Kendilerini üyelerinden üstün gören, üyeleri hakkında dedikodu yapan, üyelerini kötüleyen, kendi cahilliklerinden bihaber yöneticiler yönettikleri kümeleri ve ait oldukları toplumları felakete sürüklemekten başka bir şey yapmayacaklardır.
18 Aralık 2020 - 10:37 'de eklendi.
Saygıdeğer Meslektaşlarım;
COVID – 19 döneminin belki de en çok zarar gören sektörlerinden biri olan optik sektörünün bir mensubu olarak bu sıkıntılı günlerde yapılması gereken en doğru eylemin kitap okumak olduğunu düşündüm ve düşüncemi eyleme geçirdim. Okuduğum kitabın yazarı 870 yılında doğmuş ve 950 yılında vefat etmiş Ebu Nasır Muhammed El Farabi. Kitabın konusu ise adil insan nasıl olur, adalet nasıl olur, adil toplum nasıl olur, adil devlet nasıl olur. Kitabı okuyup tamamladıktan sonra bu yazıyı kaleme alıp sizlerle paylaşmak istedim.
Aynı toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan ve ortak bir uygarlığı olan, yaşamlarını sürdürmek, birçok temel amaç ve çıkarlarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan insan topluklarına toplum diyoruz. Doğal olarak toplumların sosyal yapısını; farklı alanlarda toplumun ihtiyaçlarını karşılamak üzere farklı disiplinlere sahip, kendi alanlarında eğitim ve öğretim görerek uzmanlaşmış meslek mensuplarının tabi oldukları meslek kümeleri oluşturmaktadır. Ayrıca bir amaca hizmet etmesi yönünde tasarlanmış parçaların bir araya getirilmiş bütünlüğüne de makine diyoruz.
Makinelerin bütünlüğünü sağlayan parçaların tamamı birbirleriyle uyumlu bir çalışma sağladıkları sürece hedeflenen amaca kusursuz olarak hizmet etmektedir. Bir saati örnek alacak olursak, bütünlüğü ile belli bir düzen içerisinde çalışan bir saat, bize saatin kaç olduğunu, dolayısıyla zamanı doğru gösterecektir. Ancak akrep ve yelkovanının olmadığını düşünelim, bu iki önemli parçasının olmayışı bize saatin kaç olduğunu göstermeyeceği gibi aynı zamanda hedeflenen amaca da hizmet etmemiş olacaktır. Sebep bütünlüğün bozulmuş olmasıdır. Tabii olarak biz bunu “parçaları eksik, arızalı bir saat” olarak değerlendiririz.
Makinelerin hedeflenen amaca hizmet edebilmesi için eksik parçası ve arızası olmaması gerektiğini kabul ettiğimiz gibi toplumların meslek kümelerini oluşturan bireyler arasında da iletişim, etkileşim, uzlaşı kültürü, empati, birbirini dinleme anlama açısından amaçlanan bütünlüğü bozacak eksikliklerin oluşturulmaması gerçeğini de kabul etmemiz gerekmektedir. Makinelerde amaçlanan hedefe yönelik, kusurlu veya kusursuz hizmet alabilmemizin koşullarını somut olarak görüyor, tespit ediyor ve gerekli müdahaleyi yapabiliyoruz.
Ancak toplumsal yapıda meslek kümelerindeki bireylerin ve yöneticilerin verdikleri hizmetlerin kusurlu veya kusursuz olduğunun detaylarını maalesef somut olarak görüp tespit edemiyoruz. Tespit etmiş olsak bile gerekli müdahaleyi yapamıyoruz, yapmıyoruz veya yapmak istemiyoruz. Çünkü burada karşımıza, duygu ve düşünceleri su gibi değişken insan faktörü çıkmaktadır. Bu durumda somut olarak karar verebilmemiz için bizlere dayatılan nasihat, zamana ihtiyaç olduğu ve beklememiz gerektiği doğrultusundadır. Maalesef geçen bu zaman dilimi içerisinde verilen tüm hizmetlerin eksik ve kusurlu olmasının bedelini başta meslek, meslek kümelerini oluşturan bireyler ile bulundukları toplum en ağır şekilde ödemektedir.
Meslek mensuplarının özellikle de mesleki kümeleri yönetmeye talip olan yönetici kadrolarının tabi oldukları kümeye ve yer aldıkları topluma ağır bedeller ödetmeden, artı katma değer kazandıracak ilkeli ve adaletli hizmet verebilmeleri için başta ahlak olmak üzere adil ve sağlıklı bir düzenin sağlanması gerekmektedir.
Yöneticilerin; insanlık tarihi boyunca süregelen gelişmelerle belirlenmiş ilkelere sadık kalınarak hizmet verilmesi gerçeğini kabul etmeleri ve bu gerçekler doğrultusunda hareket etmeleri gerekmektedir. Bu ilkeler şunlardır: Adalet, doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, liyakat, başkalarının haklarına saygı, tevazu, bilgi ve beceri. Bu ilkeleri benimseyenler sayesinde, topluma verilecek hizmetler bütünlüğünün tamamı nitelikli ve liyakat açısından kusursuz olacaktır.
