Karşınızdakileri çıplak görmek istemez misiniz? Bu hayalinizi bir gözlük satın alarak gerçekleştirmeniz mümkün!…
16 Ocak 2011 - 21:00 'de eklendi.
UDP adlı bir şirket, büyük boy gazete ilanlarıyla vermiş bu müjdeyi…
İlana bakılırsa bir miktar paraya kıyıp, bu özel gözlükten satın alırsanız, insanları giyinikken çıplak görme şansına kavuşuyormuşsunuz. Kıyafeti delip geçecek gözleriniz, insan teninin en mahrem ayrıntılarıyla buluşturacakmış sizi… Hayatı bütün çıplaklığıyla görebilecekmişsiniz.
Ne hoş bir hayal!..
Hürriyet’te Erkan Çelebi’nin İstanbul Ticaret Odası’nın bir araştırmasına atfen yazdığına bakılırsa, bu “tatlı hayal”, bir hayli müşteri toplamış. Firmanın ilanı gazetelerde yayınlandıktan sonra gözlerine bir bayram yaşatmak isteyenler kapıya yığılmışlar ve “çıplak gösteren gözlük” tam 125 bin adet satmış.
Ticaret Odası, bu ilginç sonuca dikkat çekerken daha da ilginç bir ayrıntı veriyor:
Bu 125 bin kişi içinden sadece 16’sı gözlüğü iade etmiş…
Peki ya kalan 124 bin 984 kişi..?
Bence onlar açısından üç olasılık var:
Birinci olasılık: Gözlük gerçekten karşısına geçeni çıplak gösteriyor. Bu şansa ulaşan onbinlerce yurttaşımız şu anda ülkemiz sokaklarını bir çıplaklar kampı gezer gibi arşınlıyorlar. Sadece 16 kişi, “bakmayı bilemediğinden, görmeyi beceremedi” ve gözlükleri iade etti.
İkinci olasılık: Gözlükler, maalesef istenileni göstermiyor. Ancak gözlük teslimatını beklerken “çıplakları röntgenleyerek keyif yapma” fikrine kendini iyiden iyiye alıştıran müşteriler, düş güçlerini devreye sokup, kutsal bir itaatle gözlüğün yeteneğine inanmaya devam ediyorlar.
Üçüncü olasılık: Müşteriler, gözlüğü gözlerine takıp, en alımlı komşularının yanına koştukları anda bir kazık yediklerini anladılar, ama “saf adam” diye damgalanmamak için ses etmediler. Şimdi evde, duvara çarpılmış gözlüğün çatlak camlarına bakıp bakıp öfkeleniyorlar.
Geçenlerde faksımın üzerinde bulduğum bir notla hatırladım, çıplak gösteren gözlük haberini… Sımsıcak satırlar vardı notta… “Ne olur” diyordu satırların yazarı; “…ne olur biraz da iç açıcı şeyler yazsanız… Güzel şeyler yaşamıyor musunuz hiç..? Sokağa çıkıp dolaşın. Sabah, köpeğini gezdiren kibarlara gülümseyin. Bir serseri ile aynı bankta oturup, kötü bir barda bira için… Bir bebeğin gülücüğünden tadlar çıkarın… Yağmurda caddelerin parıltısıyla ıslanın. Sokaklarda kaybolun… Hayal kurun…”
Postadan, çıplak gösteren bir gözlük çıkmış gibi heyecanlandım… Taktım gözüme ve yaşam, salkım salkım müjdeler yığıverdi önüme…Ne can çekişen yağmur bulutları kaldı ne kederli martı çığlıkları, ne yorgun bir dolunayın hicran şarkıları…
Hayallerini cebine doldurup şehri turalarken, ruhunu bir bayram yeri gibi rengarenk süslemesi ne güzel insanoğlunun… Ne güzel kahkahayı, bir rakı kadehine meze yapıp masmavi keyifler yudumlaması… Bir bebeğin agusundan, bir serseri sohbetinden, bir dost sesinden kendine unutulmuş tadlar ayıklaması… Biz bilmez miyiz geceleri bir sevdalının saç diplerini koklayarak uyumanın, bir bahar sabahı ıslak saçlarını rüzgarda kurutmanın, bir havai fişek yıldızına tutunup yeryüzüne süzülürken sevda şarkıları söylemenin tadını..?
O halde niye ille çıkarıp çıkarıp iade ediyoruz hayal gözlüklerini..? Niye yaşamın içindeki kıpır kıpır çıplaklığa göz dikmek varken, hayatı kuşatan eski püskü giysilere takılıp kalıyor gözbebeklerimiz..? Neden her ayrıntıdan bir yaşam parıltısı seçip, yakamoz yakamoz ısıtmıyoruz ruhumuzun derinliklerini..?
Niye kavuşmalardan çok ayrılıklar ilham veriyor bize… Sevdadan çok acının türküsünü söylüyoruz. Neden hüzne tutkunuz, kahkahadan ziyade..?
Neden 16 kişi, gözlükler ardından gülümseyen onbinlere inat, “hayır bunlar yalan… Bizi kandırıyorlar” diye feryat figan bağırıp duruyoruz.
Çünkü paylaşılmayan kahkahalara aşina değiliz.
Başkalarının acısı canımızı acıtıyor.
Sahte gözlük dağıtan hayal tacirleri gülücüğümüzü donduruyor dudaklarımızda… Televizyon haberleriyle daralıyor yüreğimiz… “Dayan ülkem” demekten nefesimiz tükeniyor.
O yüzden yağmurlu caddelerin parıltısı gözerimizi ışıtsa da, dilimiz sellerin ağıdını yakıyor.
Zindanı ve zulmü yenmenin ve kahkahalarımızı üleşmenin hayalini kuruyoruz.
Kurduğumuz hayallerden yargılanıyoruz…
Çünkü gözlüksüz görüyoruz çıplağını insanların…
Giysilerimizden utanıyoruz…
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...