Şirketlerin, siyasi partilerin, DERNEKLERİN ve aklınıza gelebilecek her kurumun başlangıcındaki temel amacı ulvi hedeflere ulaşmak isteğidir. Bundan dolayıdır ki bütün kurumlar yaşadıkları coğrafyada üyelerine güzel ve kaliteli hizmet üretmeyi amaçlar. Başkanlar, tüm olumlu vasıflara sahip bir kişi olarak yola çıkar ve ona inanalara liderlik eder, dinamik ve kararlıdır. Yılların birikimi ile meslektaşların ihtiyaçlarını eksiksiz biliyor […]
28 Ağustos 2013 - 23:14 'de eklendi.
Şirketlerin, siyasi partilerin, DERNEKLERİN ve aklınıza gelebilecek her kurumun başlangıcındaki temel amacı ulvi hedeflere ulaşmak isteğidir.
Bundan dolayıdır ki bütün kurumlar yaşadıkları coğrafyada üyelerine güzel ve kaliteli hizmet üretmeyi amaçlar.
Başkanlar, tüm olumlu vasıflara sahip bir kişi olarak yola çıkar ve ona inanalara liderlik eder, dinamik ve kararlıdır. Yılların birikimi ile meslektaşların ihtiyaçlarını eksiksiz biliyor gibi görünür ve ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olumlu tavırlar sergiler. Etrafına yaydığı bu pozitif enerjiyi, artık karizmatik bir yere yerleştirmiştir. Bir süre sonra, görüşlerinin netleştiği hissine kapılmaya başlar, artık başkanın çok uzun süre başarılı olmasına engel hiçbir şey kalmadığına inanır.
Artık başkan bir virüs kapmıştır, fakat bu virüsü kabul etmeyip ne yazık ki kendi sonunu hazırlamaya başlar.
Bu virüsün adı “BAŞKANLIK SENDROMU” olarak geçer.
Başkanlık Sendromuna yakalananlar, artık işleyişi değiştirmeye başlar, açıklamarında vazgeçilmez olduğunu, sektörün tek kurtarıcısı olduğunu, yerini kimsenin dolduramayacağını, onun sayesinde sektörün devam etiğini, aslında başkanlık yaptığı yere bir zarar gelmesini istemediği için bütün bunları yapar.
Nedense artık dernek içinde plan, çalışma, proje üretme, üyelerin menfaatine bir işlem yapılmaz. Yapılsa bile paydaşların etki ve ilgisi ile yapılmaz. Onun için paydaş ( üye ) önemsizdir. Önemli olan Başkanın istedikleri ve kendi belirlediği ihtiyaçlardır. Sürekli bir ” Efendim siz en iyisini bilirsiniz, nasıl isterseniz öyle olsun” durumu söz konusudur.
Hastalığın en tehlikeli dönemeçlerinden birine girilmiştir: KORKU!!!
Sadece Başkanın istedikleri olsun, ona muhalefet etmeyelim diye etrafındakileri ona alan söylemeye zorlarlar. Bu yalanlar onunda hoşuna gitmeye başlar, kendisinin ne kadar iyi işler yaptığını, kendisinin vazgeçilmez olduğunu, üyeler kıymetini bilmediğinden bahseder.
Toplantılarda, artık tek taraflı, tek yönlü, ne kadar iş yaptığını, herkesin yararına önemli kararlar aldığını, ama yanlış anlaşıldığını, çevresindekilerin onu desteklemesini ister.
Artık herkesten korkar, yönetim kurulu üyelerinden, çalışma arkadaşlarından, destekleyenlerden, aklınıza kim gelirse herkes onun için bir tehdittir.
Bu hastalık nedeni ile ülkemizde kurulan derneklerin mevcut başkanları hala bu hastalığa yakalandıklarının farkında değillerdir. Ancak tedavinin birinci şartı teşhistir. Eğer Başkan ” BAŞKAN SENDROMU”nu bir hastalık olarak görebilirse tedavi gerçekleşebilir ve çöküşten kurtulabilir.
Saygılarımla,
Metin İLHAN
Mekânın cennet olsun sebebi hayatım Gözlükçübaşı Sedat Hoca ...
Kendilerini ve mesleğimize kazandırdıklarını iyi duygularla ...
UV koruyucu ve CE belgeli ürünler, TİTCK tarafından tıbbi ci...
Birileri hâlâ rahatça “Optometrist” unvanını kullanabiliyor,...
Görmek bazen net bir camla başlar ama asıl mesele onun ardın...
Antalya'nın Manavgat ilçesinde kaçakçılıkla mücadele kapsamı...
Meslek camiamızın büyük çınarlarından, gönüllerimizde derin ...
SGK’nın iki yılda bir uyguladığı gözlük geri ödeme politikas...
ABD’nin Çin Menşeli Optik Ürünlere Vergi Artışı, Gözlük Sekt...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Allah şifa versin zor be başkan; bu kadar süreden sonra o koltuğu bıakmak, bak bırakamayanlar seçimi kaybetseler dahi yeni bir dernek kuruvediler.