Evranos Usta

İçlerinde 4-5 kişinin olduğu 2 kayık.

 

Küçük ve dolu iskeleye yaklaşıyorlar. Sonra gelen kayık, yer olmadığı için ilk gelene yanaşarak yükünü boşaltıyor. Kasımpaşa dolmuş motorları gibi. Kasımpaşa???

 

Kasımpaşa?
Dolmuş motorları?
Bahriye caddesi?
Hakan?
Tam ayar saat-optik?
Evranos usta?
Allah Allah! B u insan aklı ne tuhaf ya?
Çok alakasız bir konudan, hiç benzemez bir şeye çağrışım yapmak… Nasıl oluyor anlamıyorum.

 

Kayık nerde? Evranos usta nire?
Bahriye caddesi üzerinde can dostum, meslektaşım Hakan arkadaşımın optik reyonunu çalıştırdığı dükkanın saat ustasıdır Evranos usta.

 

Şimdiler de Mutfak malzemesi satılan bu dükkanda güzel geyikler çevirmişliğimiz vardır. Daha doğrusu dinlemişliğimiz vardır diyelim. Çünkü Evranos usta dan bize sıra gelmesi mümkün değildir.

 

Hele keyfi de yerinde ise,Hakan la özellikle de mesleğimizle uğraşmadan edemezdi bu Arnavut göçmeni ustamız.
–Sizi ki de meslek mi ya? Daha bir başınıza olamıyorsunuz. Eczacı-gözlükçü, saatçı-gözlükçü, kitapçı-gözlükçü, parfümcü-gözlükçü, fotografçı-gözlükçü, Kuyumcu-optik..

 

Hep bir yerler de sığıntı gibisiniz. Ben var ya, totocu-gözlükçü bilem gördüm.
Allahtan gerekli düzenlemeler yapıldı, mesleğimiz kimliğine kavuştu da Evranos usta’nın dilinden kurtulduk. En azından bu konuda…

Yoksa ondan kurtulmak ne mümkün? Hele ki söz konusu şey ustalık ise.

–Sizin meslekten usta falan çıkmaz. Anca iyi gözlükçü olursunuz. Çünküm sizin meslek el sanatı değil. Tak makineye kendi kessin. Oh keka! Sonra ustayım de. Yok öyle şey! Allah sizi inandırsın, benim bir ustam vardı, hiç yoktan saat yapardı adam. Bırak tamirini.. Hele anlatırlar, Ayvansarayda bir saat ustası varmış, öyle sanatkar, öyle ustaymış ki, guguk guguk diye öten guguklu saatin sesini değiştirir; cik cik ,cik diye öttürürmüş. Siz de öyle mi? Ölç,biç.
Ver makineye kessin.

Gerçi bizde de her şey dicital ve elektroniğe dönüyor ama yine de sanat bizimkisi..
Bu kadar ustalıktan bahseden ustanın daha tezgahta bir saate 5 dakikadan fazla zaman ayırdığı nı hiç görmedim.
Ama o bu tembelliğini bize ustalık olarak kakalamaya çalışırdı.Hiç bitmeyen bu ustalık konusunda en önemli eserleri Beyoğlu müftülüğünden getirilen büyük duvar saati ile yine Piyalepaşa Camisine kendisinin hediye ettiği gonglu saatlerdi.

 

Onlarla günlerce bıkmadan vakit geçiren Evranos abini hakkından gelen ise Pangaltı dolmuş duraklarının kahyası Çingen Rasim idi.
–Abe n e ustalığından bahsedersin Aynaroz dayı? Siz değilsiniz usta-musta. Usta adam bi kerem çatalından belli olur. Ani ya sizin çatalınız?
Yaşıyorsa Allah selamet versin. Şimdi Hakan’ı görse söyleyeceklerini az-buçuk tahmin ediyorum. Önce sağ elini havada bir tur attıracak. Sonrasında yumruk yaptığı sol elinin üzerine şaplatarak diyecek ki:

 

” Oğlum senelerce gözlükçülük şöyle, optik mesleği böyle diyip kafamı ütüledin. Şimdi söyle bakiyiim. En değerli gözlüğünüz kaç para? 5 bin? 10 bin? 100 bin mi? Ulan en son yolsuzluklara konu olan saatimizin değeri bile 700bin dolar? boru değil lan oülum.700 bin dolar?”
Hakan’ın ağzını payını verince de ardından bir keyif türküsü çığırırdı:

 

”Aman bre deryalar,kanlıca deryalar
Biz nişanlıyız..deryalar”

 

Metin Turanlı