Optisyenlik mesleğinin asli (temel) ve güncel meselelerine yaklaşımlar üzerine notlar (1) Hayatın her alanında olduğu gibi, bizim mesleğimizinde problemleri iki ana başlık altında incelenebilir. Bu bağlamda,1. temel çelişkiler ve 2.güncel endişe yada beklentiler olarak ayrışan ve ayrıştırılması gereken konular nelerdir. Öncelikle bunların tesbit edilmesi ve bu problemler karşısındaki politikalarımızın belirlenmesi mesleki duruşumuzun doğru okunması […]
27 Ocak 2015 - 14:23 'de eklendi.
Optisyenlik mesleğinin asli (temel) ve güncel meselelerine yaklaşımlar üzerine notlar (1)
Hayatın her alanında olduğu gibi, bizim mesleğimizinde problemleri iki ana başlık altında incelenebilir. Bu bağlamda,1. temel çelişkiler ve 2.güncel endişe yada beklentiler olarak ayrışan ve ayrıştırılması gereken konular nelerdir. Öncelikle bunların tesbit edilmesi ve bu problemler karşısındaki politikalarımızın belirlenmesi mesleki duruşumuzun doğru okunması açısından önemlidir.
Bu gün için, öncelikle temel problemlerimizi belirleyelim,
1. Eksik ve bana göre yanlış kanuni düzenlemelerimiz
1.a. 5193 sayılı OHK’un tanım ve yetkilendirmelerindeki yanlışlar (yada mesleki politik tercihler!)
1.b. 5193 sayılı yasanın alt hukukunu oluşturan 28886 sayılı yönetmeliğin kanunun gereklerini bile karşılamaktan uzak ve kendi içinde bile çelişkiler içeren yapısal sorunları
1.c. Mesleği ilgilendiren güncel gelişmeler karşısında, 5193 sayılı kanun dışında kalan yan hukukun ve idari müesseselerin sorumluluklarını üstlenmemeleri
2. Anayasal örgütlenme hakkımız konusundaki eksikliğimiz
2.a. Mesleğimizin Örgütlenme modeli için olmazsa olmaz olan oda konusunda günümüz hükümeti de dahil olmak üzere gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin isteksiz gönülsüz ve hatta engelleyici olmaları.
2.b. Odalaşma konusunda siyasi iktidarlardan başka meslek temsilcilerimizin önemli bir kısmınında esasen gönülsüz olmaları.
2.c. Bırakınız oda disiplinini, henüz daha dernek disiplinine dahi uyum gösterememiş, gözlükçü ve optisyen meslektaşların odalaşma konusundaki zayıf İrade(!)leri.
2.d. Oda talebimizin Anayasal hakkımız olduğu ve bunun için “yasal girişimlerde” bulunulabileceği konusunun henüz tartışmaya bile açılamamış olması.
Yukarıda sadece konu başlıkları işaret edilen bütün ifadelerin buluştukları ortak nokta yasal düzenlemeler isteyen konular olmalarıdır. Sıklıkla dile getirilen ve güncel çözüm beklentisi yüksek olan hemen her konu bu bozuk zeminden doğmaktadır. Dolayısı ile zaman zaman güncel gelişmeler karşısında, bozulan moraller yada tersine atılan zafer çığlıkları bu temel hukuki zemin değişmeden kalıcı ve güvenilir yeni bir sürece geçmemizi engellemektedir.
Daha açık bir ifade ile, optisyenlik müessesesi açmak yetkisi kanun marifeti ile yeniden tarif edilmeden mesul müdürlükten ve kötü uygulamalarından kurtulmak mümkün değildir. Mesul müdürlük kurumunun kötü uygulamalarının idari denetimle engellenmesini beklemek yersiz ve boş bir hayalden öte birşey ifade etmez.
Bireysel formasyon gerektiren bir mesleğin, tüzel kişilikler yolu ile de icra edilebileceğini söyleyen bir yasal düzenlemeden ve uzantılarından, bu yasal düzenlemenin uygulatıcısı konumunda olan idareden sermaye karşısında rekabet şansınızı sizin adınıza korumalarını bekleyemezsiniz. Esasen mümkün de değildir. İçinde Kabahatler kanununa dahi atıfta bulunulan bir yönetmelik kapsamında olan bir meslekte, en temel İş kanunu hükümlerini dahi işletemezsiniz.
