Optik sektöründe ithalatın önünü kesecek yatırımlar yapılıyor. Ancak bunlar yeterli değil. Daha alınacak çok yol var. TOBB Medikal Meclisi’nin hazırladığı rapora göre, tıbbi cihazlar sektörü 300 binden fazla ürünü bünyesinde barındırıyor. Satır Aralarından Seçmeler SAĞLIK sektörü hızlı gelişiyor. Devletin sağlık hizmetlerinin önemli bir bölümünü özel sektöre terk etme politikası, sektöre ivme kazandırmış durumda. […]
18 Ağustos 2014 - 14:18 'de eklendi.
Optik sektöründe ithalatın önünü kesecek yatırımlar yapılıyor.
Ancak bunlar yeterli değil.
Daha alınacak çok yol var.
TOBB Medikal Meclisi’nin hazırladığı rapora göre, tıbbi cihazlar sektörü 300 binden fazla ürünü bünyesinde barındırıyor.
Satır Aralarından Seçmeler
SAĞLIK sektörü hızlı gelişiyor. Devletin sağlık hizmetlerinin önemli bir bölümünü özel sektöre terk etme politikası, sektöre ivme kazandırmış durumda. Sağlık sektöründeki gelişme doğal olarak tıbbi cihazlar yani medikal sektörünü de olumlu etkiliyor. Medikal sektörün yıllık hacminin 6 milyar doları bulduğu hesaplanıyor.
Halen tıbbi cihaz ihtiyacının yüzde 90’ını ithalatla karşılıyoruz. Oysa Türkiye, en fazla tıbbi cihaz ihtiyacı olan 30 ülke arasında yer alıyor.
Yani pazar büyük ama yerli üretim sınırlı.
Tıbbi cihazlar sektörü katma değer açısından üst sıralarda yer alıyor. Örneğin, göz cerrahisinde kullanılan bir makasın üretim maliyeti sadece 5 dolar. Ancak böyle bir ürünü, marka değeri yüksek üreticiler 150-200 dolara satabiliyor. Bu yüzden katma değeri yüksek bu sektörün yerlileştirilmesi büyük önem taşıyor.
Nitekim gerek Sağlık Bakanlığı gerekse sektör temsilcileri bu gerçeğin farkına varmış durumda. Henüz sektöre özel teşvikler olmasa da medikal sektöründe son yıllarda önemli yerli yatırımlar yapılıyor. Birçoğu ilk niteliğindeki bu yatırımlar arasında neler yok ki…
Türkiye ilk katarak lensini, ilk kalp stentini ancak iki yıl önce üretmeye başladı. Cerrahi aletler anlamında Samsun önemli bir yetkinliğe ulaştı. Optik sektöründe ithalatın önünü kesecek yatırımlar yapılıyor. Ancak bunlar yeterli değil. Daha alınacak çok yol var.
300 BİN ÇEŞİT ÜRÜN
TOBB Medikal Meclisi’nin hazırladığı rapora göre, tıbbi cihazlar sektörü 300 binden fazla ürünü bünyesinde barındırıyor. Sektörün alt dallarını tıbbi görüntüleme sistem ve cihazları, ameliyathanedeki tüm cihazlar, solunum cihazları, cerrahi alet ve cihazlar, protez dişler, tıp, cerrahi ve dişçilikte kullanılan mobilya ve aksamları, elektro teşhis cihazları ve aksamları, dişçiliğe özgü alet ve cihazlar, steril dikiş malzemesi, gözle ilgili tıbbi alet ve cihazlar, dişçi tornaları, X ışınlı cihazlar, suni eklemler, protezler, ses ve işitme cihazları, optik tıbbi cihazlar, tek kullanımlık sarf malzemeleri, radyoterapi sistemleri, fizik tedavi cihazları, biyokimya, moleküler biyoloji, hematoloji, genetik ve mikrobiyoloji cihazları oluşturuyor.
