İlhami gitti, Selami geldi.

Yıllardan beri bizlere optometri konusunda neler söylendi? Acaba bu söylenenler doğru muydu? İsterseniz o zaman önce şu söylenenleri bir hatırlayalım.

Avrupa ülkelerinde sağlık giderleri sürekli artmaktadır. Oftalmologların sayısı ise hızla azalmaktadır. Sanayileşmiş dünyada daha keskin görüşe ihtiyaç vardır. Senede bir defa göz muayenesine gidilmesi gerekmektedir. Trafik kazalarında ölenlerin sayısı savaşta ölenlerden çoktur. Dünyada trafik kazalarının bu kadar çok olmasının nedeni görme kusurudur. Ülkemizde kitap ve gazete okuma alışkanlığının olmamasının en önemli nedeni insanlarımızın görme kusurlu olmalarıdır. Okul çağındaki çocukların hiperaktif olmaları ve derslerindeki başarısızlıklarının nedeni araştırıldığında altında yatan nedenin görme kusuru olduğu anlaşılacaktır. İşte tüm bu nedenlerden dolayı optometristlere olan ihtiyaç her ülkede artmaktadır.

Avrupa ülkelerinde nüfus yaşlanmakta, genç nüfus azalmaktadır. Doğal olarak da sağlık harcamaları artacaktır. Bunun aksi olabilir mi? Bunun optometriyle ne alakası var? Gelelim oftalmologların sayısının giderek azalması safsatasına. Avrupa ülkelerinde oftalmologların sayısı azalıyorsa niçin sayılarını arttırmak için çaba sarfetmiyorsun? Anketler yapmıyorsun ve bu anketlerin sonuçlarını devlet mercilerine sunmuyorsun? Madem ki amacın halkın göz sağlığını korumak. Hem oftalmolog sayılarımız giderek azalıyor diyeceksin hem de Fransa’da oftalmologlarla mücadelenin güçlü bir şekilde devam ettiğini söyleyeceksin. Hollanda’da ise maalesef oftalmolog sayımız Avrupa ülkelerine göre çok fazla diye hayıflanacaksın. Demek ki senin niyetin üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Sana sadece üzüm yemek de yetmiyor. Senin elinden dayak yemekle de bağcı kurtulamıyor. Öyle bir gözün dönmüş ki zorla adamın bağını da elinden alacaksın. Hollanda’da oftalmolog sayısı maalesef fazla ise ülkemizde durum nedir? Hollanda’da 15.2 milyon nüfusa karşı 420 oftalmolog var. Bizde 71.5 milyon nüfusa karşı 4520 oftalmolog mevcut. Kabaca hesaplarsak ülkemizin nüfusu Hollanda’nın beş katı. Bunu Hollanda’nın oftalmolog sayısı ile çarptığımızda 2100 sayısı çıkar. Ülkemizin oftalmolog sayısı kaçtı? 4520. Demek ki bizdeki oftalmolog sayısının nüfusa oranı Hollanda’nın iki katından daha fazla. O zaman, size göre bizim oftalmolog sayımız maalesef çooook ama çooook fazla olmuyor mu? Bunların niyeti belli. Doğal müttefikimiz olan oftalmologlarla aramızı bozarak mağaza zincirleri dışında kalan gözlükçüleri YALNIZLAŞTIRMAKTIR.

Şimdi gelelim sanayileşmiş dünyada daha keskin görüşe ihtiyaç vardır sözüne. Bir saçmalık örneği daha. Birazcık ekonomiden anlayan, birazcık dünyayı kavrayan, birazcık da küreselleşmenin ne olduğunu hisseden herhangi biri nasıl böyle bir söz edebilir? Her zaman karşımıza çıkmaz mı? Sanayileşmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler ( Yani başka bir deyişle sanayileşmeye çalışan ülkeler) tanımı. Sen söyledin diye tüm dünya bir çırpıda sanayileşmiş mi olacak? Yok böyle bir şey.

Gelişmiş ülkelerde insanlar sağlıklarına daha fazla önem vermekte olup daha sık sağlık kontrolünden geçmektedirler. Bu doğru. Buna kim karşı çıkabilir? Gelişmiş ülkelerde yaşayanların kişi başına düşen geliriyle bizim gibi ülkelerde yaşayan insanların kişi başına düşen geliri bir olmadığına göre bizim insanlarımız bebeklerini dahi doktora götüremezken optometri gelince her yıl göz kontrolüne nasıl gidecek? Diyelim ki gitti. Devlet sana üç senede bir kısıtlı gözlük hakkı vermiş. Garibim, gözlük farkını bile veremiyor. İsterseniz kırmayalım sizi, bir sene yerine altı ayda bir gidelim. Gözlük parasını siz mi vereceksiniz? Bu nasıl bir rasyonel hesaplama yöntemidir?

