Gözlük takan kişi, toplumda “alim”, “okumuş” ve “bilge” olarak kabul edilirken; gözlük zamanla sadece bir ihtiyaç değil, bir itibar simgesi haline de geldi.
14 Haziran 2025 - 11:43 'de eklendi.
Osmanlı’da Gözlüğün Serüveni
Bugün modern optisyenlik mesleği, köklerini asırlar öncesine dayanan gözlük zanaatından alıyor. Peki, Osmanlı’da ilk gözlükçüler kimdi? Gözlük ne zaman hayatımıza girdi? İşte tarihin tozlu sayfalarından ilginç bilgiler…
Osmanlı topraklarında gözlüğün ilk izlerine 15. yüzyılda, özellikle medreselerde okuma ve yazmayla meşgul olan alimler, hattatlar ve kadılar arasında rastlanıyor. Avrupa’dan, özellikle Venedik ve Cenova üzerinden getirilen büyütücü mercekler, yakın görme zorluğu yaşayanlara yeni bir “ışık” oldu.
Ancak bu dönemde gözlük henüz halk arasında yaygın değildi. Zamanla, 16. yüzyıldan itibaren, İstanbul’un kalbi Kapalıçarşı’da gözlük satışı yapan esnafın ortaya çıktığı biliniyor. O dönemin zanaatkârları arasında gözlük yapan ve satan kişilere “naddaf” denildiği kayıtlarda yer alıyor.
Asıl mesleki dönüşüm ise 18. ve 19. yüzyıllarda yaşandı. Tanzimat reformlarıyla birlikte Avrupa ile ticaret yoğunlaştı. Bu süreçte Osmanlı’da gözlükçülük yapan ilk tanınmış kişiler arasında Ermeni ve Rum ustalar dikkat çekiyor. Galata ve Beyoğlu çevresinde “Bogos” ve “Yorgo” gibi ustaların ismi, dönemin seyyah notlarında ve ticaret kayıtlarında geçiyor.
İlginçtir ki, o yıllarda gözlükçülük çoğu zaman saatçilik ile birlikte yürütülüyordu. Her iki meslek de ince el işçiliği, mercek kullanımı ve sabır gerektiren alanlardı.
Gözlük takan kişi, toplumda “alim”, “okumuş” ve “bilge” olarak kabul edilirken; bu aksesuar zamanla sadece bir ihtiyaç değil, bir itibar simgesi haline de geldi.
Bugün optik sektörünün ulaştığı profesyonellikte, o dönemin zanaatkârlarının sessiz katkısını unutmamak gerekiyor.
İlk Gözlükçüler Naddâflardı
Gözlük, sadece bir sağlık gereci değil; aynı zamanda medeniyetin ve zanaatın da göstergesidir. Bugün optisyenlik olarak bilinen meslek, Osmanlı’da “naddâf” adıyla anılan ustaların ellerinde şekillendi.
Naddâf kimdir?
Osmanlı döneminde “naddâf” kelimesi aslında pamuk ve yün işleyen, tarayarak yumuşatan zanaatkârlar için kullanılırdı. Ancak zamanla bu terim, cam ve optik eşya ile uğraşan ustalar için de kullanılmaya başlandı. Naddâflar, özellikle Avrupa’dan gelen mercekleri işlemekte, camları çerçeveye oturtmakta ustalaştı. Böylece gözlük yapımı bu zanaatkârlar arasında gelişti.
Not: Tarihi gözlük örneklerine bazı müzelerde, özellikle Türk İslam Eserleri Müzesi ve özel koleksiyonlarda rastlanabiliyor.
Gözlük takan kişi, toplumda “alim”, “okumuş” ve “bilge” olar...
Türkiye’de optik sektörüne adım atan genç girişimciler, artı...
Tarih, savaşlarda insan ölümleriyle birlikte tarihi eser yağ...
ABD-Çin ticaret anlaşması, optik sektörü için maliyetlerin d...
Küresel lüks gözlük sektörünün önemli oyuncularından Kering ...
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), optisyenlik müesseselerine y...
Ürün Takip Sistemi kapsamında gözlük çerçevelerine verilen 5...
Gözlük sektörü açısından bakıldığında, bu tür kaçak ürünleri...
Optisyenlik artık bir meslek garantisi sunmuyor. İki yıl sür...
Danimarkalı Design Eyewear Group (DEG) tarafından satın alın...