Geçmişte kazanılan başarıların arkasında pek çok kişinin imzası var. Ben sadece kendi yaptığım birkaç davranış biçimini paylaşmak istiyorum. “Ben” sözcüğünü bunun için vurguluyorum.
07 Temmuz 2019 - 0:02 'de eklendi.
Bugün hiç sevmediğim halde “ben” ve sonrasında da her zaman severek söylediğim “biz” diyeceğim.
Son dönemde yazdığım yazıların birinde yıllardır uğruna mücadele ettiğimiz oda ve birliğin kurulmasına neredeyse üzüleceğim demiştim. O günlerde Sayın Mahmut Yetim “Ben varken sakın üzülmeyin” mealinde bir yazı yazmıştı. Dün değerli bir başkanım aradı ve “Hocam ne oluyor? Bu olan bitene artık mana veremez duruma geldik.” dediğinde beklemesini ve bir yazı ile açıklamaya çalışacağımı söylemiştim. İşte o yazı bu yazı.
Geçmişte kazanılan başarıların arkasında pek çok kişinin imzası var. Ben sadece kendi yaptığım birkaç davranış biçimini paylaşmak istiyorum. “Ben” sözcüğünü bunun için vurguluyorum.
Sayın Ramazan Özmutlu bir gün eleştirilerden çok bunaldığını söylediğinde, BEN kendisinin biz dernek yöneticisi iken bize yazıp gönderdiği bir eleştiri mailini onunla yeniden paylaşmış ve bu mailden sonra kendisini derneğe davet edip tüm eleştirilerine dosyalarla cevap verdiğimi hatırlatmıştım.
Sayın Mehmet Altınkaş o dönemde bugünküne benzer ağır eleştirilerini yapmış ve BEN üstüne alınması gereken en son kişi olarak kendisini derneğe davet etmiş gerekli açıklamaları yapmış, geneli yıpratmaması gerektiği konusunda ricada bulunmuştum. (Bu konu daha sonra mahkeme tutanaklarına da geçmiştir.)
Her şeyin çok hareketli olduğu zamanlardı. Ve o günlerde sayın Şeyhmus Bağış bana hitaben zehir zemberek bir yazı yazmıştı. BEN kendisini aramış telefonda işin aslını anlatmış ve tüm bunlardan sonra hala söylediklerinin arkasındaysa yanına gitmeye hazır olduğumu söylemiştim. (Bugün en değerli kardeşimiz ve destekçimizdir.)
Sayın Ahmet Özsoy dönemin TOOMD yönetiminin çalışmaları ve bu çalışmalar hakkında ortak hareket ettikleri kişileri eleştiren bir yazıma cevap olarak yazdığı ve içinde ağır ithamlar olan bir yazı yayınlamıştı. BEN yine kendisini aramış ve konuşarak sorunu açıklamıştım.
Benzer birçok örnek var. Yani bir yönetici her zaman, kavgayı büyütmeden ve kin beslemeden bitirmelidir.
Sayın Mahmut Yetim yıllarca Ankara’da Konfederasyon Merkezine bir kez olsun uğrayıp bir bardak çayımızı içmedi. Ankara’da yapmış olduğumuz 1 Haziran ve Vision 2020 Dünya Görme Günü etkinliklerinin hiçbirine katılmadı. Ankara Derneği yapmış olduğumuz hiçbir çalışmanın oluşum sürecinde yer almadı. Tüm bunlara rağmen, BİZ her defasında birlik görüntüsü vermek için son çalışmayı her zaman Ankara Dernek binasında yaptık.
Diyeceksiniz ki bunların Oda ve Birlikle ne ilgisi var?
Oda ve Birlik ilk gündeme geldiğinde “Camide, mezarlıkta ve veya düğünde bile el sıkışmadığımız kişiler var bu nedenle BEN ve benim gibi olan insanlar yönetimlere aday olmasınlar; yerimizi bizden sonra gelen ve kavgası nefreti olmayan insanlara bırakalım.” dedim. Ancak olmadı.
