
Yakın zamanda başlayıp günümüze gelen ve hala da devam eden bir moda var.
Bu modanın bir özelliği adının olmaması, diğer özelliği ise OLMAYANI OLURMUŞ GİBİ GÖSTERME ÇABASIDIR.
Diyelim ki önünüzde bir kül tablası var. Adam onu size bardak diye yutturmaya çalışır. Karşı mı çıktın? Vay haline...
Görülen o ki bizim gözlükçü dünyamız da bu modadan basbayağı etkilenmiş. Önceleri globalleşme, küreselleşme... diye başladı. Sonra da Avrupa Birliği yolunda atılan adımlarla... diye devam etti.
Günümüzde de aşağıdaki sorular şeklinde karşımıza çıktı.
- Siz eğitime karşı mısınız?
- Siz sermayeye karşı mısınız?
- Siz reklama karşı mısınız?
- Siz optometriye karşı mısınız?
- Siz gelişmeye karşı mısınız?
- Siz teknolojiye karşı mısınız?
Önce şunu bileceğiz. Bu kasıtlı sorulara doğrudan evet veya hayır derseniz kurulmuş olan tuzağa düşersiniz. Aslında bu soruların cevapları çok da kolaydır.
Soruya soruyla cevap vereceksin.
- Hangi eğitime?
- Hangi sermayeye?
- Hangi reklama?
- Hangi optometriye?
- Hangi gelişmeye?
- Hangi teknolojiye? Kimyasal silahlara mı? Çamaşır makinesine mi?
Sorulan soruları soru şeklinde cevapladığınızda karşınızdaki dağılır. Bir örnek vermek gerekirse SİZ SERMAYEYE KARŞI MISINIZ? dendiğinde vereceğimiz cevap şöyle olmalı HANGİ SERMAYEYE? KÜÇÜK, ORTA VE BÜYÜK SERMAYEYE KARŞI DEĞİLİM AMA YABANCI TEKELCİ SERMAYEYE KARŞIYIM.
Güncelliğinden dolayı bir örnek daha vereyim. Birisi, Turgut Çakar kardeşimizi eğitime karşı olmakla suçladı. Attı taşı kuyuya. Arkadaşımız tarafından bu taş kolaylıkla çıkarıldı. İçi boş eğitimse bu eğitime karşıyım. Bu kadar basit. Uyguladıkları yöntem çok küçük bir azınlığın çıkarına olan uyutma yöntemidir.
Bunu kullananların büyük bir çoğunluğu kesinlikle söylediklerine kendileri de inanmazlar. Bunların dinleri imanları para olmuştur. İkna olmak gibi de bir dertleri yoktur. Ayrıca kendilerini çok zeki, kendi dışındakileri de aptal görürler.
Burada arkadaşlarımı bir konuda UYARMAK istiyorum. GEÇMİŞTE BAŞLATILAN BİR KAMPANYANIN ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE DAHA DA HIZLANDIRILDIĞINA şahit olacaklar.
Optometri gelsin mi Türkiye'ye? Optometri gelirse iş hacminiz genişler mi? sorularını daha sık duyacaksınız.
Optometri konusundaki dayatmalar "Optometri gelirse iş hacminiz genişleyecek. Böylece daha fazla para kazanacaksınız." biçiminde olacak. Ben Isparta'da ki sempozyumu bu yolda atılmış önemli bir adım olarak görüyorum. Madem konu sempozyuma geldi, onun için de bir iki laf edelim.
Süleyman Demirel Üniversitesi'nin Isparta'da düzenlemiş olduğu "Optisyenlik ve Göz Sağlığına Akademik ve Sektörel Bakış" sempozyumu hakkındaki düşüncemi yazının sonunda değil en başta söyleyeyim. Bu sempozyumun amacı çok uluslu sermayenin önünü açmaktır. Bu sempozyum, meslektaşlarımızın sorunlarını çözmeye değil aksine mezarlarını kazmaya yöneliktir.
Bu konuda görev üstlenenlere de söyleyecek çok sözümüz vardır. Ama önce sorularımız olur.
- Bu sempozyumu düzenleyenler, ülkemizde var olan gözlükçü derneklerini davet ettiler mi? Onlardan katkı istendi mi?
- KORUYUCU GÖZ SAĞLIĞININ ÖNEMİNİN tartışılacağı bu toplantıya Oftalmolojiden kaç göz doktoru çağrıldı?
- Yurt dışından davet edilen bol ünvanlı misafirlerin arasında hiç göz doktoru var mı?
- TOOMAD'ın tercih edilme nedeni nedir?
- Sayın Abdullah Aydın'ın sempozyumda sunum yapması kendi uzmanlık alanının (!) en iyisi olmasından mı kaynaklanmaktadır?
- Yurt dışından davetli misafirlerin her türlü masrafları kimler tarafından karşılanacaktır?
- Nereden geliyor bu değirmenin suyu?
.
Göray UĞURLU
BABAM DERDİKİ
MİDENİZİ BAŞKASININ EKMEĞİNE
SIRTINIZI BAŞKASININ ELBİSESİNE
CEBİNİZİ BAŞKASININ PARASINA
ALIŞTIRMAYIN
optometri ile mesleğimizin geleceğimizin mağdur yaratma direnci oluşturmaktır küresel
sermayenin inandırmaya çalıştığının aksine söz konusu tamamına demokrasi yayılmasıyla
yakından bir ilgisi yoktur oysa bütün yapılar ele geçirilirken susanlar ama onlar
ŞARKI SÖYLERKEN AY KADAR GÜZELDİRLER