Neden dava açtım?

BİRLİĞİN OLAĞANÜSTÜ GENEL KURULUNA AÇILAN DAVA GEREKÇESİ

Sevgili meslektaşlarım,
Optisyenin Sesi haber portalında son dakika başlığıyla yayınlanan haberde, Türk Optisyen Gözlükçüler Birliği Merkez Yönetim Kurulunun 19/ 20 Mart 2022 tarihlerinde gerçekleştirmeyi planladığı Olağanüstü Genel Kurulunun yürütmesinin durdurulması için dava açtığımı ve bu davayı hangi gerekçeleri öne sürerek açtığımın üzerine açıklama yapma gerekliliği hasıl olmuştur.

Öncelikle, tüm meslektaşlarımın önemle bilmesini istediğim tek şey var. Birlik ve Odalaşma sürecinde büyük bir heyecanla, küçümsenmeyecek ölçüde maddi ve manevi özveriyle vermiş olduğum mücadeleyi, bugün için Oda ve Birlik yapılanmasına karşı değil, Anayasal düzen ve sosyal hukuk Devletine duyduğum saygıyla yöneticiler tarafından yapılan hukuk dışı işlemler ve usulsüzlüklerin giderilmesi ve hukuki zemine kavuşturulması adınadır.

Birlik tarafından 19-20 Mart 2022 tarihlerinde gerçekleştirilmesi planlanan Olağanüstü Genel Kurulun yürütmesinin durdurulmasına ilişkin açmış olduğum davamın gerekçelerine bakalım.

1. 22 Haziran 2021 tarihinde Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararından sonra, geçmişte yaşananlardan ders alınmadan geçen bu dokuz aylık süreçte sektörün bütünlüğünü kapsayacak şekilde tüm kesimlerin üzerinde mutabakat sağladığı bağımsız bir Oda ve Birlik Kanunu çalışmaları yapılmamış ve ortalıkta elden ele dolaşan Kanun teklifleriyle başarılı olunamamış ve dokuz aylık süreç boşa heba edilmiştir.

2. Ayrıca ani bir kararla gerçekleştirilmesi planlanan Olağanüstü Genel Kurulun Birliğin web sayfasında yayınlanmaması, ilanının üyelerden gizlenmesi amacıyla okuyucu sayısı düşük Türkgün Gazetesi’nde yayınlanması.

3. 22 Haziran 2021 tarihinde Anayasa Mahkemesi; “Bir kamu tüzel kişisinin kanunla kurulması ile kastedilenin bu tüzel kişinin adının belirtilerek kurulacağının öngörülmesinden ibaret olmadığı açıktır ve Anayasa’nın 7. ve 135. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.” kararını vermiştir.

4. Bu karar doğrultusunda EK.1. Maddenin 2. Fıkrası Geçici 4. Maddesinin 3. Fıkrasının birinci cümlesi yani Birliğin Yönetmelik hazırlar fıkraları 22 Haziran tarihi itibarıyla iptal edilmiş ve yürürlükten kaldırılmıştır.

5. Geçici 4. Maddesinin 3. Fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan disipline ait hükümlerin iptaline ve dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

6. Resmî Gazete Yönetmeliği Madde 10. (1) Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından hazırlanan ve Resmî Gazete ’de yayınlanmak üzere gönderilen yönetmelik, tebliğ ve diğer düzenleyici idari işlemlere ilişkin taslaklar Anayasaya, kanunlara, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine, genel hukuk kurallarına, Cumhurbaşkanı programı ile kalkınma plan ve programlarına uygunluğu yönünden incelenir. Üniversiteler ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları tarafından hazırlanan ve Resmî Gazete’de yayınlanmak üzere gönderilen yönetmelik, tebliğ ve diğer düzenleyici idari işlemler ise Anayasa ve diğer mevzuata uygunluğu yönünden incelenir.

(2) Birinci fıkra kapsamında yapılan inceleme sonucunda uygun bulunmayan veya hukuka aykırı olduğu tespit edilen taslaklar kurumuna iade edilir.

Geldiğimiz noktada Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararları geriye çalışmaz. Verilmiş iptal hükümlerinin aynısı veya benzeri yapılamaz. Açıklanan geçerli gerekçeler doğrultusunda BİRLİK YÖNETMELİK ÇIKARTAMAZ, YÖNETMELİK ÇIKARTMA YETKİSİ KALMAMIŞTIR.

Peki, yapılmak istenen nedir?

Olağanüstü Genel Kurula giderek, Geçici Birlik Merkez Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan Yönetmelik, EK.1. ve Geçici 4. Maddesi dayanak gösterilerek çıkartılmıştır. Bugün ise Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararını etkisiz kılmak amacıyla, yetkileri olmamasına rağmen, 6643 Sayılı Kanun’un 39/h maddesini Kanunu dolanarak devşirip dayanak göstererek, Yönetmelik ve disiplin cezalarıyla ilgili de deontoloji tüzüğünü hayata geçirmeye çalışıyorlar. Buna hukukta HİLE-İ ŞERİYE diyorlar.

Saygıdeğer Meslektaşlarım,
Birlik tarafından 19-20 Mart 2022 tarihlerinde gerçekleştirilmesi planlanan Olağanüstü Genel Kurulunun yürütmesinin durdurulması için açmış olduğum davanın, öncesinde yaşanan kaos ortamlarının yeniden yaşanmaması, üyelerden tahsil edilen aidatların böylesi Genel Kurullarla boşa harcanmaması adına Yöneticileri uyarma ve ikaz davası olduğunu tüm meslektaşlarımın görüşlerine sunuyorum.

Saygılarımla,

Atilla Karip/ Gözlükçü