Dünyada trafik kazalarında ölenlerin sayısı savaşta ölenlerden daha fazladır. Tespit doğru ama kazaların nedeni yanlış. Burada benim ilginç bir önerim olacak. Trafikte sürücü öndeki sürücüyü hatalı solladı, başka bir nakliye kamyonu sürücüsü ise evinin nafakasını çıkarmak için yirmi dört saatten beri uykusuz, başka biri ise aşırı hız yapmakta. Belli ki öndeki araba ile yarış ediyor. Aşırı alkol almış diğer bir sürücü ise sağa sola yalpalayarak arabayı sürmeye çalışıyor.Tam o sırada ise bir sürücü kırmızı ışıkta geçiyor vb… Trafik polisi, bu hataları yapan sürücüleri trafik noktasında durdurup kenara çekiyor. Trafik polisinin yanında aslanlar gibi bir optometrist duruyor. Optometrist, hemen yanında taşıdığı hazır gözlük setini çıkartıyor. Ve “Öyle mi güzel, böyle mi güzel?” diyerek her sürücüye görme kusurlarına uygun gözlüğü veriyor. Böylece problem ortadan kalkıyor. Bu sayede de ülkemiz maddi ve manevi zarardan kurtulmuş oluyor.

“Ülkemizde kitap, gazete okuma alışkanlığının çok düşük olmasının, okul çağındaki çocuklarımızın hiperaktifliği ve derslerdeki başarısızlıklarının temel nedeni görme kusurudur.” deniyor. Şimdi kendimize önceki örnekte olduğu gibi bir hayal dünyası daha yaratalım. Ülkemizdeki tüm nüfusumuzu göz kontrolundan geçirdik ve görme kusuru olan herkese gözlük verdik. ÇOCUKLAR DA DAHİL. Kitap, ve gazete okuma alışkanlığımız artacak mı?  Hiperaktif ve başarısız olan çocuklarımız düzelecek mi? Burada şunu belirtmeden de geçemeyeceğim. Hiperaktifliğin görme kusuruyla bir ilgisi olmadığı gibi, “Hiperaktif çocuklar başarısız olur.” savı da tamamen yanlıştır.

Göz kusuru olup da gözlük takan meslektaşlarımıza soralım: “Gözlük takmadan önce ayda kaç kitap okuyordun? Gözlük taktıktan sonra ayda kaç kitap okuyorsun?” Verilen cevap gerçeği ortaya koyar. Bu kadar basit. Ben gözlük takmadan önce daha çok kitap okuyordum. Gözlük taktıktan sonra daha az kitap okumaya başladım. Ama bunun nedeni kesinlikle kullandığım gözlük değildir. Bunun başka nedenleri var.

Mizahın gücünün bizim insanımız tarafından nasıl büyük bir ustalıkla kullanıldığını gösteren, bu nedenle de çok güzel bulduğum bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Optisyenin Sesi sitesinde yayınlanan ” Prof. Nick Bosenquet Aralık 2010 Raporu” başlıklı yazıda; bu raporun İzmir Dernek Başkanı Sayın Burçin Küçükören tarafından tercüme edilerek içeriğinin son derece önemli olduğu düşünülmüş. Göz sağlığı harcamalarının azaltılması konusunda  örnek bir referans oluşturacağı düşüncesi ile T.C Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilmiş. Bu yazıya sadece tek bir yorum yollanmış. Bana göre de bu yüzden başka bir yoruma gerek kalmamış. Bakın, o yorumda Zafer Coşan ne diyor. ” Sağlıkta bilhassa göz sağlığında tasarruf yapmanın yollarından biri  çerçeve süresini DÖRT YILDA BİR, cam ödemelerini de BİR DİOPTRİDEN yapılması ile tasarruf imkanları oluşmuş olur.” LİBERAL BİR PROFESÖRÜN yüzüne atılan bu tokatın aynı zamanda ECOO’ya atılan bir tokat olduğunu anlamak hiç te zor değildir.

Ancak bir tokat bu kadar güzel atılabilirdi. Geç de olsa eline sağlık Zafer Coşar. Aşkolsun sana Zafer Coşar. Darısı anlamak istemeyenlere…

Evet. Bu haftaki yazımın sonuna da geldik. İki cümleyle de bunu bitirelim. Ülkemizin aslında optometriste değil daha fazla psikiyatriste ihtiyacı var. Bundan böyle bir şeyler söyler veya yazarken insanların zekasıyla alay etmeyiniz.