Benim güzel üniversitelerim!

Malum, unumuzu eleyip eleğimizi asalı çok oldu…

Okuldan bahsediyorum, diplomayı alalı, bir kenara kaldıralı çooook uzun zaman oldu.

Fakat, Allah razı olsun bu üniversite sınavları sayesinde Yeni Türkiye’nin yeni üniversitelerinin nasıl çağ atladığını öğrenmiş oldum! Gerçi, sınavların isimlerini o kadar sık değiştiriyorlar ki, bir türlü aklımda tutamıyorum, TEOG mu, LYS mi, KPSS mi, OGS mi, her ne haltsa.

Çocuklar sınava girdi, daha doğrusu sınavlara. Bizim zamanımızda öğrenci sayısı az olduğu için biz üniversitelere sınav yapar, kazananı seçerdik!

Neyse, moralinizi bozmayayım.

Mutlaka sizin de dikkatinizi çekmiştir, son aylarda ortalık özel üniversite reklamlarından geçilmiyor. Televizyonda, radyoda, gazetelerde, her yerde özellerin reklamı var. İşte bu reklamlar sayesinde eğitim sisteminde nasıl çağ atladığımızı fark ettim. Yıllarca bu ülkenin en önemli sorunu eğitim sistemi diye bir yerlerimi boşuna yırtmışım. Meğer biz olmuşuz!

Reklamlar sayesinde öncelikle özel üniversitelerin öğrencileri ne kadar sevdiğini anlamış bulunuyorum. Öğrencileri almak için hepsi çırpınıyor, “Geeeeeel gel, bize gel” diye yırtınıyorlar. Kötü sonuç bekleyenlere şimdiden moral aşılayıp, “Merak etmeyin, biz herkesi alıyoruz.. Yüzde 100, yüzde 75, yüzde 50 burs veriyoruz”diyorlar. Gözlerim yaşarıyor vallahi!

Televizyon reklamlarında özel üniversitelerin görüntülerine bakınca dünya eğitim sisteminde neden birinci olduğumuzu daha iyi anlıyorum! O ne kampüsler öyle? Maşallah üniversite değil 5 yıldızlı otel hepsi!

Allahım, o ne spor tesisleri öyle! bal dök yala, üstüne olimpiyat düzenle (matematik olimpiyatlarını kastetmiyorum tabii, adamı kötü kötü konuşturmayın!) kalanında da stadı olmayan Beşiktaş hafta sonları maç yapsın, o kadar yani!

Reklam panolarındaki afişler de öğrencilerin ufkunu açacak cinsten. Kimi “Şahane bir gelecek seni bekliyor”demiş, kimi “Kim olmak istiyorsun”diye sormuş. Beni en çok heyecalandıran ise, İstanbul’un lüks bir semtini taşıyan ve bu sıralar bol bol reklam yapan üniversitenin kampüsünün Eyüp Sultan’da olması.

“…Üniversitesinin (reklamı) var, metrolarda böyle bi kenarı yerde bi kenarı gökte ekranlarda görüyoruz şu ara. Birkaç tane şık var işte, soru da ….Üniversitesini tercih sebebiniz nedir? Şıklardan birini okuyorum efendim,

“Dünya ölçeğinde kampüs”- a şıkkı

Nedir babacım dünya ölçeğinde kampüs?….Üniversitesi harbi zor sorular soruyorsun, ilk şıktan geçirdin. Teknolojik imkanlı über bir kampüs

Müdür dünya ölçeği ? alabildiğine geniş belki ?”

Diğeri ise şöyle:

“Bunlardan ….için olanı metrodaki panoları süslemektedir. Hayata kattığınız renkleri seviyoruz gibi bir slogan kullanmışlar. Sloganı destekleyen görselde de, her üniversiteye giren öğrencinin yaptığı gibi, grupça zıplamış gençler görmekteyiz.
Fakat benim takıldığım şey, görselin altında yazan yazı:

“….Üniversitesi olarak eğitimin tek taraflı olmayacağını biliyoruz. gelin yarına giden yolda birlikte yürüyelim”.
Öncelikle şu soruyu sormak istiyorum: “Kimsiniz siz?” Hayatını bilime adamış hocalar mısınız? Yoksa ego saçmak dışında başka işe yaramayan asistanlar mısınız? Ya da okulda ilk muhatap olduğumuz muhasebeciler misiniz?

Hem adını bile doğru yazamayan öğrencilerden hocalar ne öğrenecek? İki kitap okumamış tipler okula ne katacak? Şuna “ver parayı al diplomayı” deyin de siz de rahatlayın biz de rahatlayalım.”

Neyse efendim, siz takılmayın bunlara reklama harcadıkları parayı eğitime harcasalar diye fesatlık da yapmayın, kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez! Üniversiteler öğrencilere bakınca dolar işareti falan da görmüyor, nereden çıkarıyorsunuz?

Benim güzel özel üniversitelerim!