel faktörü devreye girdi. Doğal olarak tek tekçilik arttı, patronlar “vizyon” gereği geriye çekildi tedarik çırakların eline kaldı. Sadece perakende de değil, toptan piyasa da da değişim başladı, gayrimüslim hâkimiyetindeki piyasa yavaş yavaş ehli müslimin eline geçti.
Zamanın ruhunun etkisinden olsa gerek değişim insanları, dolayısıyla ticaretin kurallarını da etkiledi. “Meslektaş” kavramı yerini “rakip” e bıraktı. Rekabetin başladığı yerde etik kurallarda askıya alındı. Rekabet de “teşvik primi” yada masum hediyeleri gündeme getirdi.
Depocuların rekabeti çıraklara – kalfalara yaradı!. Küçük nemalanmalar zamanla önemli mali desteklere dönüştü. İş çığrından çıktı “mali desteklerin” bir kısmı patronların bilgisi haricinde dükkan mal alımlarına yüklendi. Gün geldi patrondan daha refah yaşayan kalfalar dönemi gözlendi!.
Birinci Mevki Bilet ve limonata ile başlayan “masum bahşiş” düzeninden yetişen çıraklar, kalfalığa, kalfalıktan patronluğa terfi ettiler. Boynuz kulağı geçer misali O patronların çırakları da günümüz düzenini kurdular!
Eskiden patronlar “Rakı” içerdi, “Limonata” tüm ahengi bozdu!.
Hakan Ertunk
Fenni Gözlükçü Yasef’ten Optik Shopp’lara / Metin Turanlının yazısını merak edenler ;
https://optisyeninsesi.com/fenni-gozlukcu-yasef%E2%80%99denoptik-shoplar%E2%80%99a/
Yorumumu dikkatlice okumamışsınız sanırım.Anadol gözlük hasan amcayı hulusi kentmen’e,Reşat abinin eniştesinide(zainde olanı-adını hatırlayamadığım amca,(oda yorumumda açıktır).
Değerli sanatçı Nubar Terziyana benzetirdim.(çocukluk yorumum buydu).
Bence yorumu bir daha acele etmeden sakin dikkatlice okuyun. O zaman doğru okuyacaksınız Hakan Ertunk:)Her ikiside pırlanta gibi insanlardı,onlar gibisi bir daha sektöre gelmedi.Buna sizde dahilsiniz. 🙂