Sütunlu Şehir

”’Milattan önce 479 yılında Perslere karşı kazanılan Yunan savaşının anıtı olarak Apollon dan getirilen Yılanlı Sütun, İmparator Konstantin tarafından yine milattan önce 324 yılında Hipodrom’ a dikilmiştir. ”

Yılanlı Sütun’ un karşısında İzmirli olduğunu öğrendiğim bir öğrenci grubuna rehberin anlattıklarını dinliyorum.

Burada, Sultanahmette bulunmamın sebebi ise, Marmara Üniversitesi Rektörlük binası.. SGK kurulmadan önce üniversite reçetelerini kendimiz tahsil ediyorduk ya! Bu anlaşmaları yaptığımız yerlerden biri de burasıydı. Ana kampüsü Göztepe de olmasına karşılık, Marmara Üniversitesi rektörlük binası, Sultanahmet teki bu 3 katlı tarihi taş binaydı. Saat 12’yi geçtiği için öğle tatiline giren rektörlüğün önünde turluyorum.

Buram buram tarih kokan bir ada. Tarihi mekanlara ilgi duymayan, cam kaplamalı büyük binalardan başka mimari tanımayan benim gibi birisinin bile günün bu saatlerinde tarihi miras’tan etkilenmemesi mümkün değil. Küpeli rehberimizin 2. sütunla ilgili anlattıklarını dinliyorum :

” Muhtemelen 500′ lü yıllarda binlerce taş bloku üst üste konarak yapılan bu 32 metrelik Bizans sütunu, Örme sütun olarak biliniyor. Üzerinde ki altın ve bronz levhalar büyük ölçüde Haçlılar tarafından talan edilmiştir. ”

Araya yabancı turistlerde karıştı. Arka arkaya 2 yabancı tur otobüsü geldi. Rektörlük binasının önünden, Kadırga ya doğru inen yoldan dönerek yolcularını bırakan otobüsler bir anda gözden kayboluyor. Bir simit alıyorum. Vaktim bol nasıl olsa, turist grubunu takip ediyorum. Arada benim gibi başka takipçiler de var, ama onların derdi birşeyler satmak. Başı fesli, köy işi yelekleri olan birileri ellerinde kartpostalar, eşarplar ve lokumlar, çakma güneş gözlükleri ile ” velkam, misis velkam ” ” pliz mistır, san glasıs ” ” törkiş delayt ” diye otobüsten inen turist grubuna dalıyorlar.

Sultanahmet camisinden ezan sesi duyulduğunda, rehberimiz Dikilitaş’ ın önünde resim çektiren grup üyelerine açıklamalarını sürdürüyor. Arada bir göz göze geliyoruz. Takım elbiseli biri olarak gruba tek uymayan benim.

”1500’lü yıllarda Mısır da 3.Tutmosis’in zaferlerini anlatan bu Obelisk, milattan sonra 300′ lü yıllarda Mısır da hüküm süren Roma hükümdarları tarafından önce İskenderiye ye, sonra da Hipodrom da sergilenmek üzere İstanbul’a getirilir. 1.Teodosis zamanında 390 yılında bugünkü yerine yerleştirilen Dikilitaş yaklaşık 20 metre boyundadır. ”

Elimde dosyalar, anlatılanlara turistlerden daha çok ilgi gösteriyor olmalıyım ki, rehber tamamen bana dönmüş durumda :

” Dikilitaş ‘ın 4 yüzünde de tanrı Amonra ve Horus anılmakta,Tutmosis’ in ise yüceliğinden bahsedilmektedir. ”

Bu Amon Ra, devamlı bulmacalarda başımıza bela olan, Mısır da 2 harfli bir tanrı olmalı. Binlerce kilometrelik yolu ve zamanı katederek Sultanahmet’ e kadar gelmiş.

Grubumuzla yolları ayırıyoruz. Onlar Sultanahmet camisine doğru giderken, ben de rektörlük binasına doğru yol alıyorum.

 Metin Turanlı