BIST 100
11.372,33 0,52%
DOLAR
40,9653 0,07%
EURO
48,0406 0,97%
GRAM ALTIN
4.443,92 1,11%
FAİZ
39,77 -0,43%
GÜMÜŞ GRAM
51,30 2,14%
BITCOIN
114.791,00 -0,43%
GBP/TRY
55,4385 0,80%
EUR/USD
1,1718 0,96%
BRENT
67,73 0,09%
ÇEYREK ALTIN
7.265,81 1,11%
İstanbul Parçalı Bulutlu
İstanbul hava durumu
27 °

Plaka;

Atina’nın tarihi kent merkezi olarak adlandırabileceğimiz Plaka semti; geçmişi Osmanlı’dan önceye uzanan çok az yapı barındırmasına rağmen, kentin sürekli yerleşim görmüş en eski bölgesidir.

Ülkemizde ise; sanayi ürünlerinde “Levha”, trafikte de araçların kimlik numaralarını gösteren metal tabelanın tanımıdır.

Plaka; gerek yerleşim yeri, gerek levha olarak sağladığı imtiyazlarla, her kişiye göre farklı değere sahiptir.

İmtiyaz, eğitimle ya da zahmetli eğitimden kaçınan kısa yoldan köşe dönmecilerin siyasileri kullanarak kanun gücüyle elde ettikleri ayrıcalıklardır.

Ülkelerin gelişmişlik seviyesini, mesleki yeterlilik ve yetkinlik elde edilişindeki imtiyazlara bakarak da anlamak mümkündür. Gelişmiş ülkelerde mesleki yetkinlik elde etmek için donanımlı bir eğitim ön koşuldur.  En basit mesleklerin bile eğitimi ve seviyeleri vardır.  Mesleki yetkinlik elde edenler, mesleklerini icra etmek için meslek içi eğitime tabi tutularak bir nevi mesleklerini icra yetkileri için vize alır, yetkinlik kontrolünden geçirilirler.

Teknik eğitimin özveri isteyen uzun ve zahmetli sürecinden kaçınıp “alaylı” eğitimi tercih eden toplumlarda ise, bu tür yetkinlik elde edenlerle, akademik yetkinlik elde edenler arasında yaşanan menfaat çatışması, eğitimsiz tarafın tasfiyesi ile sonuçlanır.

Ahi’lik geleneği, günümüzde akademik eğitimle yer değiştirmiş fakat ruhuna da El Fatiha okunmuştur!. İnsanlar mı bozuldu? yoksa kanuni (örf-adet) yaptırımlar mı azaldı ikilemine düşerseniz, ikisinin de temelinde ki insan unsuru, dikkatlerden kaçırılmamalıdır!.

İnsan; çevresel etkilerle dokusu bozulabilen bir canlı türüdür!.  Bu nedenle çevrenin korunması da çok önemlidir!. Çevre koruma; mühendislik eğitimi ve toplumsal bilinçle sağlanabilmektedir.

Günümüzde mühendis gibi birçok meslek mensubu “yüksek öğrenim” dediğimiz üniversitelerden mesleki yetkinlik kazanarak iş hayatına atılmaktadır. Eğitimli yetişmiş elaman yoksunluğu döneminde “Lise” mezunlarının Devlet bürokrasisinde önemli makamlar elde edip, nadir olan üniversite mezunlarının ise direkt olarak çok etkin görevlere getirilmesi, toplumda üniversite mezunu sahada çalışmaz algısını yerleştirmiştir.

Her üniversite mezunu, devletin kapısına dayanıp sadece iş değil, unvan, makam, oda, masa, alt kadro ve makam aracı bekler olmuş, büyümekte ve teşkilatlanmakta olan devlet te uzun yıllar bu beklentilere olumlu cevap vermiştir.

Bu gücün siyasi kadrolaşma aracı olarak kullanılması, günümüzde niteliksiz insan yığınlarının siyasiler üzerindeki beklenti baskısını da arttırmıştır.

Popülist politikalara teslim olan siyasiler, yurt sathında akademik temeli olmayan “tabela” üniversiteler kurulmasına izin vererek, nitelikli eğitimin ayağa düşmesine ve ihtiyaç fazlası mesleki unvan dağıtılmasına çanak tutmuştur.

Plansız programsız arz fazlalığı beraberinde istihdam sorunu yaratmış, iş bulma zorluğu ise rekabete dolayısıyla maaşlarda önemli düşüşlere sebep olm(uş)aktadır.

Üniversitelilerin sahada çalışmaya soğuk yaklaşmaları, teknik işgücü açığını dolayısıyla ara meslek adamı ihtiyacını tetiklemiş ve mesleki kurslarla açık kapatılmaya çalışılmıştır.

