Toplumlar üzerine uygulanan sömürü, baskı, zulüm, toplumsal eşitsizlik, adaletsizlik sanıldığı gibi sadece zora, çıplak şiddete dayanmaz. Esas itibariyle gönüllü kölelik ve ya gönüllü kabullenmeyle egemenlik tesisi kuruluyor. Gönüllü kölelik; ezilen ve sömürülenlerin resmi ideolojiyi içselleştirmesi demektir. Bilindiği gibi egemen ideoloji, kavramlar, sözcükler, söylemler ve kurumlarla oluşturuluyor. Bilincin sömürgeleştirilmesi için de “aydın” denilenler, yazarlar, uzmanlar, çeşitli […]
01 Şubat 2013 - 15:50 'de eklendi.
Toplumlar üzerine uygulanan sömürü, baskı, zulüm, toplumsal eşitsizlik, adaletsizlik sanıldığı gibi sadece zora, çıplak şiddete dayanmaz.
Esas itibariyle gönüllü kölelik ve ya gönüllü kabullenmeyle egemenlik tesisi kuruluyor. Gönüllü kölelik; ezilen ve sömürülenlerin resmi ideolojiyi içselleştirmesi demektir. Bilindiği gibi egemen ideoloji, kavramlar, sözcükler, söylemler ve kurumlarla oluşturuluyor. Bilincin sömürgeleştirilmesi için de “aydın” denilenler, yazarlar, uzmanlar, çeşitli düşünce kuruluşları, bilim erbabı ve bazı profesörler seferber ediliyor. Bir bütün olarak bu kişi ve kuruluşların misyonu; yalanı gerçek, yanlışı doğru, kötüyü iyi gibi göstermektir.
Emperyal ve kapitalist düzen savunucuları bu ortamları hazırlarken tek hedefleri yanlış bilinç oluşturmaktır. Neoliberal saldırı her seferinde daha çok insanı işsiz, aç, korumasız bırakıp dışlıyor, marjinalleştiriyor. Herkesin başının çaresine bakmasını salık vererek hareket ediyor. Gerçek anlamda sivil toplum örgütü sayılması gereken kurum ve kuruluşlarI, Demokratik Toplum Örgütlerini, Sendikaları ve Meslek Odalarını yıpratmak, etkisizleştirmek üzere sinsi ve açık bir saldırı söz konusudur. Diğer taraftan kendi çıkarları doğrultusunda çalışan STK’ lara, Medyalara milyarlarca dolar aktarılıyor.
İnsanlar, içine sürüklendikleri çaresizliğin asıl nedenini anlamasınlar diye “bilimsel” dedikleri çalışmalar finanse ediliyor. Tartışılması gerekenin tartışılmasını engelleyen kurum, kuruluş ve kişiler muteber sayılıp ödüllendiriliyor. Sistemi aşmaya yönelik kurum ve kuruluşlar da parasal desteklerle etkileştirilip içleri boşaltılıyor ve ya doğrudan yenileri kuruluyor. Gerçek anlamda eleştirel çabaların önünü kesmek için yeni bir “araştırmacılar”, “proje yöneticileri” katmanı türetilmiş durumda. Bu amaç için milyarlarca dolar harcanıyor. Ama bir şartla; olup-bitenlerin kimin için ne anlama geldiğini tartışmamak ve tartıştırmamak.
Emellerini gerçekleştirmek için ellerindeki sınırsız gücü kullanmaya çekinmeyen bu ”yeni dünya efendileri” gerekirse hükümetleri devirmekten imtina etmemişlerdir. Gelişmekte olan ülkelerin siyasetine, ekonomisine, toplumsal yaşantılarına yön verecek gücü hep ellerinde bulundurmuşlardır. Ülkemizde de hükümranlıklarını koymadıkları alanlar hemen hemen yok gibidir. Hepsini irdelemeye çalışmak yüzlerce sayfaya sığamayacağından sadece gözlük ve optik alanlarına göz diktiklerini belirtmekle yetinelim.
Bu gün Gözlükçü ve Optisyenler Konfederasyonu ve Türkiye Optik ve Optometrik Meslekler Derneği yaptıkları mücadelenin bu açtığım pencereden tartışılması gerektiği kanısındayım. Çok uluslu şirketler, dünyaca büyük perakendeciler ve firmalar yeni bir düzenlemenin peşindeler. Bu düzenlemeyi yapmak için hükümeti, parlamenterleri baskı altına almaktan ve onları yönlendirmekten asla vazgeçmeyeceklerdir.
Bu bağlamda düşünüldüğünde Meslek Örgütlerimizin ne tür zorluklar altında olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Müessesesini, çocuklarını, eşlerini ve değerli zamanlarını bırakıp her gün meslek adına bir şeyler yapmaya çalışan yöneticilerimizi morallendirmemiz gerekmektedir. Gün, birbirine dalaşıp kavga etme günü değildir.
Üçüncü Dünya Ülkelerinde, devletlerin başlıca işlevi; çok uluslu şirketlerin faaliyetlerine uygun bir ortam yaratmak emperyalist sömürü ve yağmayı güvence altına alacak düzeyde, makroekonomik dengeleri kurmaya imkân veren ekonomik politikaları uygulamak, nihayet muhalefeti ve muhalifleri etkisizleştirmekle sınırlıdır. Bu yüzden gerek SGK ve gerekse Sağlık Bakanlığı İletişimlerinde ikircikli davranmakta ve bazen yaptıklarına akıl- sır erdirilememektedir. Bu kadar ağır faktörler altında meslek adına bir şeyler yapmaya çalışan yöneticilerimizin pozisiyonunu doğru algılamak zorundayız.
