Sirkeci de Ziya Aksu, Modern optik, Uzay optik, Beyoğlu’nda Emgen, Rebul eczane–optik, Sedat, Üsküdar da Adil köktener, Kadıköy de fenni gözlükçü Yasef, Güven optik, Saylam Optik, Yıldız optik.
28 Nisan 2013 - 17:50 'de eklendi.
Taksim bambaşka bir yerdir. 2 yıl sonra 1 mayıs 77 katliamının yaşanacağı bu meydanda 15 yaşında bir çocuk ilk kez geldiği bu meydanda ürkek bakışlarla gideceği istikameti arıyor..
Kendisine tembihlendiği gibi Beyoğlu’ na inen yolu bulacak, Fitaş sinemalarından Ağa camiine doğru gidecek. Şaşırdığı yerde Gözlükçübaşı Sedat’ ın dükkanını soracak.
Hayalinde devasa diye canlandırdığı gözlükçü dükkanının küçüklüğü karşısında uğradığı hayal kırıklığına rağmen dükkanı zahmetsizce bulduğundan dolayı kendini kutlayacak bu çocuk orta ikinci sınıfta. 1 Hafta önce bir yakınının yanında başladığı işte, kendine teslim edilen altı boş gözlüklerle (o zamanlar nylor diye bir ad bilinmiyor ya da haberi yok.) ilk kez Taksim’ i görüyor.
Altı boş gözlüklerin yeni yaygınlaştığı dönemde mineral camları elmas ucuyla delen sayılı kimselerden biri de Gözlükçübaşı Sedat’ın kardeşi Tuncer ustaydı. Öğlen saatlerinde verdiğiniz gözlüğü bir ertesi gün alırdınız.
Sirkeci de Ziya Aksu, Modern optik, Uzay optik, Beyoğlunda Emgen, Rebul eczane–optik, Sedat, Üsküdar da Adil köktener, Kadıköy de fenni gözlükçü Yasef, Güven optik, Saylam Optik, Yıldız optik.
İsmini unuttuklarım bağışlasınlar.
Gözlük cam depolarının ağırlıklı olarak yer aldığı Doğubank ve Nafizbey hanlarına gitmek işe yeni başlayanların başlıca görevi idi. Dükkan da temizlik ve getir, götür işlerine bakmaktansa, dükkan dışında vakit geçirmek tüm sorumluluğuna karşın daha zevkli bir uğraş idi. Sizden tecrübeli cam getiren çırakların öğütlerini dikkate alırsanız fazladan yolunuzu da bulabilirdiniz. Karaköy vapurların da ikinci mevki bileti alıp, 1.mevki parası dükkana yazılırdı. Karaköyden dolmuşa binmeyip, Galata köprüsü yüründüğünde de bir limonata parası da çıkardı.
Önce Amber optik te Hristo’ ya gidilir. Cam listesine öncelikle onun bakması istenirdi. O yaşlı haline rağmen üşenmez, elinizdeki listeyi tek tek inceler,büyük çoğunluğunu bulur, bulamadıklarını da nerede bulabileceğinizi söylerdi.
Zeıss camları Aristodomis Emanuelidis’ten, Yeşil camları Faros’ tan, 50 milim camları Essel de Juan Saragossiden alırdınız. En zoru da asansör çalışmadığı zamanlar 6. kata çıkıp Dita dan Rodenştock camları almaktı. Mois Nassi, Mois Barokas, koço mecbur kalınırsa cam alınacak adreslerdi.
50’li yıllardan sonra yaşanan köyden kente göç, tarım kökenli toplumun kentler de çeşitli meslekler edindiği kıyısından, köşesinden kente tutunmanın yollarının araştırıldığı yıllardı. Sonradan gelenlerin güçlü hemşerilik bağlarını kullanarak kendinden önce gelenlerin yanına sığındığı, onların kent tecrübelerini değerlendirerek kendi kaderlerini çizdiği yıllarda mesleklerde Anadolu’ nun belli şehirlilerince paylaşılırdı.