Eczacılığı örnek alırsak, her eczanede yardımcı bir personel istihdam edilir fakat bu kadrolara yeni mezun eczacılar talip olmaz. Devşirme eğitimlerle “kalfa” yetişir, işi öğrenir, sermaye sahibi olur ve yanında gizli mesul müdür eczacı çalıştırır eczane işletir!.

Fakültelerden yüzlerce eczacı mezun olur, mali gücü yerinde olan deneyimsiz olarak eczane açar yada devir alır, şansı yaver giderse ayakta kalır yada kapatır başka işlerde şansını dener. Bir kısmı da Devlete sığınır kamu personeli olma mücadelesi verir.

Günümüzde bir çok branşta istihdam sorunu vardır ve üniversiteler devamlı bu dallarda mezun vermeye devam eder. Artık iş bulmak için sadece diploma yeterli değildir. Başka nitelik ve becerilere de sahip olmak gerekmektedir.

Sektörümüzde de benzer bir durum tehlikesi söz konusudur ve bu gelişme, hem yeni mezunları, hem de “ruhsat sahibi alaylı” kesimi rahatsız etmektedir.

Bu güne dek meslek adamı yerine “ruhsat” üreten kurslar - okullar, çoğalmayla arz fazlasına neden olacak, “ruhsat” ve kerameti kendinden menkul “M.Müdür” piyasası olumsuz etkilenecek, “abdurrahmançelebilerin” gelecek vizyonunu bozacaktır.

Endişe duyanların bilinçaltındaki zihniyet ile Taksi – minibüşÇÜ zihniyeti arasında bir çok benzerlik bulunur. Mesleki tanım tamlaması dışında en belirgin olanı, kanun gücü ile elde ettikleri imtiyazdır.
GözlükÇÜ’nün ki RUHSAT, MinibüsÇÜ’nün ki PLAKA dır.

Her iki meslek adamı da yasa ile elde ettiği “ruhsat – plaka” imtiyazı ile rekabetsiz PARA KAZANMA kolaycılığını kaybetmek, paylaşmak İSTEMEMEKTEDİR.

Doğru işleyen piyasalarda bolluk rekabeti, rekabet de kaliteyi yükseltir.

Zor olan; vasatlığı aşıp, kaliteyi yükseltebilmektir!.

Saygılarımla

Sabit SALMAN

Reklam

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

1962-omer 16.02.2013 13:26

İNSAN BİLDİĞİ KADAR SORUMLUDUR ÇOK BİLMEK BÜYÜK BİR HASTALIKTIR
her kesi küçümseyenin dostu olmaz bu rahatsızlığın sebebi ne HER konuda her şeyi en iyi
ve MÜKEMMEL hissine kapılandır ÇÜNKÜ anlattıkları O KADAR SÜSLÜ o kadar mükemmel ki
DİĞER meslektaşlar karşısın da aşağılık duygusuna kapılmaktan kendilerini kurtarma mücadelesi
verirken o zatın sesi duyuldu BEN bunu yapacağım dediği DUYULDU kendisini FİKRİNİN
SORULACAĞINI ZANNETTİ AMA YANILMIŞTI
O sebeble kavramları ÇÜRÜTÜRLER böylece gerçege ULAŞMADAN yalanları BİR başka YALANLA
GERÇEĞİ BOYAMAK DAHA BASİTTİR BUNDAN BÖYLE GERÇEKLER İNADINA GERÇEKLERDİR
YAŞADIĞINIZ YAŞATTIĞINIZ DAHA ÇOK BİLDİKÇE DAHA ÇOK MUTSUZ OLACAĞINI DA
BİLİYORSUN ÇÜNKÜ ÖĞRENME İSTEĞİN VE ŞEVKİN DE GİTTİKÇE AZALIYOR BÜYÜMEK
VE HER ŞEYİ BİLMEK BU OLSA GEREK

Yanıtla
    sabit salman 16.02.2013 16:42

    Çok mu zordur kişinin karşısındakine kendini, kendi ifadeleriyle yazılı anlatması?
    Neden gereksiz zorlamalara, alıntılara, intihallere başvurur ki kişi?
    Algı eşiğinin dibine vurmuş ahalinin edebi derinliğini pür perişan etmek, Hak mıdır şimdi?
    Madem Hak diyorsun, peki neden o zaman bütünü verip de algı çıtasını atlatmıyor, boşlukta bırakıp çelişki yaşatıyorsun ahaliye?
    Ver Serhat Şeftali’nin yazı linkini, http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_herkesi-kucumseyen-bir-insanin-dostu-olmaz_5948.html
    De; aha ben böyle düşünüyorum!. Bilsin ahali fikrini de zikrini de!.
    Ha daha da derinleştir, ver Uğur Yaman’ın “Farkındalıklar Artınca Mutlu Olmanın Zorlaşması” yazı linkini, http://albastropos.blogcu.com/farkindaliklar-artinca-mutlu-olmanin-zorlasmasi/5161232
    okuyup anlasınlar söylemek istediklerini,
    kişisel çıkarımda bulunsunlar,
    GÖR’üp AY’sınlar,
    Ne dersin?

