Üç gün hasta evde yattıktan sonra nihayet bugün işteyim. Bu havalar böyle bir açıp, bir kapatınca insan nasıl korunacağını bilemiyor.
12 Mayıs 2018 - 10:40 'de eklendi.
40 derece ateşle boğuştuğum üçüncü günün sonunda işe geldim. Bayağı da özlemişim işimi. Dün biraz daha iyiydim. Kahve alışkanlığım falan da yok. Ne kitap okurum, ne başka bir şey.
Bütün gün ev de tv izledim durdum. Yemek programları, sör vayvir falan. Gündüz filmler sadece adı sanı duyulmamış kanallar da oluyor. Onda da araya bir reklam alıyorlar belki yarım saat. Yok spor, klasik, gündelik ayakkabı 49 lira. Yok 1 hafta da egzersiz yapmadan vücuda bağlanan titreşimli bir bez parçası ile göbek eritme.
Yetmiyor bi de baklava dilimli kas yaptırıyor. Satıcı bir cümleyi durup durup belki 50 kere tekrar ediyor. Benim tezgahtarlardan biri böyle bir cümleyi arka arkaya 3 kez tekrarlayacak olsa hemen kapının önüne korum onu.
–Oğlum müşterinin kulakları mı sağır? Niye öyle sık tekrarlıyorsun ? Diyerekten. Bu insanların izleyicilerine de saygısı yok. Herkesi aptal yerine mi koyuyorlar ne?
Hanımın merakla izlediği dizilere takıldım bir ara. Hepsi birbirinin benzeri. Kara kuru adamlar, bol bol racon kesiyorlar. Güzel ve aptal kızlar da peşlerinde . En beğendiği dizi “Aşkım günahımdan büyük “dizisine 2 dakika bile tahammül edemedim.
Neyse sıkıldım işte. Hanım da 3 gündür benim yüzümden misafir falan kabul etmeyince;
–Nereye gidiyorsun? Falan demedi.
Şimdi işimin başındayım. İlaçlarımı aldım, kahve mi içiyorum. Masadan dışarıya bakıyordum ki, dışarda bir hareketlenme oldu. Böyle serseri kılıklı, pantolonu yırtık, uzun ve kirli saçından gözü görünmeyen gençten, uzun boylu sıska bir çocuk etrafını saran yine genç bir kalabalıktan bir şeyler söyleyerek uzaklaşmaya çalışıyor.
Kalabalıktan uzaklaşmak için olacak herhalde kendine en yakın bulduğu dükkana (ki o dükkan bizim dükkan, yani Hamdullah optik oluyor) girdi.
Deminden beri telefonla günlük cam siparişini vermekte olan kızımız Cansu hanım’a da bir şeyler oldu. Önce elinden telefonu düşürdü, sonra…
—Aaaa, Atakan Gülsoy. Dedi.
Atakan Gülsoy da kıvırcık saçlarını arkaya doğru atarak benim arkamda ki dolapta, başımın üstünde tam da onun göz hizasında da olan bir güneş gözlüğüne elini atarak gözüne taktı.
Cansu, telefon da cam siparişi alan kıza “aşkım gunahımdan büyük te ki, çocuk var ya, … o geldi işte ” dedi.
Optisyenimiz Mehmet bey, hemen atölyeden çıkıp vitrin önünde yığılmakta olan çoğunluğu kız olan genç kalabalığa kapının önünden ” dağılın, dağılın ama. Ayıp oluyor ” diye seslendi.
Benim varlığımı dikkate almadan kabadayı tavırlarla Atakan Gülsoy’a yönelerek, kendinden en az 10 yaş küçük bu çocuğa;
–Ne insanlar var ya abi… Bir rahat rahat gezdirmezler insanı dimi? Diyerek tasdik aradı. Atakan Gülsoy, hiç ikici bir gözlüğe bakmaya ihtiyaç duymadan, güzel bir gülümseme ile…
–Ne kadar bu? Dedi. Kız eli ayagi titrer bir vaziyette Mehmet’e baktı. Mehmet, sanki adam fiyat sormamış ta, askerlik arkadaşını sormaya gelmiş gibi,
–Bir şey içer miydiniz? Dedi. Ben hayretle izliyorum. Öyle böyle ne sebeple olursa olsun gözlük almaya gelmiş birini, biri hayranlıkla, diğeri de kendini göstermek gayreti içinde bir kompleksle ellerinden kaçıracaklar.
Atakan bey, aynadan başka bir yere bakmadan teşekkür ediyor. Mehmet bey ise saçmalıyor.
-Bu çok özel bir yapımdır. Tamamı el yapımı olup, istenirse aynı renklerde numaralı güneş camı bile takılabilir.
Atakan bir ara elini cebine attı. Cüzdanını çıkardı.
Mehmet, “bunun bir ekartman büyüğü de var. İsterseniz….”
Cansu, cep telefonundan çaktırmadan resmini çekiyor. Yanakları al al olmuş,
Atakan ,cüzdanda kredi kartını buldu.
Mehmet, elinde tuttuğu kılıfları sallayarak “bu markanın 2 tane koruyucusu var, hangisini istersiniz? ”
Koruyucu?
Ben kafayı yiyecek haldeyim. Bunlara mı teslim ettim ben dükkanı. Neyse, Allah’tan adam sorunsuz. Gözlüğü sattık diye olaya müdahale etmiyorum derken…
Kapı açıldı. Atakan gibi zayıf ve otorite bir kız seslendi.
–Ati, araba geldi. Hadi koş.
Atakan Gülsoy, gözlüğü masama bıraktı. Özür mözür diye bir şeyler mırıldanarak uçar adım gözden kayboldu.
Mehmet, ” ama ” falan diye bir şeyler söyleyecekti, boğazı düğümlendi.
Cansu, ellerini dua eder gibi göğsünde birleştirmiş, rüyada gibi sayıklıyor ” Aman Allahım! ”
Benim ise başım çok fena ağrıyor.
Metin Turanlı
Özel hastanelerdeki skandallar göze de sıçradı. 700 binin üz...
Online ticarette taklit ürün sorunu kangren oldu. Tüketici ş...
Haber vermeden geldiğim bu köy kahvesinde Ruşen Amca'yı görü...
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...