Gelenler, İstanbul’un dört bir yanında açılan Filanca şehir ve köyleri kalkınma dernekleri aracılığıyla hem yalnızlıktan kurtuldular,hem kentlileştiler.
Karslıların peynirci ve pazarcı, Çankırılıların kuruyemişçi, Karadenizlilerin inşaatçı ve fırıncı, Antalya Aksekilerin saatçı olduğu dönem de Kayseri Develiler gözlük toptancısı, Bitlisliler, Yozgatlılar, Sivaslılar da fenni gözlükçü olarak bu bayrağı devraldılar.
Optik sektörüne emeği geçen, yukarda saydığım bir kısım gayri müslüm gözlük toptancılarıyla tanışan ilk kuşak için gözlükçülük gerçekten bir el sanatı ve fenni bir uğraştır. Kredi kartı, garanti kartı, SGK kırtasiyelerinin olmadığı; otomatik cam kesme makinelerinin esamesinin okunmadığı bu dönemde 70’li yılların sonuna dek yaşanan tek değişiklik tabelalarda oldu.
Fenni gözlükçülerin yerini optikler aldı. Bu dönemde -15,00 numara bir camı Amor marka bir çerçeveye, seramik cam kesme makinelerinde titiz bir işçilikle monte edip, arkasından keyifle sigarasını tüttüren ustalar muhtemelen şimdi emekliliklerini yaşıyorlardır.
Üniversiteli ve yeni mezun olacak meslektaşlarımıza :
Bugün mesleğimizde gördüğünüz 1 alana 1 bedava, cam+ çerçeve şu kadar, hastane önlerine çığırtkan koymak, müşteri kapmak için servis çıkarmak, hiçbir neden göstermeden satılan ürünü geri almak (emeğe saygı diye bir şey varsa), Toptancılığını unutup perakende zincir mağazalar açmak bizim de yabancı olduğumuz gelişmeler.
Bizler mesleğin güzel zamanlarını yaşadık. Optisyenlerin toplumda saygı gördüğü o zamanlarda sözü senet sayılan patronlarımız vardı. Garanti kartı yoktu. Garanti kartına ihtiyaçta yoktu. Müşteri ilişkileri ve gözlüklerin sağlamlığı şansımızdı. Günümüz dünyasında fiyatlar pahalandıkça, malzemeler hafifliyor ve kalitesizleşiyor (her sektörde olduğu gibi).
Ve asıl önemlisi rekabet bu denli acımasız değildi.
Yanlış anlaşılmasın. Amacım geçmişe övgüler düzmek değildi. İnsan ilişkilerinin satış tekniklerinden daha önemli olduğunu vurgulamaktı. Kalemin ucu kaçtı.
Metin Turanlı
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...
Merhaba,
Yıllardır gözlük takıyorum. Perakende ve kapitalist gözlükçülerden değil de “gerçek” esnaf gözlükçü arıyorken yazınıza tesadüfen rastladım.
Güzel bir yazı.
Teşekkürler
Metin Bey;
Öncelikle yazı harika,emeğinize sağlık,bir kaç eksik dışında tabi.Anlattığınız tüm ustalarla tanışma şerefine eriştim bundan da çok mutluyum.
Herkese hayırlı işler,bol bereket.
güzel,nostaljik ve keyif verici bir anektod’du gerçekten çok teşekkürler.