    Yanıtla
      levent 16.02.2013 17:42

      okudum sizi anlatmış 🙁

      Yanıtla
      çiğdem murtazalar 16.02.2013 19:57

      aslında yazılarınıza yaptığımız yorumlar sizin değerinizi arttırıyor gibime geliyor.bundan sonra yazılarınıza değil yorum yapmak okumak bile istemiyorum.
      şahsi fikrim yazılarınızı okumadan geçsinler.

      Yanıtla
        sabit salman 18.02.2013 13:38

        Sayın Murtaza; Yorumunuzu okuyunca Türk edebiyatının usta kalemi Orhan Kemal’in, insanın en çapraşık durumlarından birini kara mizah yüklü bir dille anlattığı ünlü romanının başkarakteri olan Bekçi Murtaza’yı anımsadım.

        Önermenizle; Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün vermemek için çabaladıkça daha çözümsüz durumlara düşen bireyin acıklı durumunun benzeri bir ruh halini yansıtıyorsunuz

        Sağlığınızı koruma adına benim de tavsiyemdir; lütfen yazdıklarımı okumayınız!

        Yanıtla
mustafa yazıcı 16.02.2013 11:38

ARTIK AKIL DEĞİL GÜDÜLER YÖNETİYOR GÜDÜLER DE TEK BİR KELİME ETRAFINDA
ŞEKİLLENİYOR OTURDUĞUNUZ YERDEN YAZMAK ELBETTE KOLAY

Yanıtla
    sabit salman 16.02.2013 17:03

    HSYK’sı, TSK’sı, iş dünyası, medyası, bürokrasisi artık tek bir saikle hal ve tavır alıyor:
    “Tek adama biat!”
    Artık akıl değil, güdüler yönetiyor. Güdüler de tek bir kelime etrafında şekilleniyor:
    “Korku!”
    Yukarıdaki cümle ne kadar da tanıdık geliyor kulağa değimli? Sayın Yazıcı!.
    Cümle; doğru kelime vurgusu ile sonlanınca anlam bütünlüğüne kavuşur!.
    Daha önce de benzer bir alıntıyı alıp kendi ifadenizmiş gibi yayınlamıştınız.
    madem bir alıntı yapıyorsunuz kaynağını da yazın ki millet bakıp ne demek istendiğindi anlasın!. Diye de ikaz etmiştim sizi hatırlarsanız!. Bu seferki alıntınız gazeteci Ülsever’den!. http://www.odatv.com/n.php?n=olmadi-suleyman-soylu-olmadi-1309121200
    Sahi kendinizi yazılı ifade etmek çok mu zor?

    Yanıtla
      mustafa yazıcı 16.02.2013 20:46

      sayın salman çok muhterem çok zeki ve çok eğitim ve kültürlü insansınız sizinle
      tanışmak isterdim açıkçası kabul ederseniz

      Yanıtla
Göray ve İlhami 15.02.2013 14:01

Zürafanın düşkünü, beyaz girer kış günü.

Sonunda şifayı kapıp da şaşırınca.

Bana gel, beni dinle, iyi yaz.

Defteri, kalemi al, iyi yaz.

Nane, limon kabuğu, bir güzel kaynasın aman.

İçine hatmi çiçeği, biraz çöreotu katasın aman.

Hatta biraz tarçın, bir tutam zencefil aman.

Bin derde deva geliyor.

BİRAZ DAHA SABRET GÜZELİM…

Yukarıda yazılanlar çok sevdiğimiz sanatçı Barış’ın sözleriydi. Toprağı bol olsun.

Yanıtla
LEVENT 15.02.2013 13:26

Çiğdem Hn.Öncelikle şunu belirmek isterim o uzun yazının yanında kısa yazınız çok anlamlı olmuş tebrik ederim.İ
Gelelim yazıya;Önce yazıdan olan bir kaç bölümü kopyala yapıştır yapayım.(statükocuyum ya o bakımdan:) )
****imtiyaz, eğitimle ya da zahmetli eğitimden kaçınan kısa yoldan köşe dönmecilerin siyasileri kullanarak kanun gücüyle elde ettikleri ayrıcalıklardır.
****Teknik eğitimin özveri isteyen uzun ve zahmetli sürecinden kaçınıp “alaylı” eğitimi tercih eden toplumlarda ise, bu tür yetkinlik elde edenlerle, akademik yetkinlik elde edenler arasında yaşanan menfaat çatışması, eğitimsiz tarafın tasfiyesi ile sonuçlanır.

