Cumhuriyetin 100. yaşını kutlamaya bu kadar az kalmışken, yıllardır birçok kez gündeme getirdiğim bir konuyu tekrar tartışmaya açmak istiyorum: Üretmezsek yok oluruz.
12 Haziran 2019 - 22:50 'de eklendi.
Birkaç gün önce dünya şampiyonu Fransa’yı 2-0 yendiğimiz maç kadrosunda bir tek Galatasaraylı futbolcu yoktu.
Evet, tarihinin ne kadar şanlı olduğunun ve müzende ne kadar çok kupaya sahip olduğunun hiçbir önemi yok.
Konu ulusal meseleler olduğunda üretemiyorsan, yoksun.
Bu konuyu daha önce Çin gerçeği yazısında, dört dolarlık koruma önlemi talep edildiği dönemde komisyona sunduğum raporda ve birçok yazının içinde işlemiştim.
Türk Gözlük Sektörü’nün içinde bulunduğu durum vahim aşamasından bir adım daha öteye, gelişme sürecine girmiştir. Var olan sorunların çözümü için çalışmalara acilen başlanmalıdır. İlaçta yapılan “TÜRKİYE İLAÇ SEKTÖRÜ STRATEJİ BELGESİ VE EYLEM PLANI 2015-2018” gibi, gözlükçülük için de benzer bir planlama ve çalışma derhal hayata geçirilmelidir.
Günümüzde yerli olarak kalan az sayıdaki büyük, orta ve küçük ölçekli işletmelerimizi yabancılara satmak yerine onları geliştirmek zorundayız. Orta ve yüksek teknoloji ürünleri ile Avrasya, Ortadoğu ve Afrika başta olmak üzere dünya ihracatında daha fazla pay alan, rekabet gücüne sahip oyuncu firmalara sahip olmalıyız.
Kendi kendinize sorduğunuz zaman bunu başaracak birkaç firmayı derhal sayabilirsiniz. Öyleyse kendinize bir de şunu sorunuz: “Biz bu firmalardan ne kadar ürün alıyoruz?” Yeteri kadar alışveriş yapmıyorsanız, neden?
Neden sorusuna verilecek cevaplar aşağı yukarı:
a) Pahalı olmaları
b) Modellerin yeterli olmamaları. Ürün kalitesi konusunda hiçbir şüphe yok; oldukça kaliteli mamuller üretiliyor.
Pahalı olmalarını değerlendirelim. Diğerlerinden %2-3 daha pahalı olan bir ürün, optisyenlik müesseselerine ne kadar zarar verebilir ki? Model ve dizayn konusuna gelince; bizler bu firmaları destekleyip güçlendirdikçe, onlarda Ar-Ge’ye ayıracak paylarını artırır, modellerini çoğaltırlar. Öyleyse yapacağımız şey şimdi ÇUŞ’lara (Çok Uluslu Şirket) ait tanınmamış bilinmeyen X marka ürünü yıllarca satıp ve onu tanınabilir kılacağımıza, kendi markalarımızı oluşturalım ki yarın rakibimiz olup bizlerin marka yaptığı ürünü karşımızda satmasınlar.
Hala geç kalmış değiliz. İkinci, üçüncü kuşak genç gözlükçü ve optisyenlerin yönettiği firmalardan ürün alalım. Yerli cam, yerli çerçeve, yerli kontak lens, yerli yazılım ve yerli sarf malzemesi alıp satalım.
Özgürlüğümüzün ve geleceğimizin teminatı üretmektir.
Turgut ÇAKAR
Fransa’da göz sağlığı alanındaki yetki sınırlarına dair tart...
Şanlıurfa İl Jandarma Komutanlığı tarafından “Suç İşlemek Am...
Anneler günü geleneği, Antik Yunanlıların Yunan mitolojisind...
Merhuma Allah’tan Rahmet, kederli ailesine, sevenlerine, sab...
Miyopiye Karşı Güçlü Bir Silah: 2025 Çin Optometri ve Oftalm...
İtalya’nın savaş sonrası en parlak sektör başarılarından bir...
Bu dönüşüm, kullanıcıların işlevlere uygulama olarak erişip,...
Camianın sesi mi, yoksa boşluğun yankısı mı?...
Her ne derseniz deyin; ruhsatsız, vergisiz, denetimsiz ve sa...
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 2018 yılında yürürlüğe giren “...