Mutluluğu bir içecek ile tarif etmeye kalksak aklımıza ilk gelen içecek ne olurdu acaba?
22 Ağustos 2015 - 14:56 'de eklendi.
En derin sohbetlerin, en önemli iş toplantılarının, keyifli anların kısacası hayatın vazgeçilmez tamamlayıcısı olan kahve mi?
Yoksa tüm zamanların kadim içkisi ve tanrı Dionysus’un ürünü olan şarap mı?
Pasteur’ün “Bir şişe şaraptaki felsefe, bir kütüphanedeki tüm kitaplardaki felsefeden daha fazladır.” Dediği içeceği yani şarabı bir başka yazının konusuna bırakıp kahve ve insan ilişkilerine bir göz atalım.
Küçücük bir çekirdekten masalsı bir yolculuğa çıkan, kalbin ve zihnin uyarıcısı kahve; insanları bir araya getirip dostlukları pekiştiren, hatırı uzun yıllar akıllardan çıkmayan, neredeyse bizlerle birlikte yaşayan bir içecektir.
Kahve için sadece bir içecek demek haksızlık aslında. Üretiminden kavrulmasına, sunumundan içimine değin kendine özgü değerleri ve ciddi bir ritüeli var kahvenin. Yorgunluğu alan, keyif ve mutluluk veren bu güzel kokulu siyah pırlantanın keşfi, birçok efsaneye konu olmuştur. Geçen zaman içinde insanların kahveye verdikleri önem nedeniyle kahve kültürü diye bir kültür oluşur.
Kahve pişirimine Türkler tarafından kazandırılan hazırlama yöntemi, tüm dünyanın bildiği Türk kahvesini ortaya çıkarır. Cezvelerde telvesiyle birlikte pişirilip sunulan Türk kahvesi dünyada bu şekilde sunulan tek kahve çeşididir. Odun kömürünün ateşinde bakır ya da gümüş cezvelerde pişirilen Türk kahvesinin yanında demir hindi, menekşe, misket üzümü, meyan kökü ve gelincik şerbetleri kahve sunumunu görsel bir şölene dönüştürür. Lokum ve gülsuyu ikramı sunumu tamamlar.
“Türk kahvesi”, Johann S. Bach, ünlü Kahve Kantatı ile klâsik müzikte de unutulmazlar arasına girmiştir. Bach bu parçayı bir kahve tutkunu olduğu için bestelemiştir. Türklere ve İstanbul’a olan sevgisiyle bilinen Fransız romancı Pierre Loti, kahve sevgisinden dolayı kahvehanelere sürekli gittiğini ve adının İstanbul, Eyüp’te bir kahveye verildiğini hepimiz biliriz. 17. yy ve sonrasında Türk kahvesi tutkunu ünlü isimler arasında Victor Hugo, Alexandre Dumas, Moliere, Andre Gide ve Balzac da var.
Yani kahve deyip geçmemeli. Her kahve aynı tadı taşımaz, nerede içiyorsan, kiminle içiyorsan ona göre değişir. İçilen kişiye göre eğitici ve öğreticidir.
Dostlarla içilen kahve neşedir.
Kahkahalar köpüklerin üzerinde yüzer…
Sıcaktır dumanı tüter ve kokusu büyülüdür.
Gecenin bir vakti üzüntülü birinin içtiği kahve düştüğü kuyudan çıkma çabasıdır. Koyu kıvamlı kahverengi bir ipe tutunur çıkar.
Beklemediğin bir anda bir dostunun uzattığı kahve ise bambaşkadır…
Isıtır insanın içini.
Kahve bildiğimiz kahvedir. Daha önce binlerce kez içmişsinizdir. Rengi, köpüğü ve dumanıyla aynı kahvedir ama yoğun bir günün ardından bir sevgiliyle içilen kahve ruhun süzgecinden geçer ve tadı başkadır.
İşte bu yüzden her kahve aynı değildir…
31.07.2015
Şanlıurfa İl Jandarma Komutanlığı tarafından “Suç İşlemek Am...
Anneler günü geleneği, Antik Yunanlıların Yunan mitolojisind...
Merhuma Allah’tan Rahmet, kederli ailesine, sevenlerine, sab...
Miyopiye Karşı Güçlü Bir Silah: 2025 Çin Optometri ve Oftalm...
İtalya’nın savaş sonrası en parlak sektör başarılarından bir...
Bu dönüşüm, kullanıcıların işlevlere uygulama olarak erişip,...
Camianın sesi mi, yoksa boşluğun yankısı mı?...
Her ne derseniz deyin; ruhsatsız, vergisiz, denetimsiz ve sa...
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 2018 yılında yürürlüğe giren “...
Meslek kodu bilgisini ekrandan ekleyecek olan işverenler, me...