
Sektörümüzün eğitimi, öğretimi ve kalitesi ile ilgili aşağıda değinmeye çalıştığım bir kaç konu, kesinlikle eğitime karşıymışız gibi algılanılmaması, sadece ve sadece eğitimin doğru, düzgün ve verimli yapılabilmesi ve de sektörü geleceğe daha parlak bir konumda taşıyabilmemiz içindir.
1- 1992-1993 ve 2004 yılında çıkan kanunun Geçici 3. Maddesinden yararlanarak, kısa bir eğitimin sonucunda, sınavla gözlükçülük ruhsatı alanlar ve optisyenlik mezunları dahil olmak üzere, toplam da 6000 civarında olan, optisyen- gözlükçüler, Ülkemizin dört bir köşesinde, mesleklerini icra etmeye çalışmaktadırlar. Hemen bu noktada belirtmek gerekirse; Bu meslektaşlarımızın bir çoğu mesleklerini icra ederken, büyük ekonomik sıkıntılarla karşı karşıyadırlar.
Sektörümüz 2014 yılına geldiğinde ise, bu günkü tarih itibariyle 11 Devlet 3 ü Vakıf üniversitelerinden olmak üzere, toplam 14 mesleki yüksek okuldan, yılda ortalama 600 ün üzerinde optisyen daha mezun verecektir. Bundan böyle yeni bir program açılmazsa dahi, bu yıldan sonra bu rakam katlanarak artmaya devam edecektir. Bu sayısal durum sektöre ek katkı sağlayamayacağı gibi, bilakis sektörde kaosa neden olacaktır. Oysa Ülkemizde yılda ortalama yeni açılan Optisyenlik (gözlükçülük) firması sayısı, toplam sayıya oranla, maksimum %2 ler seviyesindedir..
2- Ülkemizde Optisyenlik programının başladığı yıl olan, 1992 den beri eğitimli bir meslek olduğu halde, bu güne kadar yukarıdaki Üniversitelerin hiç birinde, (yeni açılanlar dahil) mesleki eğitim kitapları mevcut değildir.
3- Optisyenlik programları ön lisans eğitiminden öteye gitmediği için, lisans ve lisansüstü bir çalışma yapılamadığından okullarda yetişmiş kalifiye öğretim görevlisi de yoktur.
4- Bir başka ve çok önemli bir konu da,Optisyenlik mesleği, başbakanlık personel dairesince meslek olarak tanımlanmadığı için, bu eğitimi alan gençlerimizin kamuda istihdamı da söz konusu değildir. Ancak kendi imkanları ile bir iş yeri açabilmekte, veya bir optisyenlik firmasında iş bulabilmektedirler.
5- Mesleki Kitapsız, eğitmensiz, yeterli eğitim ve öğrenim dokümantasyonuna sahip olmadan, yeterli laboratuar çalışmalarından yoksun, sayısı bugün itibariyle 14 olan üniversitelerde,eğitim görmeye çalışan bu yüzlerce gencimiz, mezun olduklarında,yeterli bilgi ve beceriden yoksun olarak önümüze geleceklerdir.Ve mevcut durumun devamı halinde ise,bu sorunlar yumağı katlanarak devam edecektir.
Sonuç olarak; Bundan böyle,mesleki STK. ca, hiçbir Yüksek Okulda “Kesinlikle yeni Optisyenlik bölümü açılması engellenmelidir” Sektörümüzü geleceğe taşıyacak, eğitimli meslektaşlarımız için, bilimsel verilere dayalı, itina ile hazırlanmış bir çalışma, acilen yapılmalıdır.
Bu çalışmayı sektörümüzün STK. temsilcileri ile birlikte, mesleki eğitim veren okulların bölüm temsilcileri beraberce yürütmelidirler.
Yapılacak bu çalışma doğrultusunda yeni okullar mı açılmalı? Yoksa var olan okullardaki eğitim-öğrenimin kalitesini çağın gereklerine uygun hale getirmeye mi çalışılmalı? Bu konunun tartışılması gerekir diye düşünüyorum.
Numan Hocaoğlu
İTO 39 Nolu Optisyenler ve Optometrik
Ürünler Meslek K. Meclis Üyesi
Sevgili numan abi çok ceraretli bir yazı yazmışsın.Mesleği korumak adına senin gibi bu düşüncelere sahip olanlara eğitime karşı diyorlar ama meslek hainlerini nerede ise kahraman ilan edip tepelerinde gezdirecek bir takım yalakalar.