Çok uluslu şirketler, grup mağazalar ve etik çalışmayan bazı işletmelerin korkularından dolayı oldukça sancılı doğan Oda ve Birlik doğumdan sonra da bizim arkadaşlarımız tarafından öldürülecek neredeyse.
Benim başta söylediğim kavga geçmişi olmayan insanlar derken Birliğin bugünkü yönetimi en iyi örnektir. Geçici Birlik Yönetimindeki genç arkadaşlarımız sayesinde sistem bu kadar yürüyor sanırım.
Ben merkezci çalışmalar yapan yönetici arkadaşlarıma, bundan sonra tüm ilişkilerimiz kopacaksa da artık yeter diyorum.
Yıllarca maddi ve manevi varlığını bu işe heba etmiş bir arkadaşımıza sadece giyimi veya saç modeli için hayır diyemezsiniz.
Yıllarca kimsenin telefonunu açmadığı zamanlarda yanında olmuş sana destek ve güç vermiş arkadaşlarını yok sayamazsınız.
Yıllarca dernek ve bireysel güçlerini bu iş için harcamış bugüne kadar tüm başarılı çalışmaların altına imzasını koymuş dernek ve yöneticilerini yok sayamazsınız.
Konuyla hiç ilgisi olmasa da selamı esirgediğiniz adamlara, boşluk doldurmak için muhtaç kaldığınız günleri unutmayın.
Oda temsiliyeti Urfasız ve Sivassız düşünülemeyeceği gibi Trabzon ve Diyarbakırsız da düşünülemez.
Yeter artık o kurul şahsi çıkar ve intikam alma makamı değil.
İstanbul muhalifleri Geçici Yönetim için liste vermeyecek. Böyle bir liste yönetimin önüne geldiğinde dokuz kişinin kaçı ne yönde oy kullanır, bu o yönetim kurulundaki üyelerinin vicdani sorunudur. Ancak bu muhalifler “Asla kavgaya girmeyeceğiz ve ahde vefasızlık etmeyeceğiz” diyorlar. “Daha sonra seçime girecek ve kazanmaya çalışacağız. Kazansak da kazanmasak da kucaklayıcı ve barışçı olacağız.” diyorlar.
Sizler de Ankara, Kocaeli, Balıkesir, İzmir, Trabzon, Diyarbakır ve bildiğim bilmediğim birçok yerdeki sübjektif sorunlarınızı bir kenara bırakıp, sadece mesleğin gelişimi ve ona katkı sağlamayı düşünün. Düşünün ki BİZ olabilelim.
Yine hatırlatıyorum: “Aday değilim ve olmayacağım!”
Gözlükçü Turgut ÇAKAR.
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Sayın hocam yapıcı yaklaşımınız için teşekkür ederim. Siz gibi “ben” kelimesini egoyu çağrıştırdığı için “biz” kelimesini kullancağım . Sadece Yanlış bir şey yazarsam o benim (şahsımın) hatam olacak bunun için şimdiden özúr dilerim. Öğrendiğim gençler aceleci, ateşli, kısmı tecrübesizliklerinden dolayı çözüm noktalarında sorun yaşayabilir. Büyükler de bu noktada olgunlukları, tecrübeleri ile sorunları büyütmeden anlaşmacı bir şekilde çözerler. Ancak siz büyüklerin başlatıp ve süreç içersin isimsiz kahramanlar olan birçok meslektaşın katkıları ile ümit veren ve mesleğimizin saygınlık kazanacağı ve temsil kabiliyetinin artacağı bir süreçte ben ve çıkar diyerek kendi kendimize zarar vermeye çalışıyoruz. Herkesi birbirine düşürmeye çalışanlar, akılları karıştıranlar, surdaki gedikleri… Read more »