Gözlük kullanmaya, “sigara” içmeye geç başladığım gibi ömrümün biraz uzak tarihlerinde başladım. Aslında gözlerim bozukmuş da farkında değilmişim. Yıl 1976 olmalı, Beşiktaş’ın Fiorentina ile İnönü stadyumunda bir Avrupa Kupası maçı vardı. Sahadaki bulanıklığı, maçta atılan havai fişeklere veriyordum. Yanımdaki arkadaşın gözlüğünü aldım, baktım her şey pırıl pırıl. Meğer bizim gözler, beş numaraya doğru almış […]
03 Eylül 2014 - 23:57 'de eklendi.
Gözlük kullanmaya, “sigara” içmeye geç başladığım gibi ömrümün biraz uzak tarihlerinde başladım. Aslında gözlerim bozukmuş da farkında değilmişim.
Yıl 1976 olmalı, Beşiktaş’ın Fiorentina ile İnönü stadyumunda bir Avrupa Kupası maçı vardı. Sahadaki bulanıklığı, maçta atılan havai fişeklere veriyordum.
Yanımdaki arkadaşın gözlüğünü aldım, baktım her şey pırıl pırıl. Meğer bizim gözler, beş numaraya doğru almış başını gidiyormuş… Ve o günden itibaren gözlük kullanmaya başladım, üstelik bir “okuma gözlüğü” birlikte…
Nedir gözlüğün hayatımızdaki yeri ve önemi?
Burada bir parantez açıp gözlüğün tarihini bilginize sunmak istiyorum. 1200 yılları, Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar henüz gözlüğü tanımıyorlar.
Bu nedenle antik dönem yazarları, filozof ve düşünürleri yakını iyi göremiyorlarsa, yazmak istedikleri şeyleri kölelerine yazdırıyorlar. 13. yüzyılın ortalarına doğru ilk kez gözlükle karşılaşıyoruz. O dönemin gözlükleri bir yüzü bombeli, öteki yüzü düz, büyük kristal bloklardan oluşan “okuma taşları”… 1267’de İngiliz fizikçi Roger Bacon, “Opus Majus” adlı kitabında ilk kez görme bozukluğunun cam ya da kristal maddeler yardımıyla düzeltilebileceğinden söz ediyor.
13. yüzyıl sonlarında iki mercek bir çiviyle birbirine tutturuluyor ve bu saplı gözlükler ilk gözlük modelini oluşturuyor. 13. yüzyılın sonlarında Venedik’te bazı manastırlarda ortaya çıkarılan bulgular, gözlüğün doğduğu yerin İtalya’nın kuzeyi olduğunu düşündürüyor. 1470’te “Burun üzerinde duran yuvarlık binokl”un tasarlanması gözlük kullananlara büyük kolaylık sağlıyor. Bir köprü ile birleştirilen mercekler artık üst üste binmiyordur; çünkü tek parçalıdırlar. 16. yüzyılda gözlükçüler, burnun üstüne binen ağır mercek çiftinin yerine, kulakların çevresinden geçirilen bir ipliğe, kurdelaya ya da kayışa bağlanmış gözlükleri geliştiriyorlar.
Buğulu camı da bulan Çinliler, kulakların arkasından geçen bir ipin uçlarına gözlüğü tutturmayı düşünüyorlar. 1746’da Parisli bir gözlükçü, şakakların üstündeki sapları biraz baskı yapsa da dar ve yüzün küçük bir bölümünü kaplayan gözlükler yapıyor. 1950’de gözlük saplarını kulakların arkasına uzatmak ve sapların uçlarına kavis vermek için tam bir yüzyıl beklemek gerekecektir. 20. yüzyılda cam ve metal sanayiindeki gelişmeler ise gözlüklerin ucuzlamasını ve gözlük kullanımının yaygınlaşmasını sağlıyor.
Şimdi gelelim sorunun özüne…
Son günlerin moda trendlerinden biri de gözlük… Çünkü “Bir zamanlar gözlük kullanmak gençlerin hiç istemediği ve onlar için rahatsız edici bir durumken, son zamanlarda karizmatik olma ve dikkat çekme yollarından biri haline gelmiş…” Televizyonların özellikle tartışma programlarında ağzı kalabalık konuşmacıların en dikkati çeken aksesuarlarından biri de mavi, mor, pembe başta olmak üzere rengârenk çerçeveli gözlükleri…
REFİK DURBAŞ
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...