Son günlerde bir internet sitesinde ve bazı basın organlarında çıkan “gözlük ödemesi kalkacak” haberi, meslektaşlarımız arasında kaotik bir durum oluşmasına neden olmuş ve bu konu hakkında birçok düşünce ve yorum yazılmaya başlanmıştır. Değerli meslektaşlarım; sağlık, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Anayasamızın teminatı altındadır ve gözlük bir sağlık gerecidir. Bizler mesleğimizi icra ederken, Türkiye Cumhuriyeti […]
15 Kasım 2013 - 2:00 'de eklendi.
Son günlerde bir internet sitesinde ve bazı basın organlarında çıkan “gözlük ödemesi kalkacak” haberi, meslektaşlarımız arasında kaotik bir durum oluşmasına neden olmuş ve bu konu hakkında birçok düşünce ve yorum yazılmaya başlanmıştır.
Değerli meslektaşlarım; sağlık, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Anayasamızın teminatı altındadır ve gözlük bir sağlık gerecidir.
Bizler mesleğimizi icra ederken, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Sosyal Güvenlik Kapsamındaki vatandaşlarına sağlık hizmeti sunarak bir hak ediş elde etmekteyiz. Dolayısıyla bu ödenek hakkında sadece vatandaş olarak kendi sağlığımızı ilgilendirmesi konusunu tartışabiliriz.
Devletimiz eğer gözlüğü ödeme dışında bırakacaksa, konu hakkında sorgulama yapacak gruplar sendikalar, dernekler, odalar ve birliklerdir. Çünkü vazgeçilecek ödeme devletin memur, işçi, esnaf ve dar gelirliden kesilecek bir sağlık gideridir ve bu kesintinin sorgulanması onlara düşmelidir. Biz bu tartışmanın dışındayız.
Optisyenlik mesleğini icra eden meslektaşlarımızın ve çok uluslu şirketlerin bu ödenek hakkında “Devletin gözlük için ödeme yapmasını istemiyoruz” ya da “Bu ödeme olmazsa batarız veya zaten sokakta gözlük satılıyor kanunlar hiçe sayılıyor, biz de kanunsuz çalışırız” demeleri soruna çözüm getirmeyecektir. Bu söylem ve yazılar olsa olsa düşüncesini beyan eden arkadaşların toplum sağlığına verdikleri(ya da vermedikleri) önemi veya mesleklerine bilmeden zarar verdiklerini gösterir.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak sıradan insanların hastalığı olmaktan çıkmış çok uluslu şirket ve ar-ge si olan firma temsilcilerine kadar uzanmıştır.
Yukarıda değindiğim konular ve yazılanlar gösteriyor ki araştırmak ve gerçekleri öğrenmek zahmetine girmeden ya provakatif bir davranış modeli çizip eyleme geçiyor ya da çıkarlarımız uğrunda toplum sağlığını ve oluşacak olumsuzlukları düşünmeden, kurum temsilcilerine sadece ekonomik olarak talepte bulunuyoruz.
Olaya genel bir çerçeveden bakılırsa Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Gayri Safi Milli Hasılası vardır ve tüm harcamalar bu kalemden yapılır (savunma, sağlık, eğitim vs). Bu gün üstünde konuştuğumuz gözlük ödemesi Toplam Sağlık Harcamaları kaleminde yer almaktadır. Bu kalemin içindeki payı ise söylendiği gibi % 2 değil bin de 6 (altı)’dır. Eğer bu rakam yazıldığı gibi %2 olmuş olsaydı kamu bu hizmet için şimdi ödediği rakamın 3,5 katı daha fazla ödüyor olacaktı ki bu çok ciddi bir rakamdır.
Gözlük ödemesini tanımlayıp, GSMH içindeki payını bu kısa açıklama ile yaptıktan sonra ödeme gerçeğine dönmek gerekiyor.
Gerek ekonomisi gelişmiş gerekse az gelişmiş ülkelerin hemen tamamının ekonomileri sosyal güvenlikte açıklar veriyor ve bunun için ülkelerin siyasileri soruna çözüm arıyorlar, önlemler almaya çalışıyorlar. Amerika’da yaşanan son krizin ana meselesi, devletin sosyal güvenlik üzerine yapmayı planladığı değişikliklerdir.
Dünyada durum böyle iken ülkemizde farklılık beklemek doğru bir yaklaşım olamaz. Yöneticilerimiz sosyal devlet olma özelliğinden uzaklaşmadan sağlık harcamalarını azaltmak için çareler arıyor ve bu arayışı sürdürmeleri de gayet doğaldır. Bu sorunu gidermek için devlet kaynaklarından aktarım yapmak, harcamalarda sorun yaratmayacak tasarruf yapmak, katkı payı almak ve isteğe bağlı prime dayalı sigorta sistemini oturtmak gibi çareler üzerinde duruluyor.
