Cumhuriyeti kapatmaya kimsenin gücü yetmez dedi,. Cumhuriyet yaşıyor, ilelebet yaşayacak.
28 Ekim 2023 - 23:55 'de eklendi.
Cumhuriyet apartmanı, Cumhuriyet palas, Cumhuriyet Kıraathanesi, Cumhuriyet Lokantası, Oteli, berberi, işkembe salonu duymuştum.
Hatta Cumhuriyet pavyonu bile vardı Adana da. Ama Cumhuriyet Gözlükçüsünü ilk kez duyuyorum.
Bir vesile ile onu da öğrendim. O vesile de kıl dönmesi sebebiyle yattığım Balıkesir Devlet Hastanesinde yaşlı oda arkadaşımın gözlükçü olduğumu öğrenmesi ile oldu. Ben dedi, Rahat konuşabilmek için kağıt mendile sardığı takma dişini ağzına oturtarak, bir dönem diş teknisyenin yanında çalıştım. Sonra bir iki öksürdü.
Merakla Bekliyorum. Diş doktorundan sonra gözlükçüye nasıl geçecek.? Mehmet amcanın acelesi yok. Suyunu içti. Yatağa uzanırken ay aya ay. Bu ağrılar beni öldürecek dedi. Yastığını düzeltti. Ortaya bir laf atıp ta sonra onu unuttu sandım. Bir şey değil. Şimdi refakatçısı gelip te ”sen daha uyumadın mı? deyip azarlarsa ben sabaha kadar uyuyamam artık. Allah tan refakatçısı torunu cep telefonu ile bahçede oyalanıp, sigara içiyor.
Mehmet amca Sonra yatağında bana doğru dönerek, O zaman da yazın şimdiki gibi trafik kazası geçirmiştim.. O zaman dediysem 15 yaşındayım. Yani 1969 yılı falan. Komşumuzun traktöründen düşmüştüm. Dişlerim ve kolum kırılmıştı, yürüyecek hale geldiğim de Babam beni diş doktoruna götürdü. Misak Altın. Çanakkale de cumhuriyet meydanından saat kulesine doğru dönüyorsun. Solda bir başka sokağın köşe başında eski 2 katlı bir binanın üstü. Altında da Cumhuriyet gözlükçüsü.
Ben ağrılarımı falan unuttum. Cep telefonun da kayıt yapayım diye düşündüm bütün gün elimden düşürmediğim için şarjı azalmış. Soru sormaya da korkuyorum Allah’tan yine konuşmanın akışı içinde yer, tarih, zaman bilgisini kendi veriyor.
Doktor, dişlerime baktı. Babamla ne konuştularsa,.. Babam bundan sonra burada çalışacaksın dedi Anladığım kadarıyla diş tedavimin bir kısmını çalışarak ödeyecektim.. Aynalı çarşı tarafında Yine yaşlı bir Yahudi’nin teknisyen olarak çalıştığı bir atölyesi varmış. Ora İle bura arasında gidip gelecek, ortalığı temizleyecektim..
Mehmet amca, kesik kesik konuşması bana Halit Kıvanç’ın maç anlatışı gibi akıcı geliyor. Tek kelimesini kaçırmamaya çalışıyorum.
Bizim binanın hemen yanında Zahireci Yunus vardı. Bazen Zahireciye gelen at arabasında ki, un, arpa, buğday çuvallarından düşen tozlar, sokağı kaplardı. Hiç üzerime vazife olmadığı halde bir gün bizim binanın önüne kadar gelen tozları süpürürken bir elin başımı okşadığını hissettim. Papyonlu, yelekli, bıyıkları yukarı doğru yaşı 50’nin üzerinde bir adam. Habip Süvari…
Elime bir 25 kuruş tutuşturdu.
Aferin evladım dedi. Ondan sonracığıma, bahşiş beklentisinden mi nedendir bilmem sürekli kapının önünü de süpürmeye başladım. Nakdi bir para yerine bahşişlerimi poğaça, simit , gazoz , çekirdek olarak tahsil ettim.
Çok iyi anlaştıkları Doktorum Misak Altın la sohbetlerinde ben de yer alırdım.
Dostum demişti bir gün Habip bey patronuma, kahvesini yudumlarken, Çanakkale de bile papyon takmamı yadırgayanlar var. Oysa papyon, kravat gibi değil. Sağa sola takılmıyor, yemek yerken sorun olmuyor. Ayrıca fark etmiyorsun bile. Sadece sana bakanlar görüyor. Biz asrı uygarlığı önce kılığımızla sonra davranışlarımızla gerçekleştireceğiz.
Her Cumhuriyet , 23 nisan, 19 mayıs benzeri milli bayramlarda doktor Misak beyle tribün de yerini alır, akşamları da eğlencelerine katılırlardı.
Çoğu gün kapalı olan dükkanı günde 1-2 saat açılır, onda da arkadaşlarıyla sohbet ederdi. Ne bir gözlük sattığını gördüm, ne cam taktığını. Zaten toplasan 15-20 çerçeve ya vardı, ya yoktu.
O yaz tatilinin sonunda okul sebebiyle işten ayrılacağım son gün yine son kahvelerini getirdim.
Mehmet bey dedi bana Habip Amca. Sen bugün işi bırakıyorsun ya. Ben sana çok alıştım. Sen yoksan ben de bir daha gelmem buraya dedi. Gülüştüler. Şaka yapıyor sandım. Kısa bir süre sonra dişlerim için Misak Amca’ya uğradığım da Cumhuriyet Gözlükçüsünün boşalmış olduğunu gördüm. Misak amca ya.
Cumhuriyet kapanmış dedim.
Kızmış gibi yaparak,
Cumhuriyeti kapatmaya kimsenin gücü yetmez dedi,. Cumhuriyet yaşıyor, ilelebet yaşayacak diye slogan attı. Sonra acı acı gülümsedi. Ne yapsın adam zaten hastaydı. İtalya’ya yakınlarının yanına gitti.
Sonra saat kulesine doğru bakarak, Saat kulesi zamana verilen bir değerdir dedi Habip bey, bir 29 ekim de açtığı dükkanı, sonraki 29 ekim de kapattı.
Gözlerinin dalışından onu özlediğini anladım.
Sen de daldın Mehmet amca dedim.
Benimki de özlemden dedi. İnsanın hatırlayacağı güzel şeyleri olması ne güzel!
Metin Turanlı
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...