ben 1978 dogumluyum ve 10 yaşından beri gözlük işiyle ugraşıyorum ve meslegimi çok seviyorum eskiden insanlık vardı komşu gözlükçünün elamnı giderken bizede sorardı cam lazım mı diye ama şimdi nerde birbirlerini baltalıyorlar ama sebebi ise paragöz olmak ben bilirim çırakken komşu gözlükcünün ustası evlendi tüm gözlükçüler dügününe gelmişti yada eskilerden gözlükçünün arkadaşı gözlükçü olurdu şimdi öyle degil gözlükçünün düşmanı gözlükçü ee nedenmi ben gördüklerimi söyliycem adam evinden dükkan idare eder meslege sahip çıkmaz kimide insanları kücümser yada parayla imtihan eder yanında çalışan adama parasını vermez toptancıya para ödemez sggk sahtekarlık yapar dolandırıcılık yapar vs vs ve heleki birbirlerini çekemez minibüscü… Read more »
BİZ ZATEN MASALIZ SEKE SEKE HATIRALARIM BEN GELDİM anı anlatmak anlatıcıya bireysel bir zevk versede dinleyici hoşuna gidiyormuş gibi yapmaktan öteye geçmez anı herkese anlatılmaz ANI tozlu raflardaki yerinden ANCAK onu kaleme ALMAK ROMAN TADIN DA OKUNABİLİR BİR YAPIT HALİNE GETİRMEKTİR bu havuza hayatta olan olmayan büyüklerimizin bizlerin sektörde olan eski yeni kim varsa her kesin harcını anı havuzunda toplayıp büyük bir kalıcı eser haline getirmek GİBİ bu konuda BİR ARAYA GETİRİLİP BU ŞAHESERİ YARATMALIYIZ NOT. anılarını anlat askerlik anıları bitmez anlat anlat teskere alamazsın yahu yaşayan yaşamayan ustalarımızın anılarınıda çocuklarındanda dinleyerek anılaştırmaktır diye düşünüyorum ANI YAZAMIYORUM USTA ve BÜYÜKLERİM… Read more »
Malaga-Malaga;
Sayın Metin Turanlı;
Aynı Abdullah Aydın gibi olduk,aynı şeyleri yapmaya,aynı şeyleri takip etmeye,farkında olmadan onun savunduklarını savunmaya,desteklemeye,ardından gitmeye başladık.Anlattığınız geçmişimizi 2013 e gelene kadar olan mücadeleleri unuttuk,unutturulur olduk.Farklı bir akımın içine düştük,allah sonumuzu hayır eyleye.:)
METİN BEY;
NE KADAR GÜZEL ANLATMIŞSINIZ.YAZINIZDAN ŞUNU ANLADIM Kİ TARİH HİÇ BİR ŞEYİ UNUTMUYOR.
metin ellerine saglık bende meslege yeni başladıgımdan bu güne ait anılar ve eski gözlükçüler va depolar la ilgigi kitap yazıyorum vaktim oldukça selamlar
kitaptan kendi başınızxdan geçenlerden bahsedin akşit bey 🙂
AGZINA SAGLIK GÜZEL YAZMİŞIN DOSDUM BENDE GEÇMİŞ BU GÜZEL İNSANLARI SAYGIYLA ANIYORUM BENDE 06/09/1969 GÜNÜ BU MESLEGE ANKARADA TUNÇER ARIKAN YANINDA BAŞLAMIŞ BİRİ OLARAK DUYGULANDIM
Yasef ustanın yazısı beni 40 yıl öncesine götürdü. Babamın İstanbula ilk getirdiği, elimden tutup nafizbey işhanını ,doğubank iş hanını (o zamanlar Kastel Han , Altın Han yoktu) gezdirip toptancılar ile tanıştırdığı günleri hatırladım.Hikmet AMBER , Adulkadir ALTINTAŞ ,Kadir AYDIN, Saragossi , Yervant , Nubar, Nazaret , Celoptik Muzaffer bey , Muharrem ve Hüsamettin CÖMERT kardeşler ve Sedat abi o zamanlar çok başka idi. Gaziantep ten fıstık ile baklava ile gelir , çikolata, lokumla uğurlanırdık.. O zamanlar söz senetti..Sektörde çürük elmalar yoktu..saygı vardı , hürmet vardı..
Yasef ustam çok güzel yazmış,ellerine sağlık.Sayesinde o güzel gözlükcülük zamanlarımı hatırladım,eskiye bir nostalji oldu.Seramik taşta işlediğimizyüksek numaralı camlardan olma parmağımdaki nasır hala o günlerin hatırasıdır.Tekrar ellerine sağlık Yasef usta.(Bu arada rahmetli optik cam Nazaret abiyi unutmamak lazım.Bulunmayan yüksek konvekslerde tek adresti.)
teşekkür ederim.Yasef ustayı da,Nazaret abiyi de saygıyla anıyorum.