Türkiye’de bine yakın medikal malzeme üreticisi var. Bunların 700’ü hem üretici hem ihracatçı konumda. Sektörün bir özelliği de devletin hiçbir şekilde yer almaması, tamamen özel sektörün elinde bulunması. Medikal malzeme üretimi İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde yoğunlaşıyor.
KOBİ’LER SIRTLIYOR
TOBB’un raporuna göre, tıbbi cihaz sektörü Avrupa’da son derece büyük öneme sahip. Yaklaşık 11 bin üreticinin faaliyet gösterdiği sektörü KOBİ’ler taşıyor. Avrupa’daki üreticilerin yüzde 80’i KOBİ niteliğinde. Global kriz öncesinde sektörün yıllık büyümesi yüzde 6’ları bulmuştu. Halen Avrupa çapında 530 bin kişiye iş olanağı sağlayan sektörün toplam büyüklüğü 80 milyar euro’ya ulaşmış durumda.
Avrupa medikal malzeme pazarının üçte biri Almanya’nın elinde. Almanya’yı İngiltere, Fransa, İsviçre, İtalya, Romanya ve İsveç izliyor…
TEŞVİK ŞART
Sektörün büyüyebilmesi için Ar-Ge yatırımları büyük önem taşıyor. Nitekim Avrupa’daki firmalar, yıllık satış gelirlerinin yüzde 8’ini Ar-Ge yatırımlarına harcıyor. Türkiye’de de henüz yüksek teknolojiyle üretimde zorlanan üreticilerin Ar-Ge’ye kaynak ayırmaya başladığı dikkat çekiyor. Eskiden sağlık profesyonellerinin istek ve tavsiyeleriyle yönlendirilen ve gelişen sektörde, artık donanımlı mühendisler ve tasarımcılar bünyelere katılmaya başladı.
Kuşkusuz bu gelişmede, son yıllarda verilen Ar-Ge teşviklerinin büyük payı var. Ancak Türkiye’de medikal sektörün gelişebilmesi için sadece Ar-Ge teşvikleri yeterli değil. Sektör temsilcileri, sağlıkta ihtisas OSB’leri (organize sanayi bölgesi) kurulmasını, kamu alımlarında yerli üretici lehine yüzde 15 destek sağlanmasını istiyor. Bu teşvik uygulamada karşılığını şöyle buluyor. Diyelim ki bir yerli üretici ile ithalatçı firma aynı ihalede teklif verdi. Yerli üretici yüzde 15 daha yüksek teklif verse de kamu kurumlarına alımlarını yerli üreticiden yapması tavsiye ediliyor. Ancak bu teşvik uygulamada çok fazla karşılığını bulmuyor.
İşte optikten stende, protezden işitme cihazlarına medikal sektörün en cesur yerli yatırımcıları…
OPTİK SEKTÖRÜ YERLİLEŞİYOR
Türkiye’de görme bozuklukları ve diğer sağlık sorunları nedeniyle yılda 13 milyon gözlük çerçevesi kullanılıyor. Bunun 11 milyonu SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) tarafından alınıyor. SGK’nın çerçeve başına verdiği 37 TL bedel dikkate alındığında, kullanıcının ödeyeceği pay hariç 407 milyon TL’lik bir pazar ortaya çıkıyor.
SGK’nın yaptığı alımların 8 milyonu ithal, 3 milyonu da yerli ürünlerden oluşuyor. Türkiye’ye ithal gözlük getiren 100’e yakın tedarikçi firma var.
3 milyon civarındaki yerli gözlük üretimi daha çok küçük atölyelerde yapılıyor.
Türkiye’deki tüm atölyeler yılda 3 milyon adet gözlük üretiyor. Yılda 11 milyon gözlüğün ithal geldiği düşünülürse, bunun üretimi için en az 2 bin çalışanlı bir tesis kurulması gerekiyor.