Sayın Sabit Bey,
Yazınızı dikkatlice okudum,Ben ve benim gibi ruhsatlarını kursla veya sınavlarla alanlara dokundurmuşsunuz.Bu meslek geçmişi olan bir meslektir,asildir,soyludur.Sonradan açılan ne idüğü belirsiz insanların yaptığı meslek grubundan özür dileyerek yazıyorum,zira anlamayanları barındıran gizleyen bir meslek grubu olan bir cep telefoncusuyla,bir tavuk dönerciyle karıştırmışsınız.Bizler bu mesleğe eski , soylu,birikimli,imkansızlıkların içinde işini yapmaya çalışan elmasla cam kesen,porselen taşlarla cam yediren,180 kum su zımparası kullanan ustaların çıkraklarıyız.Bu meslek çok badireler geçirdi,siz varmıydınız yokmuydunuz bilemiyorum.Unutmayın bizler küçümsenmeyecek büyük bir topluluğuz sizin yazınızda anlattığınız gibi köşe dönmecilerden değiliz.Hükümet destekli yol yapan mütahitlerden değiliz,dedim ya asil bir mesleğin mensuplarıyız.
Bilmem bilirmisiniz?Yetiştinizmi o yıllara eskiden taksimde bir oto parçacı piyasası vardı.Kalabalıklardı çoklardı amma içlerinde bazıları vardı onlar,ünlüydü radyolara reklam verirlerdi.İşte biz o ve onlar gibiyiz hepimiz birer MESLEKTEN PARÇACI OTO ORHAN’LARIZ.Şunu unutmayın Sabit ben meslek dönemini tamamlamak üzere olan kendisi için hiç bir meslek kaygısı taşımayan,senin beğenmediğin dinazor ustalarım sayesinde emekliliği hak etmiş,hiç bir koltuk kaygısı olmayan.yönetim için verilecek hiç bir görevi kabul etmeyecek olan amma mesleği için orasını burasını yırtanlardan ve yırtacaklardanım.Sen ve senin gibiler çok çalışıp emek edip mekteplilerle,alaylıları bir birine düşürmeyi başardınız.Allahtan tek dileğim sen ve senin gibilerin beter olması.
Haaa metin efendi sanada son sözüm bir daha sana ne yorum nede cevap yazarım.Her yere yazıyorum, senin tabirinle herkese saldırıyorum ya!!!Ne yapayım be kardeşim böyle ahlaksız meslek adamları varken,sürekli nifak tohumları sokarken,ortaya bir kemik atıp Üsküdar’la uğraşırken duramıyorum be kardeşim yazıyorum beni affet:):):):)Yazmayada devam edicem kusuruma bakma.
herkese hayırlı işler bol bereket.

Yanıtla
çiğdem murtazalar 15.02.2013 11:40

Hangi meslek dalı olursa olsun bidefa insanları yaptıkları işlerle sorgulamak veya yermek kimsenin haddi değildir.
acil ulaşımda aracımız yoksa yanadöne taksi bekleriz ve bindiğimiz taksideki şöföre canımızı emanet ederiz TAKSİCİ
Sokaklara gelişi güzel çöplerimizi atarız toplarlar aksi olursa gün gelir sokaklar kokar.ÇÖPÇÜ
Fabrikalarda çalışan binlerce emekçi sayesinde giyinir yer gezeriz.İŞÇİ…
Yıllardır emeğiyle bileğiyle görmemizi sağlayan sanatçı zanaatkar GÖZLÜKÇÜ…
BULA BULA BULA…VS
BUNLARIN HEPSİ ALAYLI DEĞİLMİ SAYIN KİMLİĞİ BELİRSİZ BEY.
Peki halk dilinde okumuş mürekkep yalamış doktora bile söylenen DİŞÇİ…
Çİ-ÇÜ eklerini atalım okumuşları alalım.
Bununla beraber düşen kaliteyi ve ayaklar altı olan insan sağlığını.
tanımınızla ALAYLI dediğiniz insanların önünde diz çöker saygıyla eğilirim.Çünkü onlar paradan çok sağliga,kariyerden çok yüreklerindeki huzura önem verenlerdir.

Yanıtla
Optisyenin Sesi Reklam