
Meslek fırtınalı bir denizde, pusulasını ve rotasını kaybetmiş bir gemi gibi azgın dalgaların içinde yalpalıyor.
Meslek gemisi su alıyor.
Bugünlerde dürüstlükten, etiklikten ve namusluluktan fazlaca bahsedilmeye başlandı. Demek ki bir şeyler saklanmaya çalışılıyor. Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz. Hala direniyorlar," Nasıl ve ne şekilde bu mesleği bir an önce mağaza zincirlerine teslim ederiz." diye.
O yüzden tek ses istiyorlar, karşı çıkan ses istemiyorlar.
Değerli meslektaşlarım,
Son günlerde reklam konusunda farklı iki görüş ortaya çıktı. Birileri "REKLAM SERBEST" diyor. Diğerleri de "HAYIR, REKLAM YASAKLANDI." diyor. Bİz kime inanacağız? Bu çelişki neden?
Bunun nedeni YENİ YÖNETMELİĞİN 24. MADDESİ.
MADDE 24-(1) Optisyenlik müesseselerinin gerçeğe aykırı reklamı yapılamaz.
Burada sadece okuma yazma bilen bir kişi bile "Demek ki gerçeğe uygun reklam yapılabilir." Der. Madde çok açık ve nettir.
Gelelim yapılamaz diyenlere. Sayın SEPTİOĞLU imzalı yazıda ne denmektedir? Yazıda kontak lens ve numaralı gözlüklerin, "Reçeteye tabi ilaç ve tedaviler" kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin kararı alınmış ve RTÜK'na iletilmiştir, denmektedir. "Reklam yasaklanmıştır." diyenler iddialarını bu yazıya dayandırmaktadırlar.
Şimdi gelin zahmet edip yazının tarihine bir bakalım. Ne görüyoruz? 16 OCAK 2014.
Şimdi de YENİ YÖNETMELİĞİN Resmi Gazete'de yayınlandığı tarihe bir bakalım. Ne görüyoruz? 18 OCAK 2014.
Demek ki meslektaşlarımıza sunulan bu belge yeni yönetmelik çıkmadan iki gün öncesine aittir. Benim bildiğim yeni yönetmelik çıktığı için eski yönetmeliğe göre alınan her karar yok hükmündedir. Bu belge geçersizdir. Ben mesleğimize ve meslektaşlarımıza duyduğum saygı gereği bu konuyu ilk toplantıda dile getirip Sayın Septioğlu'na bizzat soracağım ve kendisinden aynı nitelikte yeni tarihli bir yazı talep edeceğim. Doğrusu budur.
GOK Başkanı ve Yönetim kurulu bunu bilmez mi? Hadi onlar bilmez diyelim. Hoca bunu bilmez mi? Yoksa bizlerin bilmediği başka ince hesaplar mı var? Takdiri siz meslektaşlarıma bırakıyorum.
Bana düşmez ama gelelim sevdiğim genç bir meslektaşımın yaptığı bir hataya. Umarım bana gücenmez. Yazısında demişki. "Kuruyan dalları kesmek yerine yeşermesi için çaba harcamak zorundayız." Ben de diyorum ki ağacın yeşermesi için yapılacak en güzel çaba kuruyan dalları kesmektir. Yani budamaktır. Bunu herkes bilir.
Değerli Meslektaşlarım,
Her zaman mesleğinin ve meslektaşlarının çıkarlarını ön plana alan bir kişi olarak bu konunun da takipçisi olacağımı bilmenizi isterim.
Hepiniz Allah'a emanet olun.
MAHMUT YETİM
Sayın başkanın dikkat çekmek istediği tarih çelişkisi ama insanlar anlamamakta direniyor veya herkes anlamak istediği gibi anlıyor.Bu ne yaman çelişki değilmi?Tarih çelişkisinin niçin ve nedenlerine açıklama yapacak bir kişi yokmu?