GÖZLÜK DEYİP GEÇMEYİN
Gözlük çerçevesi deyip geçmeyin. Bir çerçevenin üretimi 50 farklı aşamadan geçiyor. Tel bükme, temizleme, polisaj, kaynak, montaj, kaplama, montalama, ayar gibi tüm aşamaların uzman elemanlarca yapılması gerekiyor. Bu noktada en büyük problem kalifiye eleman eksikliği olarak ortaya çıkıyor. Gözlükte teknolojiden ziyade insana dayalı üretim yapılıyor. Bu yüzden firmalar kendi çalışanlarını kendileri yetiştiriyor. Bir gözlük tesisi kurmak için az 50 kişilik istihdama ihtiyaç olduğunu da belirtelim.
Türkiye, gözlükte önemli bir pazar. Ancak üretici firmalar çevre ülkelerde de ciddi bir potansiyel bulunduğunu düşünüyor. Bu yüzden Artisan Metal de Mono Group da ihracata büyük önem veriyor. Mono Group, şimdiye kadar 9 ülkede distribütörlük anlaşması yapmış: Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Suriye, Mısır, Cezayir, Romanya, Yunanistan ve Fas. Ömer Erdil, “Optik çerçeve üretiminde bölgenin Çin’i olabiliriz. Avrupa’ya da rahatlıkla ürün satabiliriz” diyor
YERLİ KATARAKT LENSLERİ
Halk arasında “göz içi merceği” olarak da bilinen katarakt lensi, ameliyatla hastaların gözüne takılıyor. Türkiye’de yılda 300-350 bin katarakt lensi kullanılıyor. 2007 yılında bu lenslerin tamamına yakını ithal ediliyordu.
Bu alanda dünya çapında 40’a yakın üretici var.
Halen Türkiye’de 500 bin civarında katarakt hastası olduğu biliniyor. Katarakt ameliyatı olmayanlara ulaşıldığında iç pazarın daha da büyümesi bekleniyor. SGK, katarakt ameliyatı için 450 TL paket fiyat veriyor. Yerli katarakt lensleri 75, ithal olanlarsa ortalama 125 TL’den satılıyor.
Türkiye’nin bu alanda rekabete girmesi Avrupalıları hayli şaşırtmış. Varlıbaş, Avrupalı rakiplerin durumunu şöyle anlatıyor: “Almanya, İspanya, Fransa gibi ülkeler bizim bu alana girmemizi beklemiyordu. Çok şaşırdılar. Ancak bu işlerde biraz da fedai olmaz lazım. Biz de bunu yaptık. Şimdi göz lazeri de üretmek istiyoruz. Bu konuda arazi tahsisi bekliyoruz. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, arazi tahsisine onay verdiği anda bu alanda da üretime başlayacağız.”
LENS PAZARI ÇOK BAKİR
Söz lensten açılmışken Türkiye’nin ilk göz içi hidrofobik ve kontak lens üreten fabrikası Anadolu Tıp Teknolojileri’nden bahsetmemek olmaz. Sivas’ta kurulan Türkiye’nin ilk ve tek lens fabrikası Anadolu Tıp Teknolojileri, 2005’te üretime başladı. Bu firma, bir yandan da Avrupa ve Ortadoğu’ya ihracat yapıyor.
Sağlık sektöründeki gelişmeler Türkiye’nin önde gelen holdinglerini de bu alanda pozisyon almaya itiyor. Örneğin Eczacıbaşı İlaç Pazarlama, dünyanın önde gelen kuruluşlarından Japon Menicon’la lens ve lens bakım ürünleri pazarına girdi. Buna göre Eczacıbaşı İlaç Pazarlama, halen Avrupa, Amerika ve Japonya dahil olmak üzere 30’dan fazla ülkede 1.000’den fazla çalışanıyla faaliyet gösteren, Japonya’nın ilk ve en büyük kontak lens ve lens bakım ürünleri üreticisi olan Menicon’un ürünlerinin Türkiye haklarına sahip oldu.
Peki Menicon neden Türkiye’ye girdi dersiniz? Bunun için de rakamlara bakmak yeterli. Ülkemizde yaklaşık 200 bin lens kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Toplam nüfusa göre lens kullanım oranı yüzde 0.25 civarında. Bu oranın Avrupa’da yüzde 3’lere ulaştığı düşünülürse pazarın ne kadar boş olduğu ortaya çıkıyor.
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...