Şu ana dek birçok alanda tasarrufa gidilmeye başlandı zaten ( gözlüğe ödenen fiyat düşürüldü, çerçeve süresi üç yıla çıkarıldı ve 0,25 diyoptri değişiminde ödeme iptal edildi.) Gerek ilaç ve gözlükten gerekse de muayene ücretlerinden katılım payları da alınıyor. Geriye kalan sadece isteğe bağlı prime dayalı sigorta sistemi bugün için. Bu konuda yeteri kadar başarılı olunamadı.
Asıl sorun da burada yatıyor. Emekli Sandığının prim tahsilatı %100, SSK prim tahsilatı kriz dönemleri göz önüne alındığında %70 civarında ve BAĞ-KUR prim tahsilatı isteğe bağlı bir sistem benzeri olduğundan %40 civarındadır. Toplum olarak sigorta kültürümüz oluşmadığından BAĞ-KUR prim tahsilatı, özel sigorta için gerçek bir emsal oluşturmaktadır. Böyle bir durumda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilerleyen tarihler için bu sistemin oturtulması yönünde yasal ve kültürel çalışmaları başlatmıştır.
Tedavi zor ve pahalıdır ancak korunmak ucuz ve etkilidir.
Son veriler elimizde olmasa da dünyada 45 milyon civarında görme özürlü olduğu var sayılmakta, bunun da bir milyon kadarının ülkemizde bulunduğu düşünülmektedir. Dünyada sekiz milyondan fazla insan basit bir görme testi ve gözlüklerle ortadan kalkabilecek rahatsızlıklardan dolayı işlevsel olarak kör durumdadır. Bu insanların büyük çoğunluğu halen bile görüşü yeniden kazandırılabilir durumdadırlar.
Ülkemizde de Avrupa halkları gibi yaşlı nüfus oranı artmaktadır. Bu nedenle katarakt, glokom, yaşa bağlı makula dejenerasyonu ve bazı hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi oldukça düşük maliyetli iken geç kalmışlık ileride yaşam kalitesini düşüren ve pahalı tedavi gerektiren bir süreci doğuracaktır. Genç ve çocukların sağlık sorunları da ayrı bir sütunda işlenmelidir. Az görme, şaşılık, göz tembelliği ve refraksiyon kusurlarının erken teşhisi ve tedavisi gerekliliği de konumuz dâhilindedir. Ülkemizde giderek daha çok sayıda insanda görülen bu hastalıklara ve bunların getireceği yüke karşı sosyal güvenlik gerekli araştırmayı yapmıştır.
Yaşa bağlı göz hastalıklarından bazıları önlenebilir ya da erken teşhis edilirse körlükle sonuçlanmaları engellenebilir. Hastalıkların birçoğunun tedavisi, ileri teknoloji alet edevat ve yüksek uzmanlık eğitim almış sağlık personeli gerektirir. Tedavi zor ve pahalıdır ancak korunmak ucuz ve etkilidir.
Önemli bir diğer konu da refraksiyon testinin yapılmayışı ve görme kalitesinin düşmesinin ev, iş ve trafik kazasında artışa neden olmasıdır. Sonuçta hem kamuya sağlık, tedavi, cerrahi müdahale, ortez ve protez maliyeti hem de can kaybı, iş gücü kaybı ve milli servette kayıplara neden olacaktır. Tüm bu gerçekler karşısında devletin bu kadar büyük bir maliyetten binde altılık bir ödeme ile kurtulması kendi çıkarına olduğu için gözlük ödemesinden kaçınması söz konusu değildir olmaz da.
Tüm bu nedenlerden dolayı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ister kendi ödeme yapsın ister özel sağlık sigortası kapsamında zorunlu tutsun gözlük muayenesi ve ödemesini kaldırmaz, kaldırmamalıdır.
Turgut ÇAKAR
.
Katkılarından dolayı Sayın Prf. Dr. Nazmi ZENGİN ‘e teşekkür ederim.
Not: Bu yazıyı kaleme aldığımda henüz Konfederasyon – SGK görüşmesi sonuçlanmamıştı. Şu an biliyoruz ki SGK de gözlük ödemelerinin kaldırılması yönünde bir çalışmalarının olmadığını beyan etmiştir. Konuyla ilgili görüşen temsilcilerimizin dertlerimizi en iyi şekilde anlatmalarının sonucunda vardığımız noktada meslektaşlarımızın içlerinin rahatladığını umuyorum.
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...