insanın iç dünyası neyse, eşyanın yansıması da böyle oluyor demek. Daha yarım saat öncesine kadar el yakan ısıtıcı, şimdi en yüksek ayarda bile serin üflüyor. Fokometre silik gösteriyor. Tornavidalar bile, sanki her gün kullandığım aletler değilmişcesine, bir yarım saat öncesi gibi avucuma oturmuyor. Parmaklarım arasından kayıp gitmekte…
25 Aralık 2015 - 13:55 'de eklendi.
Eşyanın bile enerjisi düştü birden.
Daha dün temizlediğim gözlükler bile, tozlu görünümleriyle benden uzak durun demekteler sanki.
Sonra… Sonra..
Birden her şey şekil değiştirdi yine. Bir güneş doğdu ki; Sahra çölünün kumları ışıldadı sanırsın. Öyle yakıcı ve sıcak ki; Kutuplarda ki buzlar eriyecek, çevre felaketine sebep olacağız diye korktum resmen.
Hemen,
–Buyrun, oturun. Dedim.
O da oturdu ya, pek bir mahcup.
–Bana kırıldığınızı biliyorum. Ama emin olmak istedim. Diyor.
Mekan sahibi olmanın rahatlığıyla alttan alıyorum.
–Ne demek canımmm? En doğal hakkınız.
–Ben de yanlışlık olacağını düşünmüştüm zaten. Başka türlü bu kadar fiyat farkı olamazdı. Arkadaşımda ısrar edince, onu da kıramadım.
Anlarsınız ya!
Arkadaşının da…
Zaten gözüm tutmamıştı hergeleyi…
–Lütfen! Lütfen rahat olun. Diyorum.
–Burası sizin dükkanınız.
Birden hafiflediğimi, enerjimin en üst sınıra çıktığını hissettim. Yerimde duramıyorum. İlk söylediğim fiyatın 50 lira eksiğini alıyorum. O daha bir mahcup.
Ben zevkten 4 köşe. Artık abuk, sabuk konuşabilirim.
–Karnın aç mı? Diyorum.
–Sağ olun. Diyor.
Niye bile demiyor. Hoş dese ne farkedecek? Sülalesini tanıdığım, Babasına 3-4 yıl da bir progresiv verdiğim, annesinin ölünceye dek yakın gözlüklerini değiştirdiğim, kızkardeşinin Kanada’ya yerleşinceye dek -3 numara gözlüklerini verdiğim ailenin İstanbul da ki bu son ferdini başka bir mağazaya kaptırmak ta ne demek? Bu caddede onlarca gözlükçü olması bir şeyi değiştirmez. Benim için tüm müşteriler bir tarafa, o bir tarafa iken; onun gözünde de ben öyle olmalıyım.
…Velhasıl, yılbaşı ikramiyesi kazanmış gibiyim.
El ele kapıya kadar ilerliyoruz. Adam, ben de yarattığı duyguların farkında mı bilemem. Ama elini bırakmak içimden gelmiyor. Kaçıncı keredir.
–İyi günler. Diyor.Ben de.
–Yine beklerim… Yine beklerim. Yenge hanıma selamlar…
Diyorum ama, her seferinde elini daha bir kuvvetle sıkmaktayım. Gitmesin istiyorum. Eli iki avucumun içinde. Yetmiyor. Göbeğini ovalayıp, tap tap yapıyorum. Benden kısa olması sebebiyle son kez kelinden öpüp, gözlüklerini düzeltiyorum. Bir annenin çocuğuna gösterdiği özenle eğrilmiş kravatını düzeltiyorum.
Ayrıldığımızda, arkasından sesleniyorum bu 45 yaşında ki adamın.
–Karşıdan karşıya geçerken dikkat et.
Bir süre mahsun bir şekilde arkasından bakıp, sonra yerime geçiyorum. Cep telefonuyla oynayan elemanın ensesine bir şaplak patlatıp,
–Koş lan bir çay kap diyorum.Derin bir nefes alıp kendi kendime söyleniyorum.
Allah’ım, İnsanın müşterisini başka bir yere kaptırması ne zormuş!
Metin TURANLI
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...