Bizim derneklerimize zaman zaman getirdiğimiz eleştiriler, bu ağır zeminde hareket edilirken bütün sorumluluğu almaya çalışmaları ve bilgi akışını bazen sekteye uğratmalarından kaynaklıdır. Eleştirilerimizin yer aldığı dökümanların, bazı dernek yöneticilerimiz tarafından başka amaçlar uğruna kullanılması ve örgütsel bütününün zedelenmesine yol açmaları kabul edilir bir durum değildir. Kaldı ki Konfederasyonumuzu eleştirirken kendilerine danışılmadan, görüşleri alınmadan hareket edildiğini belirten bu yöneticilerimiz; nasıl oluyor da bizlerle konuşmadan, fikrimizi almadan adımıza hareket edebiliyorlar! Bu tür hareketlerin çağdaş yönetimler de yeri yoktur, yanlıştır.
Gözlükçü ve Optisyenler Konfederasyonu ve TOOMD’ ni oluşturan iradenin arkasında, geniş bir gözlükçü ve optisyen tabanına sahip, çalışkan, irade sahibi ve ciddi bir ekibin olduğu unutulmamalıdır. Konfederasyon yönetim kuruluna ve diğer organlara seçilen her üyenin de meziyetli, ayrıcalıklı yönleri olan, mücadeleci ve ferasetli meslektaşlarımızın olduğu da bilinmelidir. Hal böyle iken yapılan eleştirileri üzerine alan ve, konudan vazife çıkarıp, eleştiri yapan bazı dernek yöneticilerini ve bazı üyelerini pervasız ve bayağı bir dille kalemine konu eden bir dernek başkanımızın naif olmayan hareketi de doğru değildir ve kabul edilemez.
Yineleyecek olursak; gün birlikte hareket etme günüdür. Sorunların bütün yönleri ile ele alınabilmesi için Gözlükçü ve Optisyenler Konfederasyonu ve TOOMD çeşitli görevler düşmektedir. Öncelikle meslekle ilgili bütün derneklerle ve değişik gözlükçü oluşumları ile ( İstanbul ve İzmir Optik kooperatifleri gibi…)bir araya gelip durum değerlendirmesi yapması gerekmektedir. Sonrasında,”GOK yönetim kurulu üyeleri” acilen toplanmalıdır. Meslektaşlarından gelen her çağrıya önem vermeli ve bu yönde hareket etmelidir.
Böylesi bir dönemeçte eski kavramlar, eski yaklaşımlar, eski mücadele yöntemleri artık işe yaramaz durumdadır ve yeni başlangıçlar, yeni mücadele yöntem ve araçları yaratmak, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, toplumun ekonominin ve sermayenin hizmetinde değil de, tam tersine ekonominin ve ekonomik faaliyetin toplumun hizmetinde olduğu bir uygarlığın yolunu aralamak bu amaçla da ayağa kalkmak durumundayız.
Güzel ve özlenen günleri hep beraber görmek dileğiyle bütün meslektaşlarımı muhabbetle selamlıyorum.
Saygılarımla…
Volkan YILMAZ
Optisyen
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
VOLKAN YILMAZ MESLEKTAŞIMIZI GELECEĞİMİZE, FARKLI AMA DİKKATE DEĞER BİR BAKIŞ AÇISI GETİRMESİNDEN DOLAYI KUTLUYORUM. DEDİĞİ GİBİ BU KONULARDA DAHA ÖZGÜR ,DAHA YÜREKLİ SESLERE MUHTACIZ. KONU AÇILMIŞKEN DÜNYA MARKASI OLARAK BİLİNEN MARKALARI 3 DOLARA ÇİNDE YAPTIRAN VE ÜSTELİK KOLLARINA ÇEKİNMEDEN MADE İN CHİNA YAZDIRANLARIN 300 TL YE SEKTÖR MAĞAZALARINA FARKLI DAYATMALARLARLA ÜRÜN VERMESİNİ DE YÜKSEK SESLE KONUŞMALIYIZ.
SAYIN VOLKAN YILMAZ ÇOK DOĞRU BİR TESPİT
ŞİMDİ NE OLUYORUZ YAAAA DİYENLER NEYSE TESEV CİLER MUTLU OLMAZ BU
YORUMUNA BUNDAN SONRA HANGİ KONULARDA NASIL BİRLİK TE ÇALIŞABİLİRİZİ BUNU
EN KISA SÜREDE KONUŞALIM DAHA GİDECEK ÇOK YOLUMUZ VAR BUNLARA
DAHA ÖZEN GÖSTEREN MESLEKTAŞLARIMIZIN OLUŞMASI BU KONUNUN FARKINA
VARMADIĞINIZ ZAMAN VARDIĞINIZ DADA ÇOK ŞEY GEÇMİŞ OLACAK dostlar
kıymetli meslektaşim yazına sonsuz katılıyorum umut ediyorumki inşalah her şey güzel olsunn saygı sevgi ve muhabettlerimle….