Böyleyim işte. Bazen son derece gereksiz durumlarda anlamsız davranışlarda bulunabiliyorum.
17 Kasım 2018 - 14:56 'de eklendi.
Basit bir gülümseme ile geçiştirilecek bir şeye müthiş bir kahkaha patlatıyorum.
Kahkaham, haykırmak ile böğürmek arası bir şey. Bu ses benden, karşımda anlatılan iğrenç bir espriye karşılık çıkıyor.
Daha 1 saat önce sahilde yan yana şezlonglar da şezlong komşuluğu yapan biz iki orta yaş adamı, şimdi aynı masada aynı salataya çatal sallayıp, aynı şişeden içiyoruz.
Böyle can ciğer kuzu sarması olduğumuza bakmayın. Birbirimize rakip ve gıcık olarak başlayan iletişimimiz zaman içerisinde sürekli birbirine üstünlük sağlama gayreti içinde zorunlu bir arkadaşlığa dönüştü.
O deniz yollarından emekli, boşanmış biri. Ben halen gözlükçü olarak çalışan bir emekli.
Aradıkları her ne ise, hayatta aradığını bulamamış İki kişi.
Aynı kadına bakarken kesişti yollarımız. O atletik vücutlu, kel, benden bir yaş büyük. Bense kısa boylu, hafif kilolu (çok hafif ama..), biraz da saçları yerinde (şükür ki.,) biri.
Adamla konuşurken arada saçımı geriye atıyorum. Eskiden yapmazdım. Bu huy da bugün çıktı.
Sahilde Okumakta olduğum eski zaman müsveddeleri kitabının 33. sayfasında takılı kalmıştım. Sayfayı bir türlü çeviremiyordum. Şezlong altında olmama rağmen, güneşten korunmak için kitabı yukarı kaldırdığım da, sayfanın altından gözüme takılan leopar rengi bikini ile dikkatim dağıldı. Bikini kadar bikininin üzerinde olduğu düzgün ve biçimli vücudunda bunda etkisi vardı. Eski Türk seciye ve ahlakı bölümünü okurken, leopar bikini sahibinin yanık vücudunda üzerinden akmak istemeyen deniz sularını Marmaris hatırası havlu ile kurulanmasını izlemek elimde olmayan bir şeydi. Önce saçlarını arkaya doğru savurarak kuruladıgını kaçırmış olmalıyım ki, ben baktığımda göğüslerine süzülmekte olan tuzlu sular siliniyordu.
Sonrasında uzun süre şezlong da yalnız başına güneşlenen kadına ilk yanaşan ben oldum.
–Sigaram rahatsız ediyor mu?
Cevap vermeden hafif bir gülümseme ile eline bir kitap alıp tekrar şezlonga uzandı. Hicabi, sonra geldi. Şezlonga uzanması en az yarım saat sürdü. Önce etrafını kesti, sonra vücuduna güvendiginiden olsa gerek,1-2 esneme hareketi yaptı. Kadının dikkatini çekemeyince deniz gözlüğünü takıp, iskeleden artistik bir hareketle suya atladı.
Bense kadının gözüne taktığı güneş gözlüğüne takıldım. İçimden bir gözlüğü düşse , vidası çıksa ya da ne bilim, gözlükle ilgili bir problem yaşasa diye dua ediyorum. O an da ortaya çıkıp,
–Ben gözlükçüyüm. İzin verirseniz bir bakayım. Diyeceğim.
Şezlongların arasını da uzun tutmuşlar. Yoksa ,gözlüğünün markasından yola çıkarak bir sohbet konusu açacağım ama burdan nasıl uzanayım?
Ben gözlükçülüğüme, Hicabi vücuduna ve Denizcilik bilgisine güveniyor. Kurulanırken kadına:
–Bu deniz birazdan değişir hanımefendi. Girecekseniz bu durgunluğu kaçırmayın derim.
Cevaben Hicabi de bir gülümseme alıyor. Bu arada benim dikkatli bakışlarımdan, Hicabi, benim rakibim olduğunu anladı gibi.
Hicabi nin varlığı ile benim de ( sonradan olmayacağını anladığım ) şansım yarı yarıya azaldı. Biz kadını bıraktık, birbirimize tripler geliştiriyoruz.
50 liralık han aidatına benim onayımı almak için arayan elemanıma en etkili ses tonum ile Elbette, Elbette verebilirsiniz beyefendi. Söz konusu ödeme için yardımcım Rafet bey le görüşebilirsiniz. O size yardımcı olur gibi gereksiz bir şeyler söylüyorum. Yüksek sesle konuşup dikkat çekmeye çalışmam kadın üzerinde beklediğim etkiyi yaratmadı. O hala Ursula bilmem kim diye bir yazarın Mülksüzler kitabını okumakla meşgul.
Güneşin yön çevirmesini bahane edip, şezlongumu olabildiğince kadının şezlonguna yanaştırdım. O esnada
–Hocam! Hocam !
diye seslenen hippi gibi örgülü saçlı, dövmeli bir kadın, bizim komşu kadına doğru koşuyor, Hocam diye seslendiği (bizim) kadının iki elini sıkıca tuttu.
— Hocam sizi burada görmek ne güzel. Ay inanamıyorum! Daha dün Mümtaz hocam la sizden söz ediyorduk. Gerçek anlamda olmayan silindirik projeksiyonlar üzerinde ki konuşmanızı tartışıyorduk. Siz ..şimdi …Burada.. Hocam izin verirseniz bu akşam birlikte olalım. Mümtaz hocam da gelir. Ha?
Bize yarım ağız gülümseyen hoca, öğrencisine bonkör. Bir sarılmadıkları kaldı. Hayır, sarıldılar, sonra da havlusunu toplayıp beraber gittiler.
Hicabi ile karşılıklı bakışıyoruz. Deminden beri bana düşmanca bakışlar atan hicabi, dostça bir yüzle uzandığı yerden bana sesleniyor,
— Allah için güzel kadın. Üniversite de hoca herhalde.
—Herhalde.
—Bizde bazen haddimizi bilmiyoruz. Kadın silindirik projeksiyonlar la falan uğraşıyor. Bize bol gelir.
Kariyer ve unvanla ezilmiş komşumdan farklı olduğumu hissettirmeye çalışıyorum.
–Ya silindirik, milindirik benim yabancı olduğum şeyler değil aslında. Biz de meslek olarak sferik, silindirik, silendiro silindirik şeylerle uğraşırız. Da o değil, biraz bacakları çarpık gibiydi sanki.
Sözlerimi kahkaha ile cevaplıyor. Benim de karşılık verdiğim kahkahalarla şimdi buradayız. Alkolde fazla içtik ki, artık kimin hesap ödeyeceğini merak etmiyorum. Kadehlerimiz hava da tokuşurken,
–Ulan şimdi hoca da aramızda olacaktı ne eylenirdik diyor.. Bu seferki kahkaham samimi.
Bir ara cep telefonunu çıkarıp selfi çekiyoruz.
–Hadi bu geceyi belgeleyelim. İnstagram da.
Kadınsız resimlerde canımı acıtıyor ama yapacak bir şey yok gibi ..
O an içimden diyorum “ulan bu Hicabi iyi adam ya…”
“Yalnızların dünyasında bir adam ne kadar kötü olabilir ki?”
Metin Turanlı
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...