SGK Başkanı Sayın Fatih Acar’ın açıklamalarını dinledim. Bu konuda ki görüşlerimi bu platformu izleyenlerle paylaşmak isterim. Öncelikle SGK gibi bir kurumun başındaki bir yöneticinin kurum menfaatlerini, bu kuruma çalışan ve işveren payları adı altında yaklaşık %34 seviyesinde prim ödeyenlerin de haklarını korur şekilde savunması, son derece gerekli, anlaşılır ve takdire şayan bir davranıştır. Bunun beraberinde […]
08 Şubat 2012 - 18:05 'de eklendi.
SGK Başkanı Sayın Fatih Acar’ın açıklamalarını dinledim. Bu konuda ki görüşlerimi bu platformu izleyenlerle paylaşmak isterim.
Öncelikle SGK gibi bir kurumun başındaki bir yöneticinin kurum menfaatlerini, bu kuruma çalışan ve işveren payları adı altında yaklaşık %34 seviyesinde prim ödeyenlerin de haklarını korur şekilde savunması, son derece gerekli, anlaşılır ve takdire şayan bir davranıştır. Bunun beraberinde de birçok ülkede “Optik Geri Ödemesi” nin de olmadığı diğer bir gerçektir.
3 Yılda bir hak sahiplerine tahsis edilmekte olan 35,00 TL tutarında ki 2 yıl garantili bir çerçevenin yeterli veya yetersiz olduğu hususu ayrı bir tartışma konusudur. Ancak sayın başkanın değindiği yasal olmayan ürünler mevzu sanırım yaşanan ve yaşanacak olan kaosun temel noktasıdır.
Öncelikle Sayın Taylan Hocamın da mail in de bahsettiği üzere, üstünde yasaklamalar ve ek mali yükümlülükler olan ürünlerin kayıt dışı arzı her sektör ve ürün grubunda olduğu gibi sektörümüzde de olmaktadır. Ülkemizde gerek üretim yapanlar, gerekse yasalar çerçevesinde ithalat yapanlar, zaten kurumun istediği her türlü evrakla medula sistemine kaydolmaktaydılar. Bahsi geçen bu firmaların kayıt dışı faaliyetlerinin de olduğunu hiç sanmıyorum.
Başlangıcında bir çoğumuzun yararlı olacağına inandığımız fonun, beklenen sonucu vermeyip, kaçağı teşvik ettiği ve fondan beklenen “yerli sanayiye destek” ümidini de boşa çıkardığı maalesef aşikardır. Ancak bu hususunda aslında SGK ile ve bu kayıt dışılığı önlemenin bir diğer yolu olarak öne sürülen Barkod uygulamasıyla bir ilişkisinin olmadığını düşünüyorum. Yukarıda da bahsettiğim gibi, kayıtdışı bir ürünün sisteme kaydı mümkün değildir.
Aslen sisteme kaydedilenler, gümrüklere terkedilmiş ve satışı yoluyla resmileştirilmiş ürünlerdir. Ben sektörün çok geniş bir kesiminin gayrı kanuni yollara yönelmediğine inanıyorum. Ancak uygulamalarda, çok küçük bir azınlık için, çok geniş bir kesim ciddi zorluklar veya maddi külfetler içine sokulmaktadır. Şayet kötü niyetlilerin olduğunu düşünüyorsak, yeni uygulamada da bunun önüne geçilemeyecektir. Ülkemizde pazara arz edilmekte olan ürünlerin çok önemli bir bölümü fiyatları itibarıyla SGK mensuplarına satılamamaktadır. Bu gözlüklerin diğer tüketicilere satışında ise ürüne ait barkod açığa çıkacaktır.
Dolayısıyla tasarruf edilen bu barkodların, barkodsuz ürünlerle ilişkilendirilerek kullanılması mümkün olabilecektir. Eski bir başbakanımızın göreve gelir gelmez yaptığı ilk uygulama, belli bir yaş üzerinde olanların hatırladığı, neredeyse her muamele için istenen, o zamanlar “iyi hal kağıdı” olarak adlandırılan belgenin işlemlerin bir çoğu için kaldırılması olmuştur. Rahmetli Başbakanımızın bu konuda ki açıklaması da, küçük bir dürüst olmayan azınlık için, büyük bir dürüst kitleyi cezalandıramam olmuştu.
Devletin, kurumların kayıt standartlarını yükseltmelerine kimsenin söyleyecek sözü muhakkak ki yoktur. Ancak faaliyetlerini devletin koyduğu kurallara uygun olarak yapmakta olan tamama yakın çok büyük kesiminde, bu uygulamayı yapabiliyor olması ve dolayısıyla uygulamaya destek veriyor olması gerekir. Şu an sektörümüzde alışverişin gerçekleştiği gün itibarıyla, yasal, geçerli kurallara uygun olarak el değiştirmiş milyonlarca gözlük gerek perakendecilerin, gerekse tedarikçilerin stoklarındadır. Bu ürünlerin kimisinin üreticisi, kimisinin tedarikçisi, kimisininde koleksiyon dışı kalmaları nedeniyle barkoduna ulaşmak mümkün değildir.
Sağlık Bakanlığının, SGK nın muhakkak surette bu çok önemli detaylara uygulanabilir çözümleri sektör temsilcileriyle birlikte üretmesi, herkesin destekleyeceği, mecburiyetten değil canı gönülden dahil olacağı yeni bir sayfa açması gerekmektedir. Bu vesileyle, yeni uygulama çalışmalarında, gerek birlikte, gerekse ayrı ayrı mesai vermekte olan Türkiye Gözlük Sanayicileri Derneğine, Optik Optometrik Meslekler Derneğine ve Konfederasyona teşekkürlerimi sunarım.
Saygılarımla,
Hayim K. YANAROCAK
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Sayın Hayim beye teşekkürler. Yazısını çok beğendim ellerine sağlık. yalnız bir cümlesine bir açıklık getirmeye çalıştım umarım beni bağışlar Bunun beraberinde de birçok ülkede “Optik Geri Ödemesi” nin de olmadığı diğer bir gerçektir. Sağlık AB müktesebatı değildir. Sağlıkla ilgili konular birliğe giren üyeler şerh koyarak girmişlerdir. Başka bir ifade ile. Her ülke sağlıkla ilgili alanda ülke insanının ihtiyacına göre. Ve ekonomik imkânlarına göre düzenleme yapabilir. Gözlükçülük AB de kimi ülkelerde ticaret el sanatı sağlık karma meslek (Hollanda.Almanya vs) .tanımlanmıştır. Bütün ülkelerde uygulanan Standard bir optisyenlik kanunu yoktur. Kimi ülkelerde de bizde olduğu gibi sağlık mesleği olarak düzenlenmiştir.(Yunanistan. İngiltere. Türkiye) ÖZEL… Read more »