Bu nedenledir ki, sermaye şirketleri; kentin prestijli noktalarında (şimdilik) ve AVM lerde, olmayan mesul müdürleri! ile haftanın 7, yılın 365 günü hiç kapatmadan günde ortalama 10-12 saat hizmet verirlerde buralarda çalışan hiçbir mesul müdür ne hafta nede yıllık izin kullanmazlar. Özel bir yasal düzenleme ile, mesul müdürlük kavramı oturtulan ve böylesi kişisel bir yetkiye dayandırılan bu meslek çalışma saatleri konusunda tüm ülkede her iş kolunda geçerli olan bir genel hukuk düzenlemesinin yani iş kanununun dışında tutulur.
5193 sayılı yasal düzenleme yapılırken, 3958 sayılı yasada, yasal bir düzenleme olarak yer almayan tüzel kişilik şeklinde gözlükçülük yapma yöntemi (zamanında mali avantajlar nedeniyle delinmiş olmak gerekçesi ile) sektöre kabul ettirilmiş! ve tam aksi bir şekilde bu günün sıkıntılarının temeli atılmıştır. Bu durum uzun yıllar hakkı muktesepler ve fiili durum gerekçeleri ile aksi bir düzenleme yapılamaz şeklinde mesleğe, meslek adamlarına ve temsilcilerine dayatılmıştır. Oysa biliyoruz ki yasaları insanlar yapar gerektiğinde de yine insanlar değiştirir.
Temel meseleleri ve hedefleri yada saklı niyetleri belirlemeden, yapacağınız çalışmalar ya sonuçsuz kalacak yada kendi içinizden suni düşmanlar yaratmanız la sonuçlanacaktır.
Yasal düzenlemelerin olumlu yada olumsuz belirleyici gücünü görmezden gelirseniz, bir kısmınız sorumsuz ve sınırsızca açılan okulları ve mezun ettiği optisyenleri ekmeğinizin düşmanı olarak görmeye başlar, bir kısmınız ise aman ne güzel diploma kiraları ucuzlayacak! diye sevinirsiniz. Diğerlerine göre daha akıllı ve çözüm odaklı olduğunu düşünen bazılarınız ise optisyenlere kadro talebiyle ortaya çıkar ve temel çelişkiyi gözlerden kaçırmamıza çalışırsınız. Sağlık konusunda bizim mesleğimiz özelinde makro planlamalar yapmaktan uzak olursanız yetişmiş insan gücü planlamalarından da habersiz olursunuz. Maddi ve manevi maliyeti en yüksek ama doğru şekilde kullanılırsa getirisi en çok olan eğitilmiş ve meslek sahibi kılınmış insan gücüdür.
Peki biz ne yapıyoruz, eylemlerimizle, söylemlerimizle neye ve kime hizmet ediyoruz. Birileri hiçbir planlama olmadan okulların açılmasını destekliyor, birileri mezun olan çok sayıda öğrencinin bir kısmını istihdam planlarına katıyor, birileride bu gencecik insanları kamuda sözde mesleki teftiş ve denetimlerin kalitesini arttıracak vaat yada hayaliyle masa başı memuru yapmaya çalışıyor. İki yıl boyunca çok sayıda mesleki dersi aldıktan sonra gösterilen hedef, reçete kontrol birimlerinde, sağlık uygulama tebliğlerinin uygulayıcısı olmak, yada optisyenlik müesseselerinin teftiş ve denetiminde rutinin içinde pozisyon almak.
Ben optisyen meslektaşlarımın, sahada eğitimli birer uygulayıcı olmasını temin edecek makro tedbirlerin alınması yönündeki çalışmaları çok daha anlamlı bulurum.
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Sayın Nuri Gizer;
Körlerin ve sağırların birbirini ağırladığı birilerinin birilerine methiyeler düzdüğü şu günlerde, Ankara ve İstanbulda ayrı ayrı gruplaşan meslektaşların en uzağa ben işerim, rekoru kırarım şeklindeki söylemleri beni eğlendirdiği gibi sanırım herkesi çok eğlendiriyor.
Sayın Nuri Bey; Şu sıra olan ve bahsettiğiniz olaylarda parmağınız yokmuş gibi davranmanız ve yazı dizisi hazırlamanız şaşırtıcı.Bugünlerin gelişine sebep olan ve bir takım şeyleri görmezden gelen sizler, bu veballerin altında ezilmeye başladınız, hatta dahada ağır bedeller ödeyeyeceksiniz.