ERDEMLİ YÖNETİCİLERDE OLMASI GEREKEN NİTELİKLER;
FARABİ, bin iki yüz yıl önce bir yöneticinin sahip olması gereken erdemleri şöyle sıralamaktadır:
• Tam sağlıklı bir fiziki yapıya sahip olmalı,
• Kendisine söylenen her şeyi doğru anlayıp sağlıklı değerlendirme, idrak etme ve çözümleme yeteneğine sahip olmalı,
• Keskin bir zekâ ve anlayışa sahip olmalı,
• Güçlü bir hafızaya ve analitik düşünce yapısına sahip olmalı,
• Düşüncelerini açık, anlaşılır ve doğru bir şekilde ifade edebilme yeteneğine sahip olmalı,
• Öğrenme ve öğretmeyi sevme, bilgi ve eğitim için her türlü zorluğa karşı koyabilecek güçlü iradeye sahip olmalı,
• Beslenme, eğlence, mal ve mülk, cinsel ilişki gibi geçici ve kaba hazlara düşkün olmayacak iradeye sahip olmalı,
• Doğruluk ve dürüstlüğü her zaman ön planda tutup yalancılara karşı dimdik durabilecek iradeye sahip olmalı,
• Haksızlık ve zulme karşı koyabilecek, adalet için çelik gibi bir kişiliğe sahip olmalı,
• İnsanlık onuruna önem veren bir kişiliğe sahip olmalı,
• Yapılması gerekeni azimle ve kararlılıkla yapma cesaretinde bir kişiliğe sahip olmalı,
• Açgözlü olmayıp, gönül zengini olup ve dünyevi düşkünlüğe kapılmayan bir kişiliğe sahip olmalı.
Bir meslek kümesini yönetmek için göreve talip olan yöneticileri, bu ilkeleri bünyelerinde barındırmıyorlarsa, doğal olarak bulundukları kümeyi de bu ilkelerden yoksun, adaletsiz, erdemsiz ve sevgisiz olarak yöneteceklerdir. Şu asla unutulmamalıdır; yöneticilerin ahlak ve adalet anlayışı, bulundukları meslek kümesinin birliğini, bütünlüğünü, meslek kültürünün oluşumunu belirlemede diğer kümelere de örnek teşkil etmesi açısından önemli parametrelerdir.
Üyelerinden çok kendi ceplerini düşünen, kendi geleceklerini teminat altına almaya çalışan yöneticilerden nasıl bir ahlak, adalet ve sevgi anlayışı beklenebilir ki. Kendilerini üyelerinden üstün gören, üyeleri hakkında dedikodu yapan, üyelerini kötüleyen, kendi cahilliklerinden bihaber yöneticiler yönettikleri kümeleri ve ait oldukları toplumları felakete sürüklemekten başka bir şey yapmayacaklardır.
Yöneticilik, bilgelik ve liyakat gerektiren bir sanattır. Ve bilgelik; iyiyi gözetecek, kötüye karşı durabilecek, doğruyu savunacak, yalana karşı savaşacak, üyelerinin haklarını savunacak, hak yemeyecek, bunları bünyesinde barındıran erdem sahibi doğru ve adaletli kişiliklerde olabilecek özellikler bütünlüğüdür. Bu arada projeksiyonu bizim meslek kümemize doğrultacak olursak hangi erdem ve ilkelerle işlerliğin yürütüldüğü meselesinin değerlendirilmesi sizlerin takdirine bırakılmıştır.
Temennim, her zaman meslek kümemizin içerisinde ve toplumumuzda bu erdemlere sahip kişilerin sayılarının çoğalması yönünde olmuştur ve böylede olacaktır. Mal cimride, silah korkakta, karar zayıfta olursa, DÜZEN BOZULUR.
Sağlıcakla kalın.
ABDULLAH AYDIN
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
Ticaret Bakanı Bolat'tan ek gümrük vergisi açıklaması: Amacı...
Optometri ve optisyenlik birbiriyle bağlantılı meslekler olu...
“Tıbbi Cihaz Sektör Toplantısı” Türkiye Odalar ve Borsalar B...
Louis Vuitton’dan Dior’a birçok lüks markası olan LVMH, spor...
Ekim ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığı...
Sektörümüzde haksız kazanç elde edilmesine yönelik her türlü...
211 bin 770 adet numaralı ve güneş gözlüğü ile çerçevenin ya...
Ülkelere Göre Gözlük Ve Kontakt Lens Kullanan Nüfusun Yüzdes...
OECD tarafından yayınlanan "2023 Health at a Glance" Raporun...
Uzun ve kısa boylu iki kişinin ekranla arasındaki mesafeye v...
Evet sayın devrik başkan ;
Bu yazdıklarının tamamına sahipsin. Fakat sende öğle bir özellik varki başkanımız olmamana sebeb, oda bende kalsın. Anlıyan anladı. Hadi sağlıcakla kal.